Diaspora Yahudileri / Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudiler

17. yüzyılda da Selanik’te veba salgınları ve yangın afetleri kaydedildi. (1604-20) ve bu olaylar kent Yahudileri’nin başka yerleşme merkezlerine göç etmelerine yol açtı. Doğal afetler, imparatorluğun duraklaması ve yeniçeri isyanları içi ve dış ticareti önemli ölçüde etkiledi. Bu yüzyılda Selanik bir liman kent olarak önemini kaybetmeye başladı.

Sara YANAROCAK Kavram
9 Temmuz 2008 Çarşamba

Buna karşılık kent, Yahudi Kültür Merkezi olarak edindiği statüyü korumaya devam etti ve bu dönemde Selanik okullarında, dinsel hukuk alanında meşhur olan önemli kişiler yetişti

17. yüzyılda Selanik ve İzmir

Rabi Hayim Sabetay (1555-1647) kentte hahambaşılık yaptı, cemaat işleriyle yakından ilgilendi.

Yahudi hukuk sistemini geliştirdi. Rabi Sabetay’ın ünü Selanik’in sınırlarını da aştı; birçok Yahudi cemaati, hukuksal sorunlarında Rabi Sabetay’a danışmayı adet edindiler ve bu şekilde bu alandaki otoritesini güçlendirdiler.

Rabi Hayim Sabetay’ın ekolünden Perahya ve Konforte gibi tanınmış kişiler çıktı. Rabi Davit Konforte (1617-90) edebiyat tarihçisi olarak da ün yaptı. Konforte Selanik ve Kudüs’te Kabala ve İbrani Dilbilgisi tahsil etti ve bir süre Kahire’de hahamlık yaptı. Başlıca eseri Kore ha-Dorot, Talmud’un yazılmasını izleyen yüzyıllarca yaşamış olan İbrani edebiyatçılarının ve eserlerinin tarihidir. Yaklaşık 1000 yıllık bir dönemin İbrani edebiyatını inceleyen bu eser ilk kez 1746’da Venedik’te basıldı; Kore ha-Dorot 1846 ve 1945 yıllarında yeniden yayımlandı ve son baskısı 1969 yılında yapıldı ki bu da eserin tarihsel değeri hakkında bir fikir vermeye yetirlidir.

Rabi Hasday Perahya (1605-78) Haim Sabetay’ın öğrencilerindendi. Perahya, cemaatini güçlendirme yolanda çeşitli faaliyetlerde bulunmuş ve yüzyılın son çeyreğine doğru Selanik’te hahambaşı olmuştur.

Selanik Yahudi cemaati Osmanlı mercilerine bu kentte oturmalarına karşılık yıllık bir vergi öderlerdi. Zaman zaman nakit para bulmakta güçlük çekildiğinde, Osmanlı mercilerinin onayıyla vergi, Selanikli dokumacıların imal ettikleri kumaşların satılmasından elde edilen parayla ödenirdi. Selanik Yahudilerinden bir heyet her yıl İstanbul’a büyük miktarlarda kumaş getirirler, malı kent pazarlarında elde edilen geliri devlete teslim ederlerdi.

Ne var ki, 1636 yılında Rabi Yehuda Kovo’nun başkanlığında İstanbul’a gelen Yahudi heyetinin getirdiği kumaşlar Osmanlı Memurları tarafından beğenilmeyince, trajik sonuçlara varan bir bunalım başgösterdi. Osmanlı memurları getirilen kumaşların gereken meblağı ödemeye yetmeyeceğine karar verdiler ve bu durumu Bab-ıali’e aksettirdiler. Devletin başına zor dönemde gelen ve sert kararlarıyla tanınan 4.Murat olaya şahsen el koydu ve meseleyi incelemeye dahi lüzum görmeden Rabi Kovo’yu hemen idam ettirdi.

17. yüzyılda Selanik Yahudi cemaatini en fazla sarsan olay, pek tabii, Sabetaycılık hareketidir. Sabetay Sevi İzmir’den uzaklaştırıldıktan sonra 1657’de Selanik’e geldi ve kent büyüklerinin yetişmiş olduğu Şalom sinagogunda birçok söylev verdi. Sevi’nin mesihçilik iddiaları karşısında cemaatte beliren kaynaşmanın nasıl sonuçlanabileceğini önceden gören kentin ruhani liderleri, belli bir evrede araya girerek Sevi’yi buradan uzaklaştırdılar. Selanik Sevi’nin din değiştirmesinden sonra “Dönme” tarikatının merkezlerinden biri oldu. 1680’de Selanik Yahudileri’nin oluşturduğu 30 kadar değişik cemaat bir çatı altında toplandı ve cemaatin başına üç büyük hahamdan oluşan bir “triumvirlik” getirildi. İlk üçlü Rabi Hayim Sabetay, Avraam di Boton ve Rabi Eliya Kovo idi. İzmir ise, İspanyalı göçmenlerin gelmelerinden sonra dahi uzun süre önemli bir gelişme gösteremedi. Bu kent ancak 17. Yüzyıldan itibaren Akdeniz-Ege ticaretinde önemli bir liman olmaya başladı. Bu yüzyılda İzmir Yahudi cemaati Osmanlı imparatorluğu’nun en önemli Yahudi topluluklarından biri haline geldi ve Ege Bölgesi’nde dağınık yaşayan birçok Yahudi grubu bu kente göç etmeye başladılar. Hatta Selanik ve İstanbul gibi büyük merkezlerinden Yahudi aileler İzmir’de oturmayı seçtiler.

İzmir Yahudi cemaatinin bu yüzyıldaki başlıca lideri, çıkarmış olduğu cemaat yasaları bugün bile geçerli olan Rabi Yosef Ben Şaul Eskapa’dır (1570-1622). Kastilya kökenli Selanikli bir aileden gelen Eskapa, Rabi Hayim Sabetay ile birlikte çalışmış ve 1620’de İzmir’e yerleşmiştir. Bundan sonra Selanik’ten gelen Rabi Azarya Yeoşua Aşkenazi ile Eskapa arasında bir anlaşmazlık başgösterdiyse de, Rabi Azarya’nın ölmesi üzerine Eskapa, kent cemaatinin lideri olarak tanındı. Onun zamanında İzmir Yahudi cemaati idari açıdan da imparatorluğun önde gelen cematlerinden biri haline geldi. Rabi Eskapa vergi toplama ve diğer idari alanlarda güçlü yasaar çıkardı ve bu sayede adını bütün Osmanlı topraklarında duyurdu.

17. yüzyıl İzmir’in en parlak dönemidir. Bu dönemde kentte ilk İbrani matbaası açılmış ve kentin yeşivalarında Rabi Aron Lapapa, Rabi Salamon Algazi ve Rabi Hayim Benveniste gibi din adamları yetişmiştir. Kenti nüfusu da çoğalmış ve Yahudi tüccar, sanayici ve özellikle tıp doktorlarının sayısı artmıştır. İzmirli yahudi tüccarlar Balkanlardan, Uzakdoğu’ya kadar birçok ülkeyle ticari ilişkiler kurmuşlar ve imparatorluk ekonomisine ciddi katkıdalarda bulunmuşlardır.

Zamanın Selanikli hahamlarından Rabi Modigliano, İzmir hakkında şunları söylemiştir: “Talimatnamelerin erdemli, akıllı ve yetenekli ellerden adaletle düzenlediği kutsal ve arı bir cemaat...” (Encyclopedia Judaica, IX,İzmir)

Sabetay Sevi olayı, İzmir’de şiddetli sarsıntılara yol açtı. Yüzyılın ortasında patlayan bu olay imparatorluğun ticari can damarlarından birini tıkayacak oldu. Gerçekten de Sevi’nin en coşkulu günlerinde İzmir’de her türlü ekonomik-sosyal faaliyet durdu ve Yahudi cemaati derin bir kararsızlık hissi içinde gelişmelerin sonucunu beklemeye koyuldu. Sevi İzmir’den uzaklaştırıldıktan sonra döndü ve akım tamamen sona erdikten sonra ekonomi tam olarak işlemeye başladı.

devam edecek...