Hastalıkta sağlıkta

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
13 Nisan 2011 Çarşamba

Hülya Avşar bundan yedi sene kadar önce kendisine ait dergide evlilikle ilgili çok çarpıcı bir öneride bulunmuştu: “Evlilik kira kontratı gibi 2 veya 4 yıllık olabilir. Kontrat bittiğinde isteyen tekrarlar, istemeyen bitirir. Hiç olmazsa evlilik heyecanını yitirmez.” Düşünün, insan yaşayacağı yer konusunda bile 2 yılda bir tereddüde düşmeyi ne kadar huzur kaçırıcı buluyor. O ev sahibiyle tekrar masaya oturup şartları gözden geçirmek… Sevdiği bir evi yitirme korkusu ile en az 2-3 uykusuz gece geçirmek. Bu yüzden birçok insan evinin sahibi olmayı seçiyor. Geceleri huzurlu uyumak için. Onun önerisini safça ve tecrübesizce ortaya atılmış bir gaf olarak kaydetmiştim. Benim Melen Çayı’nın suyunu Avrupa Yakası’na taşımakla ilgili yapacağım bir öneri de ancak bu kadar sofistike olurdu eminim.

Şu anda vizyonda olan ‘Son Gece’ adlı filmi izledikten sonra oturup evlilik kurumu ile ilgili bir kaç araştırma okudum. Evliliğin veya uzun süreli ilişkilerin yaşam doyum düzeyini genelde arttırdığı sonucuna varılmış. Evlilik kurumuna adım atan ve sürdüren insanların zaten doğuştan daha pozitif insanlar olduğu bulgular içinde. Yani hayatı olumlu yaşamaya meyilli insanlar. Bekarlık hayatını zemin kat olarak belirlersek, balayı yıllarında mutluluğun yükseldiği, adaptasyon yıllarında ise mutluluğun düşüş kaydettiği ancak yine de zemin seviyesinin üstünde seyir ettiği kanıtlanmış. Burada sağlık, ekonomik şartlar ve mutlu iş ortamı gibi yan faktörler devreye girse de evliliğin sürdürülür olmasında en önemli unsur uyumlu bir eş bulmuş olmak! Yani fazla mal mülk varlık hesabına girmeden, diplomaları gözden geçirmeden duygusal uyumluluk ön planda tutulursa evlilik sürüyor.

Bana kalırsa evliliklerin de ileriye dönük bir vizyonu olmalı. Kendi ideallerindeki birlikteliği kapsamlı bir cümleyle tarif edebilen çiftler günlük koşuşturmalar içinde yaşanan sürtüşmeler ve anlaşmazlıkları geçiştirebilir… Ara ara ortak vizyonu ifade eden sözler ilişkinin geleceğine olan inancı vurgulayıp büyük resmi hatırlatır. “Beraber yaşlanacağız, ilerde şöyle yaparız, böyle yaparız,” türünden klişe sözleri duymaya insanların ihtiyacı var. Evlilikler zaten ömür boyu beraber olmak için başlıyor, ancak bir süre sonra insanlar bunu ifade etmekten uzak kalıyorlar… Ara ara (kira kontratı gibi olmasa da) vizyona da bir makyaj gerekebilir. Ne de olsa beklentiler zamanla değişebiliyor.

Hayatın değişkenlerinden birini sabit tutabilen insanlar diğer bütün atılımlarında daha cesur ve yaratıcı olabiliyor. Enerjisini ve zekasını tam kapasite kullanabiliyor.

Babam anjiyoya girmeden önce boynundaki kolyeyi çıkarıp anneme verdi. Küçük mavi boncuğunu da yanına iliştirdiği güzel bir ‘chai’… Çıktığında yanında olacağını bildiği kişiye… “Budur” dedim içimden.  “Her şey değişken olsun, ama bir şey sabit olsun hayatımızda.” Ödülü çok büyük…