Tarihi ve renkli Ortaköy

Ortaköy, Boğaz köprüsünün ayağında, Avrupa yakasında yer alır. Farklı kültürlerin, inançların dostluk içinde yaşandığı; Müslüman, Yahudi, Rum ve Ermeni ibadethanelerinin; caminin, kilisenin ve sinagogun birbirine çok yakın olduğu bir semttir Ortaköy.

Sara KOHEN Toplum
8 Aralık 2016 Perşembe

Ortaköy’de Yahudi yaşamı, Sultan  II.Bayezıd’ın Engizisyondan kaçan Yahudilere yardım amaçlı İspanya’ya göndermiş olduğu gemilerden birinin Ortaköy limanına yanaşması ile başlar. Yahudilerin bölgedeki varlığı 1618 yılında Büyük Bedesten yangını sonrası artar, 1917 yılında Rusya’dan gelen Aşkenazlar ile Yahudi mahalleleri oluşmaya başlar. Hatta Ortaköy, Nazilerden kaçan Yahudilerin, çok önemli profesörlerin, bilim adamlarının, ekonomistlerin bu bölgeye yerleşmesi gibi tarihsel süreçlerden geçer.

Ortaköy Etz Ahayim Sinagogunun tarihi, fermanlardan anlaşıldığına göre 17. yüzyıla kadar uzanır. 1707 yılında sinagogun büyük bir yangın geçirdiğini 1707 tarihli tamirat fermanından öğrenmekteyiz. 1813 yılında tekrar yanan sinagoga, ancak 1825 yılında onarım izni verilmiştir. Tarihi çeşitli yangın felaketleri ile dolu Etz AHayim Sinagogu 1941’de Yom Kipur’da çıkan yangın sonucu tamamen harap olmuş yalnız Tora’nın muhafaza edildiği Ehal bu felaketten kurtarılabilmiş. Evvelce ahşap olan Ehal’i 1977’de Viktorya Azuz, kardeşi Avram Azuz anısına mermerden yaptırmış. 1992 yılında tadilata başlanan sinagog yahidlerin teberrularıyla büyütülüp bugünkü duruma getirildi.

Ortaköy’ün sahil tarafındaki canlı sokaklarını ve dükkânlarını gezmek ayrı bir keyiftir. Girişte sizi kumpirciler, waffle’cılar, gözlemeciler karşılar; biraz daha ilerlediğinizde sabahtan kurulmuş hediyelik eşyalar, şapkacılar, kolye, bilezik satan tezgâhlar, semt pazarının renk cümbüşü gözünüzü alır; kahvesini çayını içmeniz için yolda garsonlar sizi ikna etmeye çalışırken, bir de Boğaz’ın kokusunu manzara eşliğinde içinize çektiğinizde bu semte tamamen teslim olursunuz.

Ortaköy’ün Dereboyu Caddesi ise unutmaya başladığımız mahalle kültürünü tekrar hatırlatıyor. Sokak boyunca sıralanmış, manavı, bakkalı, kasabı, ekmek fırını, pastanesi, tatlıcısı, turşucusu, balıkçısı ,peynircisi ile bir arada bulunmak, sokak aralarında renkli kafelere rastlamak mümkün.

Ortaköy’ün sembolü haline gelen Mecidiye Camiyi, Bizans döneminde adını Ayios Fokas Manastırından aldığı söylenen Ortaköy’ü, yine aynı adı taşıyan Ayios Fokas Rum Ortodoks Kilisesini, Hayat Ağacı anlamına gelen Etz Ahayim Sinagogunu, Surp Krikor Lusarovic Ermeni Kilisesini, Osmanlıların sadece temizlenmek için değil aynı zamanda sosyalleşmek için geldikleri meşhur Hüsrev Kethüda Hamamını, düğün hediyesi olarak verilen Esma Sultan Yalısını, son zamanlarda festival için sanatsal bir mekân olarak kullanılan eski El-Or Felinato Ortaköy Musevi Yetimhane binasını fotoğraflarla birlikte görebiliriz.