“En büyük hobim cemaat işleri ile uğraşmak”

Hahambaşılık Golden Age Komisyonuna bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren, kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenleyen Genç Emekliler Kolu Başkanı Hayim Kampeas’tan Genç Emekliler’i dinledik.

Dora NİYEGO Toplum
21 Mart 2018 Çarşamba

Hayim Kampeas Yahudi cemaatinin yoğun olarak yaşadığı İzmir Karataş Mahallesinde 1949’da doğdu. Doğatepe İlkokulu, Saint Joseph Fransız Ortaokulu, İzmir Atatürk Lisesi ve Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde okuduktan sonra askerliğini yaptı. O dönemde İstanbul’da eşiyle tanışan Kampeas evlendikten sonra İzmir’e taşındı ve muayenehanesini orada açtı.

İzmir’deyken toplum faaliyetleriniz oldu mu?

En büyük hobim cemaat işleri ile uğraşmak. Gençken İzmir’deki gençlik kulübü Liga’ya giderdim. Liga’nın kültür komisyonunda başkanlık yaptım. Musevi İlkokulunun yönetim kurulunda çalıştım. Altı yıl, okulun başkanlığını yaptım. Eğitim konuları ile çok ilgilendim. Öğrenci sayısı azalınca, öğrencileri toparlayabilmek için faaliyetler yapmaya başladım. Okula amfi tiyatro şeklinde bir salon yaptırdım ve konuşmacılar davet etmeye başladım. Amacım velileri bir araya toplamaktı. İlk davetlim Leyla Alaton oldu; halkla ilişkiler konusunda konuştu. Salon hınca hınç doldu. Ardından Üzeyir Garih’i davet ettim; iş hayatını ve çalışmalarını anlattı bize. Sonraki konuğumuz İshak Alaton oldu. Bu konuşmacılardan sonra, insanlara bir güven geldiğini gördüm. Veliler öğretmen konusunda şikâyetçiydiler. Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim ve okula yeni öğretmenler getirttim. Ancak bir süre sonra öğrenci kalmayınca, bu faaliyetler de sona erdi.

Genç Emekliler’in kurulması ve sizin başkan seçilmeniz nasıl oldu?

Genç Emekliler Hahambaşılığın bir projesiydi. 2015 yılıydı. Golden Age’in başkanlarının deneyimlerinden faydalanmak için Hahambaşılık’ta bir toplantı düzenlendi. Golden Age ile beraber çalışmamızı istediler. Fakat ben kabul etmedim. Erkeklerin ilgi alanları kadınlarınkinden farklıdır. Erkeklerin ayrı toplanmasını önerdim. Kabul ettiler. Bir yönetim kurulu oluşturduk; başkanı seçmek için aramızda oylama yaptık, beni seçtiler. Başkanın kaç yılda bir değişeceğini konuşmadık. Fakat rahat çalışabilmek için, geçenlerde bir oylama yaptım ve tekrar başkan seçildim.

Çalışmalarınıza nasıl başladınız?

Önce mekânımıza büyük bir ekran kurdurdum. Ekran emeklilere çok cazip geldi. Bir de projeksiyon makinesi aldık. Binlerce film arasından en uygun filmleri seçtik ve seyretmeye başladık. Ancak, gelenlerin acıktıklarını ve burada yemek istediklerini gördüm. La Casa ile anlaştık. Sağ olsun Leon Cibili bize çok yardımcı oldu. Cazip bir fiyata bir tabledot üzerinde anlaştık. Başlarda az kişi gelmesine rağmen, yemek de başladıktan sonra epey kişi gelmeye başladı. Yemekten sonra, gelenlerin yapacak bir şeyler bulmaları lazımdı. Masaların üzerine çuhadan örtüler yaptırdım. Fakat baktım ki, bazıları tavla oynarken, bir kısmı da boş oturuyor. Bunun üzerine, hep birlikte, her hafta ayrı bir konu tartışma fikrini ortaya attım. Böylece gelenlerin sayısı gittikçe artmaya başladı. Yavaş yavaş otuz kişiyi bulduk. Tabii başkan olunca kendini bu işe adaman lazım. Ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Aramızdan bazı kişilerin konuşma yapmalarını önerdim. Dört-beş kişi konuşma yaptıktan sonra, ilginin gittikçe arttığını gördüm. Bu toplantılara ‘Fikir Kulübü’ adını verdik. Çok güzel konuşmalar yapılmaya başlandı. Tuz hakkında, su hakkında konuşanlar oldu. Kimisi işini anlattı. Kendi kendime ‘Bu iş yürüyor’ dedim. Gelen emeklilere dışarıdan konuşmacı çağırmayı teklif ettim. Teklifim kabul edilince dışarıdan konuşmacı davet etmeye başladık. Konuk konuşmacılarla, gelenlerin sayısı sekseni buldu. Şimdiye kadar seksen iki konuşmacı ağırladık. Şimdi bir projem var. Yüz konuşmacıyı bulduğumuz zaman, bir resepsiyon yapacağız. Orada bir sergi kuracağız. O sergide bütün konuşmacıların posterlerini sergileyip ve gelen bütün konuşmacıları davet edeceğim. Fikir Kulübünün temelini daha iyi oturtmak için böyle bir şey yapmanın gerektiğini düşünüyorum. Tabii bunu ancak dört beş ay sonra gerçekleştirebileceğiz.

En çok ilgi gören konuşmacılar kimler oldu?

Ediz Hun’un geleceği gün korkunç bir kar yağmaya başladı. Bana konuşmayı iptal et demeye başladılar. “Konuşmayı iptal etmek bize düşmez” dedim. Ediz Hun’a telefon açtım. “Karşı taraftayım, geliyorum” dedi. O gün konuşmayı dinlemeye elli yedi kişi geldi. O karda geldiler ama çok kazançlı oldular. Muhteşem bir konuşmaydı. Çok tatlı dilli, harika bir konuşmacı Ediz Hun. Bildiğiniz gibi kendisi doğacıdır. Birçok konu hakkında konuştu. Ediz Hun’un gelmesi bizi daha çok cesaretlendirdi; daha çok konuşmacı çağırmaya başladık. Bu güne kadar teklifimizi reddeden konuşmacı olmadı. Davet ettiklerimizin hepsi de iyi konuşmacı çıktı. Bu da bir şans. Bazen çok iyi bir isim çağırırsın ama iyi konuşmacı çıkmaz.

İlk konuşmacımız Leyla Alaton’du. Sihirbaz Kubilay Tunçer çok ilginç bir konuşmacıydı. Raffi Portakal üç buçuk saat konuştu; engin tarih bilgisi var. Yahudilerin antikaya olan meraklarından bahsetti. Hatta bütün isimleri saydı.

 

Bu odada bu kadar kişinin oturabilmesi içn bir takım değişiklikler yapmanız gerekmedi mi? Masrafları nasıl karşıladınınız?

Birçok değişiklikler yaptık. Yan odada bir psikolog çalışıyordu; onu taşınması için ikna ettik ve odayı da içeri alarak burayı büyüttük. Masalar, iskemleler berbat durumdaydı. Burayı yıktırdım ve bütün platformu yaptırdım. Bütün masrafları da Murat Nemat üstlendi. Plaketini de buraya astık. İyi bir arkadaşıma uygun bir fiyatta yeni masalar yaptırdım. Bir fabrikada açılıp kapanan iskemleler yaptırdık. Böylece iskemleleri istediğimiz zaman kaldırabiliyoruz.

Masrafları karşılayabilmek için bir çözüm buldum. Katkıda bulunanların adına birer plaket yaptırıp duvara asıyoruz. Böylece verici insanlar da çıkıyor. Lili Barokas ihtiyacımız olduğu zaman katkıda bulunur. Çok şükür yardımsız kendi kendimize dönebiliyoruz. Her perşembe günü gelen bir bayan var. Burayı düzenliyor, gelenlere kahve servisi yapıyor.

Genç Emekliler Korosu nasıl doğdu?

Emeklilerin oyalanmak istediklerini görünce bir Türk Sanat Müziği korosu kurmaya karar verdik. İyi bir hoca bulduk. Kendisi İstanbul Teknik Üniversitesinde konservatuvar hocası. Ladino şarkılar da söylüyorlar. Hoca şarkıların notalarını ve sözlerini öğrenip korodakilere öğretiyor. Salı günleri toplanıyorlar. 10 - 15 kişi ile başlayan koro, şimdi 25 kişi oldu. Koro çalışmaları çok başarılı oldu; çeşitli yerlerde konserler veriyorlar. Birinci konseri Neve Şalom Sinagogunda verdiler. Sonra eski Kent Sinemasında, ardından Ulus Musevi Lisesinde konserler verdiler.

Zaman zaman tarihi yerlere geziler de düzenliyorsunuz…

Eyüp Sultan Cami, Kariye Müzesi, Piyer Loti, Beylerbeyi Sarayı, Ayasofya, Hipodrom (Sultan Ahmet Meydanı), Dolmabahçe Sarayına geziler düzenledik. Aramızda elli küsur senelik emekli bir rehber var; Moris Handali. Bizleri bu tarihi yerler hakkında Kastelyano-Ladino karışımı bir lisan konuşarak bilgilendiriyor. Bundan başka, birkaç kez de pazar günleri otelde brunchlar düzenledik.

Birkaç günlük şehir dışı gezileri de düzenliyorsunuz…

Ankara, İzmir, Hatay, Maşukiye’ye otobüsle geziler düzenledik. Gezilere eşleri ile çok üyemiz katıldı. En önemli gezimiz ise İsrail’e yaptığımız geziydi. Çok başarılı oldu; çok yer gezdik ve herkes çok memnun kaldı. Darısı yeni gezilere inşallah.

Yeni projeleriniz var mı?

Burayı genişletmeyi ve daha iyi bir şekle sokmayı düşünüyorum. Yandaki oda depo olarak kullanılıyor. O odayı da buraya katmak istiyorum. Odayı alabilirsek, masrafları karşılayacak sponsor bulurum.