/sıfırnoktaiki’de Disosya Harikalar Dünyası

Erdoğan MİTRANİ
29 Şubat 2012 Çarşamba

Tiyatro için yirmi, radyo için üç oyun yazmış, 1999’da The Debt Collector adlı bir film de çekmiş olan, ‘in-yer-face theatre akımının önde gelen isimlerinden İskoç yazar- yönetmen Anthony Neilson 1967’de Edinburgh’da doğmuş. Eğitimine itaatsizlikten atıldığı Royal Welsh Müzik ve Drama Koleji’nde başlamış, BBC’nin açmış olduğu genç yazarlar projesinde tamamlamış.

Neilson oyunlarının çoğunu, ortaklaşa bir atölye çalışması olarak oluşturuyor. Bir çocukluk travması sebebiyle disosyatif bozukluğu olan bir kızı merkeze alma fikri de, 2002’de bir grup öğrencinin katıldığı atölye çalışmasında geliştirildikten sonra 2004’de oyun olarak yazılmış ve aynı yıl Uluslararası Edinburgh Festivali kapsamında sahnelendiğinde The Wonderful World Of Dissocia en iyi yeni oyun, en iyi prodüksyon, en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu dallarında CRITICS' AWARDS FOR THEATRE IN SCOTLAND (CATS) ödüllerini almış.

Ansiklopedik bilgi: Çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkan Disosyatif Bozukluk, kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması ve davranışların bireyin normal davranış biçiminden ayrılarak bağımsız bir şekilde tek başına işlev görmesidir.

Travma karşısında oluşan dissosiyasyon iki işlevi yerine getirir: bir yandan travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.

“Oyun; Alice Harikalar Diyarı'nda ve Oz Büyücüsü'nün hikayesini alıp ciddi bir kurguyla bizi masalsı, bambaşka bir dünyaya götürüyor ve izlerken de okurken de çok acayip bir hisse kapılıyorsun. (...) Oyunun merkezinde Lisa diye bir kız var. 30 yaşında. Altı yaşında babası tarafından tecavüze uğramış. Bunu aile de biliyor ama üstünü örtmüş, unutmuş gibi yapmış ve Lisa'ya da unutturmuş. Bir gün Lisa bir seyahatten dönerken bir rahatsızlığı ortaya çıkıyor, bu da disosyatif bozukluk. Bunu aşabilmek için buna sebep olan şeyle yüz yüze gelmesi gerekiyor.
Sevgilisi Lisa'ya yardımcı olmak istese de aslında sadece Lisa'nın iyileşmesini istiyor. Disosyatif bozukluk nedir diyecek olursak; travma sonucu 30'lu yaşlarda yaşanan bir denge kaybı. Kafanda bir dünya yaratıp o dünyada yaşamaya başlıyorsun. Lisa'yı da 'Disosya' denen o ülkeye aslında Freud gönderiyor; 'Sen geçmişinle yüzleşirsen hayatın yeniden dengesini bulacak' diyor o yüzden onu Disosya Harikalar Diyarı'nda ya gönderiyor. Orada bazı karakterlerle karşılaşıyor; Lisa'nın kendi kafasında yarattığı karakterler: 'Güvensizlik Görevlileri' gibi, 'Günah Keçileri gibi' 'Yemin Alma Törenleri' gibi.
(Oyunun yönetmeni Sami Berat Marçalı – 11.01.2012CNNTürk Söyleşisi)

Sami Berat Marçalı, yönettiğioyunun özünü ve duygusunu CNNTürk’de yapmış olduğu söyleşide o kadar doğru anlatmış ki, kendimi yukarıdaki uzun alıntıyı sizlerle paylaşmak zorunda hissettim.

Disosya Harikalar Dünyası, öncelikle 2004’de almış olduğu en iyi yeni oyun ödülünü fazlasıyla hak eden çok sağlam bir metin. Lisa’nın çocukluğunda kaybettiği bir saati arayışında güvensizliğin koruyucuları olmak, yemin almak, günah keçiliği yapmak, suça teşvik etmek,masum bombalar atmak (...) hangi dünyada yaşamak istediğimizi sorguluyor.

Oyunun prodüksiyon olarak zorlukları var: hem ikincikat’ınkinden büyük bir oyun alanı istiyor hem de gerektiğinde şarkı söyleyebilen ve dans edebilen 30 kadar karaktere gerek var.

sıfırnoktaiki, Disosya Harikalar Dünyası, ikincikat’ın dışına, Sahne Hal’e taşımış. Yeri kolay: Eski Osmanlı Sk. No:3/A; Mecidiyeköy’de Şişli Emniyet Müdürlüğü Otoparkı’nı geçr geçmez dar bir girişi var. Giriş dar ama iç mekân ferah. Sahneyi başka topluluklar da kullanıyor. Disosya Harikalar Dünyası, Pazartesi geceleri 21.00’de oynuyor.

Yönetmen Sami Berat Marçalı, aynı mekânda iki farklı dünyayı var etmiş: Buz gibi bir flüoresan ışığı ile gerçek dünya, insanın içini ısıtan renkli ve cıvıl cıvıl bir ışıklandırma ile her an Disosya Harikalar Dünyası’na dönüşebiliyor. Dekor tasarımında Zeynep Aytekin, ışık tasarımında  Ushan Çakır vekostüm tasarımında  Meltem Tolan, gerçek ile gerçek üstünün her an iç içe olduğu düşsel bir mekân yaratmışlar.

Marçalı, Lisa’nın kafasında yarattığı yirmi küsur karakterle gerçek yaşamındaki kişileri sekiz oyuncuya indirgemiş. Bu sekiz kişi, farklı kostümlerle olsun, beden dilleri ve oyunculuklarıyla olsun, kılıktan kılığa girerek, büyük bir inandırıcılıkla o 30 karakteri canlandırıyor. Yönetmen bu grubun oyunculuklarında da gerçek-düşsel karşıtlığını küçük ayrıntılardaki farklı tonlamalarla veriyor. Öyle ki aynı oyuncu gerçek bir karakteri canlandırdığında biraz daha gerçekçi, Disosya’daki bir karakteri canlandırdığında da biraz daha stilize oynuyor,

Marçalı, zorlubir sahne trafiğini, oyuncuların kostüm ve karakter değişimlerini de büyük bir başarı ile yönetiyor.

Akademi İstanbul Tiyatro Bölümü’nden burslu olarak mezun olduktan sonra 2003 yılında Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü yine burslu olarak kazanan ve birincilikle bitiren, halen Kadir Has Üniversitesi Film Drama Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine devam eden Pınar Çağlar Gençtürk, oyunun neredeyse tamamında sahnede olan Lisa’yı büyük bir başarı ile canlandırıyor ve ilk profesyonel tiyatro çalışmasında tam not alıyor.

Merkezdeki Lisa’nın etrafındaki karakterleri Cem Aksakal (Victor Hesse, Eşlikçi, Kahkaha), Özgür Özgencer (1.Yolcu, Eşlikçi, 1.Hemşire, Bilet), Heves Duygu Tüzün (2.Yolcu, Eşlikçi, 2.Hemşire, Britney), Fatih Gençkal (3.Yolcu, Eşlikçi, Keçi, İddia),
Güçlü Yalçıner (4.Yolcu, Yemin Alıcı, Doktor, Biffer), Murat Mahmutyazıcıoğlu (1.Güvensizlik Görevlisi, Vince, Kutup Ayısı, Etik), Özge Keskin (2.Güvensizlik Görevlisi)
ve İpek Banu Kılar (Eşlikçi, Jane, Dot, Kemancı) canlandırıyor. Kişiden kişiye büyük bir rahatlıkla elbise değiştirir gibi geçen bu sekizlinin toplu oyunculuk performansı, Pınar Çağlar Gençtürk’ün acılı ve kırılgan Lisa’sına tamamlayıcı bir zıtlık oluşturuyor.

Yazar ve yönetmen olarak çok beğendiğim Sami Berat Marçalı’nın ‘ustalık’ çalışması olarak gördüğüm Disosya Harikalar Dünyası, gerek metin, gerek sahneleme gerek oyunculuk olarak yılın en iyi oyunlarından biri. Mutlaka izlenmeli.

Hepinize iyi seyirler.