Ankara - Kudüs - Şam hattı

İsrail ile Suriye arasındaki gizli temaslar Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aracılığı ile 2007 yılı Şubat ayında karşılıklı mesajlarla başladı. Her iki ülkeden temsilciler, geçen hafta pazartesi günü İstanbul’da Madrid Barış Anlaşması’nın ilkeleri ve Birleşmiş Milletlerin 242 ve 338 sayılı kararları doğrultusunda barışa ulaşmak için görüşmeleri sürdürme kararı aldılar.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
28 Mayıs 2008 Çarşamba

İsrail ile Suriye arasındaki gizli temaslar Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aracılığı ile 2007 yılı Şubat ayında karşılıklı mesajlarla başladı. Her iki ülkeden temsilciler, geçen hafta pazartesi günü İstanbul’da Madrid Barış Anlaşması’nın ilkeleri ve Birleşmiş Milletlerin 242 ve 338 sayılı kararları doğrultusunda barışa ulaşmak için görüşmeleri sürdürme kararı aldılar.

İki hafta içinde yine İstanbul’da gerçekleştirilecek toplantıya kadar koşulların olgunlaşabileceği ve doğrudan görüşmelere başlanabileceği umuluyor.

Türkiye’nin bir yıldan beri sürdürdüğü bu gizli temaslardan üç farklı beklentisi var; Suriye’nin elini güçlendirmek, Ortadoğu’da İran’ın etkisini frenlemek ve bu yoldan İsrail-Filistin barışına katkıda bulunmak.

Türkiye’nin bu girişimini ABD ile uyum içinde gerçekleştirdiği söylenemez, bu adımlar atılırken Türkiye, ABD’nin karşı çıkmasına rağmen hem Suriye, hem de Hamas ile görüştü. Ancak Türk yetkililer; “ABD’nin menfaatleri ile Türkiye’ninkiler her zaman örtüşmeyebilir” demek suretiyle bağımsız bir dış politik çizgi izlediğinin altını çizmekteler.

Suriye, İsrail’in Golan Tepeleri’nden tamamen çekilmesini istiyor, Ehud Olmert ise Yitzhak Rabin’in güvenlik tedbirleri karşılığında tamamıyla çekilme önerisinin geçerlilik taşımadığını, tarafların masaya ön koşulsuz gelmeleri gerektiğini, görüşmelerin kolay ve basit geçmeyeceğini, uzun süre alabileceğini ileri sürmekte.

İlginç olan İsrail-Suriye barış görüşmelerinde üç kilit ismin sıkıntılı günler geçirmekte oldukları; Olmert yolsuzlukla suçlanırken, Esad, Refik Harriri cinayetinden sorumlu tutulma baskısından, Tayyip Erdoğan ise açılan parti kapatma davasından tedirgin.

Başlatılacak görüşmeler her üç lidere de rahat bir nefes aldırabilir; Olmert, belli bir süre soruşturmaların ağırdan alınmasını sağlayabilir, Esad uluslararası alandaki baskıyı azaltabilir, Erdoğan ise bölgede Türkiye’yi yeniden lider durumuna getirerek konumunu güçlendirebilir.

Ancak sekiz yıldır çözümsüz kalan Suriye-İsrail barış görüşmelerinin başlamasını salt üç liderin kişisel konumlarına bağlamak doğru bir yorum olmaz.

İsrail-Türkiye-Suriye arasında oluşabilecek stratejik işbirliğinin çok önemi sonuçlara yol açabileceği gözden kaçırılmamalı. Suriye ile barış, bu ülkenin desteğini yitiren Hamas’ı ateşkesi kabule ve Hizbullah’ı stratejisini değiştirmeye zorlayabilir. Ayrıca Suriye dış müdahalelerin tepkisini azaltarak eskiden olduğu gibi Lübnan üzerindeki kontrolünü arttırabilir.

Gerçek şu ki, Olmert de, Esad da çok cesur kararlar alabilecek niteliklere sahip devlet adamları. Olmert 2. Lübnan Savaşı’na girişerek ve Suriye’deki nükleer santrali imha ederek bu yetisini kanıtladı, Esad da Hizbullah ile işbirliğine girişirken gözü kara olduğunu ortaya koydu.

Barış görüşmelerinden bir sonuç alınıp alınamayacağı soru işareti, ancak görüşmelerin başlatılabilmesinin bile tarafların çıkarlarına olduğu anlaşılıyor.

* * *

Mordo Ennekave, 18 yıldır Türkiye Maccabiat Komitesi Başkanı olarak sürdürdüğü görevini Neve Şalom Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir tören ile noktaladı. 18 yıl, dile kolay…

1989 senesinde kendisine cemaat ile ilgili diğer bir görev önerildiğinde; “Ben ne anlarım böylesi işlerden, ben halk adamıyım, maça giderim” deyince bir süre sonra Maccabiat komitesinin yapılandırılması gündeme geldiğinde; “işte tam aradığımız kişi, maça gideceğine olimpiyatları izlesin” denmiş ve o gün bugündür Ennekave, birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş bir ekibin başında tam dokuz uluslararası etkinliğe katılarak hem Türkiye’nin, hem de Türkiye Yahudi cemaatinin yurt dışında tanıtımına büyük katkılarda bulunmuş.

Ben ilke olarak plaketlerin havalarda uçuştuğu, fazla görkemli devir-teslim törenlerine karşıyım. Ama bu cemaat 18 yıllık vefa borcunu böylesine mütevazı bir ortamda Mordo Ennekave’ye ödemeyecek ise kime ödeyecek. 

Yeni Başkan Jojo Pinto’nun eski başarıları bu görevde de başarılı olacağının kanıtıdır.