Genç kız gözüyle Taliban

Viktor APALAÇİ
2 Temmuz 2008 Çarşamba

“Utanç” acemi işi bir film demek ayıp kaçacak, zira yönetmeni henüz 20 yaşını bile doldurmadı. Anne, baba, 2 genç kız (aile boyu) sinema yönetmeni olan İranlı Makmabaf’ların en genci Hana, babası Muhsin’in “Bir heykel bile tüm bu şiddete, acımasızlığa dayanamaz” sözünden yola çıkarak çektiği filmde, Taliban’ın Afganistan’da yıktığı Buda heykelinin yıkıntıları arasında yaşam kavgası veren çocukların dramını anlatıyor.

Afganistan’daki eğitim imkanlarının sefaletini, tek derdi okula gidebilmek olan küçük kız kahramanın şahsında anlatan film toplumsal yaralara parmak basıyor. Ancak (çoğu çocuk) amatör oyuncularla, belgesel tarzında ve çok küçük bir bütçeyle çekilen film amaçladığı etkiyi yaratamıyor, fazla ilkel kalıyor.

Yan mağarada yaşayan komşusu Abbas gibi okula gitmek için yanıp tutuşan 6 yaşındaki sevimli kız çocuğu Baktay, yumurta satarak bir defter edinir, kalemin yerini annesinin rujuyla kapatır, ama aşması gereken engeller daha bitmemiştir. Okula gitmeyen, toz toprak arasında Talibancılık oynayarak vakit geçiren haylaz erkekler yolunu kesip Baktay’ı rehin alırlar.

Günümüzde insanlık adına en büyük utançlarından biri olan Taliban rejiminin çevresine yaydığı cehalet, bağnazlık ve şiddet dünyasının bir aynası olan film orada kadın olarak yaşamanın zorluğunu, hayatın ne kadar acıklı olduğunu gözlere seriyor.

Ancak çiçeği burnunda yönetmen Hana Makhmalbah ilk filminde aşırı abartmanın tuzağına esir düşmüş: filmdeki (başta kız-erkek çocuklar olmak üzere) insanların tümü kötü ve acımasız. Filmine tünelin ucunda gözüken bir umut ışığı koymamış. İnsanlığımızdan utanıyoruz ama filmi pek inandırıcı bulmuyoruz. Hele bitmez tükenmez, Talibancılık oynayan çocukların sekansların bizi boğuyor. Kendimizi dışarı zor atıyoruz.

Elindeki senaryodaki malzemenin ancak 1 saatlik bir belgesel yapmaya yeteceğini öngörmeyen genç yönetmen, uzattıkça uzatmış, insana tokat gibi çarpması gereken final bile etkileyiciliğini kaybetmiş.

Yine de filminin iyi niyetli çabası, San Sebastian’da Jüri Özel, Berlin’de Kristal Ayı ödüleriyle taçlandırıldı.