‘Part-time çalışmak da seni yıldız yapar, yeter ki işine yüreğini koy’

Sözler, İTÜ Bilgisayar Mühendisliğinden mezun olduktan sonra Pamukbank’ta ilk ve tek part time bilgisayar programcısı olarak işe giren ve emekli olana kadar aynı şekilde çalışan Suzi Revidi´ye ait.

Dora NİYEGO Toplum
6 Ekim 2016 Perşembe

İTÜ Bilgisayar Mühendisliğinden mezun olduktan sonra Pamukbank’ta ilk ve tek part time bilgisayar programcısı olarak işe giren ve emekli olana kadar aynı şekilde çalışan Suzi Revidi bankacılığın otomasyona geçtiği dönemlerde Pamukbank Online İşlemler projesinde yer alarak, bugünkü online işlemlerin gelişmesinde yazdığı programlarla büyük katkı sağladı. Kendisine teknolojiye olan merakını, iş yaşantısını ve gençlere neler tavsiye ettiğini sorduk.

 DORA NİYEGO

 

 Suzi Revidi kimdir?

1964 yılında İstanbul’da doğdum. Üç çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm. İlkokula giden iki ağabeyimi kıskandığımdan, “Ben de okula gideceğim” diye tutturunca, ailem beş yaşında iken beni birinci sınıfa misafir öğrenci olarak yazdırdılar. İlk yılın sonunda, birinci sınıf sınavını geçince, ikinci sınıfa yazıldım.  Özel Dost İlkokulunu bitirdikten sonra, Atatürk Kız Lisesine sınavla girdim. Hazırlık okumadığım için de on altı yaşımda liseden mezun oldum.

 Teknolojiye merakınız nasıl başladı?

Orta ikide okurken, fen bilgisi kitabında gördüğüm bir resim hayatımı değiştirdi diyebilirim. Dünyanın uzaydan çekilmiş resmini görünce, uzay ve teknoloji merakım başladı. O sıralar on iki - on üç yaşlarındaydım. Arkadaşlarım gençlik dergisi okurken, ben bilim teknik dergileri okur, nadiren gazetelerde çıkan bir iki satır teknoloji ile ilgili yazı ya da uzayla ilgili haberleri neredeyse ezberlerdim. O dönemde İstanbul’da uzay fakültesi yoktu. Ailemin beni yurt dışına yollamayacaklarını da biliyordum. Onun için bilgisayarlara yöneldim. Öte yandan, o yıllar anarşinin en yoğun olduğu yıllardı. Tek kız evladı olarak her istediğime peki diyen babam, bu sefer ‘hayır’ dedi.  Her sabah evden dua ederek çıkıyordum. “Bu anarşi bitecek ben okuyacağım.” Dualarım tuttu. İTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümüne kaydımı yaptırdığım zaman 12 Eylül İhtilali oldu. Ben de artık anarşi korkusu olmadan rahatça okuluma devam ettim. Yirmi yaşımda iken, hemen hiç kimsenin bilgisayar mühendisliğinin ne olduğunu dahi bilmediği bir dönemde, İTÜ’nün ilk üç bilgisayar mühendisinden biri olarak mezun oldum.

 Çalışma hayatına atılmanız nasıl oldu?

Hayalime ulaşmak için çıkacağım tek bir basamak kalmıştı. O da, nişanlımdan çalışma izni alabilmek. İnanın bu iş diploma almaktan da zordu. Ve sonunda, ancak part time çalışma izni alabildim.

O dönem, bilgisayarcıların sayısı bir elin parmakları kadar az olduğu için, stajımı yaptığım banka kaprisime boyun eğdi.  Mayıs 1985’te Pamukbank’ta ilk ve tek part time bilgisayar programcısı olarak işe başladım.  Kasım 2004’te  Halkbank’ın bünyesine katıldık. Eylül 2014’te emekli olana kadar da, 29 yıl, aynı işyerinde part time olarak çalıştım.

 Biraz da çalışma hayatınızdan bahseder misiniz?

Part time çalışmama rağmen, büyük proje dönemlerinde haftanın yedi günü çalıştığım da oldu. Programlar hata verdiğinde, gece yarısı, ertesi günün yemeğini pişirirken, tencerenin altını kapatıp, işe gittiğim de oldu. Eşim tabii ki bu duruma sinirleniyordu ama maalesef yapacak bir şey yoktu. Birkaç yılbaşı bankada sabahladığım da oldu. Bankada çalışmanın en büyük zorluğu da bu idi. Sabah olunca, şube sorunsuz çalışmaya başlamak zorunda, o zaman da, sorunları gece de olsa bekletmeden çözmek gerekiyor. Çalışma hayatında fazla mesai ya da sabahlamak bazıları için normal olabilir ama benim çalışmamı istemeyen bir eşim vardı. Mesleğimi ve çalışmayı o kadar çok seviyordum ki, her türlü zorluğa göğüs gerdim.

 ‘Hangi mesleği seçmemi tavsiye edersiniz?’ sorusunu soran gençlere, ne gibi bir cevap verebilirsiniz?

Bazen gençler sorar ‘En iyi meslek nedir?’ diye. En iyi meslek severek yaptığın meslektir. Reklam sektöründe metin yazarı olarak çalışan yeğenimin deyişiyle: “İşine yüreğini koy.”

 Çalışma döneminizde teknolojinin gelişmesi nasıl oldu?

Yirmi dokuz yıllık iş hayatımda, teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlemesine tanık oldum. Belli bir yaşın üstündekiler hatırlar. Başka bir şubedeki hesabınıza ait herhangi bir işlem  için telefonla provizyon alınırdı, bunun için de uzun süre şubede beklemek gerekebilirdi. “Keşke taksiye binip o şubeye gitseydim” diye düşündüğünüz de olmuştur. Sonra yavaş yavaş işlemler kolaylaştı, hızlandı, bankacılık bizim deyişimizle otomasyona geçti, halk arasındaki deyişiyle her şey  makineleşti. ‘Pamukbank Online İşlemler’ isimli bu proje grubunda ben de vardım. 31 Aralık 1999’dan 1 Ocak 2000’e geçerken dijital kıyamet kopacak dediler ama biz Pamukbank olarak önlemimizi almıştık. Korkulan olmadı. Pamukbank ve Halkbank gibi iki büyük banka sorunsuz birleşti. Cuma akşamı Pamukbank’ı kapattık, pazartesi sabahı Halkbank olarak çalışmaya başladık. Paradan 6 sıfır attık. 1 Ocak 2005’te hayatımıza kuruş girdi. Delikli kartlara da program yazdım, mouse ile PC’lerde otomatik program yazan uygulamaları da kullandım. Ana makineden büyük soğutucuları da gördüm, bilgisayardan farksız cep telefonlarını da.

Bankacılık sektöründe  telefonla provizyon aldığımız (alamadığımız) günlerden, bugün günün her saati her yerden işlem yaptığımız günlere geldik.

 Bu gelişmelerde sizin de büyük katkınız olduğunu düşünüyorum…

Evet tüm bunlarda benim de katkım var. İzninizle mütevazı olamayacağım. Banka şubesinde, internet şubede, telefon bankacılığında ya da ATM’de işlem yaparken, kendimle çok gururlanıyorum. Bak, diyorum kendi kendime, benim yazdığım programlar çalışıyor.

 Part time çalışmak bir ev hanımı için büyük bir avantaj. Ancak, sizce olumsuz yanları da var mı?

Benim için, part time çalışmamın tek bir olumsuz yanı vardı. Hiç terfi edemedim. Ama sonra bu durum da hoşuma gitmeye başladı. Yönetici olarak toplantıya girmektense, gençlerle yeni projeler üretmek, kod yazmak çok daha keyifliydi. Yıllar geçtikçe ben yaş aldıkça, genç iş arkadaşlarımın da sayısı artmaya başladı. Bu sefer gönüllü eğitmen ve müşfik anne oldum. Yardımımı isteyen herkese yardımcı olmaya çalıştım. Çünkü ben de ‘çaylak’ olduğum yıllarda yöneticilerimden çok destek görmüştüm. Cevabını bilmediğim bir soru olunca da bilen birine yönlendirdim. Şehir dışındaki annesini özleyen arkadaşlarıma da sevgi dolu kollarımı açtım.

 Emekli olduğunuzda iş arkadaşlarınızın tepkileri nasıl oldu?

 Emekli olacağımı söylediğimde bütün ofise hüzün çöktü,  kimi o gün kalem oynatamadı, kimi bana küstü, günlerce benimle konuşmadı.

 İş yerinde hiç dini ayırımcılık yaşadınız mı? 

İş yerinde Yahudi olarak bir tek ben vardım. İki de Ermeni arkadaş vardı. Hiçbirimiz gayrimüslim olduğumuz için farklı bir muamele görmedik. Pamukbank döneminde 10. yılını dolduran diğer personeller gibi ben de plaket aldım. Dini bayramlarda izin aldık, özgürce dinimizin gerekenlerini yapabildik. Herkes hoşgörülü idi. Paskalya’da paskalya çöreği, Roş Aşana’da elma marmeladı, Purim’de  şeker, Pesah’da cevizli pasta yerdik. Pesah bittiği zaman da, bir hafta ekmek yemediğim için, bana özel simit-peynir partisi yaparlardı. Emekli olduğumda da olağanüstü bir partiyle uğurladılar beni.

 İş arkadaşlarınızla hâlâ görüşüyor musunuz?

 Emekli olalı neredeyse iki sene olacak. Halen görüşmeye devam ediyoruz, yine bana simit-peynir partisi yapıyorlar, doğum günü hediyesi alıyorlar, iftar yemeğine çağırıyorlar. Böyle arkadaşlar böyle sevgi şans olsa gerek, ya da kim bilir belki de kendi şansımı kendim yaratmışımdır.