WEB´DEN SEÇMELER

İsrail´den Türkiye´ye gaz aktarılması yalnızca ekonomik açıdan değil, siyasi açıdan da Türkiye´nin Doğu Akdeniz´deki dışlanmışlığını azaltabilir. Türkiye 2019´dan itibaren deniz yetki alanlarındaki anlaşmazlıklarda tavrını sertleştirdi, askeri gemiler eşliğinde gaz arama faaliyetleri yürüttü. Hâlihazırda bu politikadan AB ile sorun yaşanmaması için geri adım atmış görünüyor. Ancak buradaki denklemin bir parçası olmak, dışlanmamak da istiyor. Örneğin İsrail, Filistin, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır, Ürdün, Fransa ve İtalya´nın tam üye olarak, ABD ve AB´nin de gözlemci olarak yer aldığı Kahire merkezli Doğu Akdeniz Gaz Forumu´na Türkiye davet edilmedi. İsrail ile yakınlaşma bu yapıya dâhil olmayı sağlamasa bile Türkiye´nin yalnızlığı azalacak. Mühdan Sağlam – www.al-monitor.com

İzak BARON Diğer
26 Ocak 2022 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

  • BAŞIMIZ SAĞOLSUN TÜRK YAHUDİ KARDEŞLERİM.."NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" DİYEN ATATÜRKÇÜ BAY BENSİYON.. IŞIKLAR İÇİNDE UYU!

Türk Yahudi Toplumu!.." Bu ülkede onlara "Yahudi" demekten nedense utanır ve "Musevi" diyerek incelik yaptığımızı sanırız ama onlar "Aslını inkâr eden haramzade" lafımıza uyar ve kendilerinden her yerde ve her zaman "Türk Yahudileri" diye söz ederler.

İsrail'e giden, yerleşen ve İsrail vatandaşı olanları dahil, onlar hep Türk Yahudileri'dir. Aralarında Türkçe konuşur, Türkiye'deki gibi yaşarlar..

Gittim gördüm.. Modern Folk Üçlüsü'nün harika bir düzenleme ile söylediği "Jerusaleym" diye bir şarkı vardır. En sevdiğim MF3 şarkılarındandır. Tel Aviv ve Kudüs'te her plakçıda bu şarkının da içinde olduğu geleneksel Yahudi şarkılarının olduğu (Mesela Havana Gila) bir albüm aradım. Hiçbirinde yoktu. Ama hepsinde sözleşmiş gibi Orhan Gencebay ile İbrahim Tatlıses posterleri ve tüm albümleri vardı. Onlar satıyordu çünkü.. Ülkemizden giden Yahudiler, haftada ya da 15 günde bir toplanıyor, Türk yemekleri pişiriyor, kurdukları saz ve fasıl heyetleri ile başta İbo ve Gencebay olmak üzere alaturka şarkı ve türküleri çalıyor, söylüyor ve dinliyorlardı.. O zaman yazmıştım bunları..

Galatasaray, Maccabi ile oynamak için İsrail'e gitmişti.

O zaman maçlar televizyondan yazılmaz, hele yabancı maçlara ekipler yollanırdı. Dört beş yazar, hatta her biri bir kale arkasına iki foto muhabiri.. O maça giden bir arkadaş anlatmıştı.

"Tel Aviv'de stada girdiğimde kendimi Ali Sami Yen'de sandım. Çepeçevre sarı kırmızı bayraklar ve 'Re re ra... Ra ra ra' çığlıkları.." (Bu güzelim ve Galatasaray'ı bütün rakiplerinden ayıran tempoyu unuttuk. Şimdi Süper Lig'de diğer 19 takım gibi ayni laflarla tempo tutuyor, Ali Sami Yen!.) Türk Yahudi Toplumu Onursal Başkanı Bensiyon Pinto, işte böyle bir toplumun ebedi başkanıydı ve geçen hafta sonu ebediyete uğurladık..

Bay Bensiyon (Bay Vitali sayesinde öğrenmiştim, Türk Yahudilerinin ön isimlerinin önüne bugün bizde unutulan "Bay" sözcüğü konarak söz edilmeyi gelenek edindiklerini.. Soyadının Hakko olduğunu yıllar sonra öğrendim, o zaman "Şık" çıkılan Beyoğlu'nda özellikle kadınlar için şıklığın "Şapka" ile başladığını ve Bay Vitali'nin "Şen Şapka" diye kurduğu dükkânı sonra Vakko'ya çevirdiğini.)..

...

Çocukluk ve gençliğinde futbolu ve Galatasaray'ı çok sever. Galatasaray altyapısında futbola başlar. Harika bir sol ayağı vardır.

Ama ne olduysa ayrılmak zorunda kalır.

Okumak için gittiği İsrail'de yeniden başlar.

"Yanımda getirdiğim Galatasaray eşofmanım ve ayakkabılarımla herkesin gönlünü fethetmiştim. Kızlar bana bayılırdı.

Çalımı basıp, golü atınca, tribünler 'Turki!..

Turki..' diye bağırırlar, maçtan sonra omuzlarına alıp tur attırırlardı.." Böyle bir Türk'ü kaybettik işte dostlar..

Başımız sağolsun Türk Yahudi kardeşlerim..

"Ne mutlu Türküm diyene" diyen Atatürkçü Bay Bensiyon.. Işıklar içinde uyu!.

Hıncal Uluç

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2022/01/18/basimiz-sagolsun-turk-yahudisi-kardeslerim

 

  • ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE SONSUZ DOSTLUK YA DA SONSUZ DÜŞMANLIK OLMAZ SÖZÜNÜ BİR KEZ DAHA HATIRLAMA ZAMANI

ABD’nin EastMed Projesi’nden desteğini çekme açıklamasına hiç girmemişti İsrail medyası. Dün Jerusalem Post Gazetesi’nde konuya dair ilk haber yayımlandı.

Haber, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail gazının Türkiye üzerinden taşınmasının konuşulması önerisiyle birlikte verildi.

Jerusalem Post’un internet sitesine yerel saate göre saat 16:12’de giren haber saat 20:07’de revize edildi.

Çok kısa bir süre sonra da en çok okunan haber haline geldi.

Uluslararası ilişkilerde sonsuz dostluk ya da sonsuz düşmanlık olmaz sözünü bir kez daha hatırlama zamanı.

On yıllarca süren düşmanlığın ardından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile barışan İsrail’in Türkiye ile düşman kalmayı tercih etmeyeceğini düşünmek iyimserlik olmaz.

Eski Başbakan Netahyahu’nun yolsuzluk suçlamasından hapse girmemek için savcılık ile 7 yıl aktif siyaseti bırakma pazarlığı yaptığı bir dönemde ilişkilerin toparlanma süreci, bozulma sürecinden daha hızlı olacak gibi...

Özay Şendir

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ozay-sendir/israilde-en-cok-okunan-haber-6683797

 

  • ŞİMDİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, İSRAİL’LE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEK İSTİYOR, “SİYASET YAPACAKSAK, SİYASET KAVGA DÖVÜŞLE OLMAZ” DİYOR, ÇOK DOĞRU

Hâlâ hafızalardadır. Davos’ta Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e şöyle demişti:

“Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın... Sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir... Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum...” (20 Ocak 2009)

Bu sözlerin nasıl bir heyecan yarattığı da hafızalardadır.

Ben o günlerde “Erdoğan iyi mi yaptı?” başlıklı yazımda Erdoğan’ın tepkisinin haklı fakat “Arap liderlerinden daha sert, öfkeli, keskin” üslubun hatalı olduğunu yazmıştım:

“Hamas’ın peşine takılmamak, İsrail’i de eleştirmek, bir tarafın değil, bütün tarafların güvenine sahip ülke olarak barış işlevinde aktif bir konumda bulunmak!

Başbakan’ın üslubu bundan çok uzaktı.” (Millliyet 31 Ocak 2009)

Gerçi Erdoğan da “Benim tavrım moderatöre oldu... Herhangi bir şekilde ne İsrail halkını ne Peres’i ne de Musevi halkını hedef aldım” diyerek durumu yumuşatmak istemişti ama on yıldır İsrail’e gösterilen haklı tepkilerin aşırı dozu yüzünden Türkiye eski etki gücünü kaybedecek, Mısır’la kavgaların da eklenmesiyle Doğu Akdeniz’de yalnızlığa sürüklenecekti…

Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’le ilişkileri geliştirmek istiyor, “siyaset yapacaksak, siyaset kavga dövüşle olmaz” diyor, çok doğru.

Bu sözlerle dış politikada yaklaşık on yıl sürdürdüğü “kavga ve dövüş”ü bıraktığının mesajını veriyor.

Taha Akyol

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/erdoganin-israil-politikalari-1591917

 

  • İSRAİL, TÜRKİYE, YUNANİSTAN VE KIBRIS’IN BİR ARADA OLACAĞI, KARŞILIKLI TAVİZLERİN VERİLECEĞİ ORTAK BİR PROJEYLE ANCAK HAYATA GEÇİRİLEBİLİR

“İtzak Herzog, İsrail Devlet Başkanı. Ancak Türkiye’de başkanlık sisteminin gelmesinden evvelki Cumhurbaşkanı gibi bir devlet başkanı. Yani siyasi bir sorumluluğu yok. Siyasal sorumluluk İsrail’de başbakana ait. Başbakan Naftali Bennett ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in gözetimi altında, Herzog’a bu şekilde Türkiye ile yumuşama açısından bir görev verildiğini görüyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Başkanı Herzog arasında bir uyum söz konusu, en azından basına yansıdığı kadarıyla. Herzog’un Türkiye’ye gelmemesi için hiçbir sebep yok, elbette gelebilir. Kişisel olarak her zaman diyalog kanallarının açık tutulmasından yanayım. İki liderin buluşması, bazı anlaşmazlıkları yüz yüze görüşüp, üstesinden gelme fırsatı yaratacaksa her türlü zirvenin yapılması konusunda destekçiyim. İsrail karar alıcılarının da bu şekilde davranacağını düşünüyorum."

...

"2016’da İsrail ile Türkiye arasında normalleşmenin ilanını eş zamanlı basın toplantısıyla izlemiştik. O zaman İsrail Başbakanı Netanyahu, Roma’daydı. O zamanki Başbakan Binali Yıldırım da Ankara’daydı. Ekran ikiye bölünmüştü, aynı odada bile değillerdi. Netanyahu’nun arkasında sadece İsrail bayrağı vardı, Yıldırım’ın arkasında sadece Türk bayrağı vardı. Bu fotoğrafta eksik olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisiydi. 2016'da normalleşmenin çökmesindeki en önemli sebep Erdoğan’ın bu resimde yer almamasıydı. Önümüzdeki günlerde şu anda kısık ateşte pişmekte olan normalleşmenin gerçeğe evrilip evrilmeyeceğini nereden anlayacağım? Herzog’un olası Ankara ziyaretinde eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail bayrağı önünde basına poz verirse, o zaman ben bunu gerçek bir normalleşmeye gidebileceğine inanacağım. Türkiye’de havuz medyası diye tabir edilen medya kanalları ve gazetelerinde de aynı şekilde birinci sayfadan bu haberin verilmesiyle ancak bu şekilde ikna olacağım. Umarım bizi ikna ederler.”

...

“İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan en son açıklamada zaten Türkiye ile ilişki onarımı sürecinde Kıbrıs ve Yunanistan ile olan stratejik ilişkilere herhangi bir zarar getirilmeyeceğine net olarak belirtildi. Türkiye'nin de katılacağı bir 'EastMed' projesi kağıt üzerinde fizibiletisi çok yüksek ve ucuz. Türkiye’nin kendi içinde bulunduğu TANAP adı altında bir altyapı zaten mevcut. Gerçekten maddi açıdan da bu gazın Türkiye’ye ulaştırılması çok daha karlı ve kolay. Buna rağmen Türkiye’nin gütmüş olduğu Filistin yanlısı dış politika nedeniyle İsrail kendini Kıbrıs ve Yunanistan’ın kollarında buldu. Bunun ardından da doğal olarak bazı ilişkiler gelişmeye başladı. Şu anda İsrail bundan önemli kazanımlar elde etti. Yunanistan hava sahası İsrail uçaklarına açıldı. İsrailli pilotlar burada askeri tatbikatlarını yapabiliyor. Bunun yanında Güney Kıbrıs’ın dağlık arazilerinde İsrail komandolarının eğitimleri yapılıyor, bunun için İsrail için önemli. Güney Kıbrıs’ın topografyası Güney Lübnan’ın topografyasına çok benziyor. Dolayısıyla İsrail’in elinde halihazırda önemli kazanımlar var. Yunanistan ve Kıbrıs’ın AB üyesi olmasında mütevellit bu iki ülkenin İsrail’in AB içerisindeki çıkarlarında da önemli sahibi olduğunu görüyoruz. Bu iki ülkeyle ilişkileri sıcak tutmak İsrail’in lehine. Türkiye ile böyle bir şey olabilmesi için nasıl ki Türkiyesiz bir EastMed olmayacaksa Yunanistansız ve Kıbrıssız bir EastMed de olmayacak. Aklın yolu bir, İsrail, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın bir arada olacağı, karşılıklı tavizlerin verileceği ortak bir projeyle ancak hayata geçirilebilir. Yoksa hiçbir şekilde hayata geçirilemeyeceğini düşünüyorum. Ne Yunanistan ne Türkiye’nin olmadığı bir denklemin yaşayabileceğine inanmıyorum."

Dr. Hay Eytan Yanarocak (Ceyda Karan Röportajı)

https://tr.sputniknews.com/20220120/herzoga-turkiye-ile-yumusama-gorevi-verildi-isaret-erdoganin-israil-bayragi-onundeki-pozu-olur-1052963468.html

 

  • İSRAİL’İN MEVCUT HÜKÜMETİ; İSRAİL’İN SOL, MERKEZ VE SAĞ PARTİLERİNİN BİR ARADA TEMSİL EDİLDİĞİ BİR YAPI OLSA DA HALİHAZIRDA DÖRT DÖNEM ÜST ÜSTE BAŞBAKAN OLAN BİNYAMİN NETANYAHU’NUN İÇ SİYASETTEKİ KUTUPLAŞTIRICI TAVRINI ORTADAN KALDIRABİLMİŞ DEĞİL

İsrail iç siyaseti ve toplumsal dinamiklerdeki çözülemeyen kronik sorunların büyümesine dönecek olursak; İsrail’de koalisyon hükümetlerinin en homojen yapıda olanlarının dahi başını ağrıtan sorunlardan birisi olan bütçe görüşmeleri, 2021 Aralık ayı sonunda, Knesset’ten başarıyla geçmesine rağmen İsrail sokaklarının tekin ve sükunet içerisinde olduğu söylenemez.

Önümüzdeki günlerde yapılacak Tel Aviv bölgesel hafif raylı sistem ağı ihalesini Çinli firmaların kazanması halinde, Netanyahu hükümetinde taca çıkan İsrail-Çin ilişkileri tekrar gündeme gelebilir. Diğer senaryoda ise İsrail’de bulunan yatırımları ABD’nin diplomatik baskısı altında olan Çin, bir müddet Orta Doğu denkleminde Arap ülkeleri ve İran üzerine politik dengeler inşa etmeye başladı. Bu ihaleden hayal kırıklığı ile ayrılabilecek olan Çin firmaları, ülkedeki Çin yatırımlarının peyderpey çekilmesini de tetikleyebilir. Bu durum belki de Bennett-Lapid+6 hükümeti için en güçlü pozisyonda oldukları dış politik meseleler konusunda büyük bir sorun teşkil edebilir.

Özetle, İsrail’in mevcut hükümeti; İsrail’in sol, merkez ve sağ partilerinin bir arada temsil edildiği bir yapı olsa da halihazırda dört dönem üst üste Başbakan olan Binyamin Netanyahu’nun iç siyasetteki kutuplaştırıcı tavrını ortadan kaldırabilmiş değil. Dahası, hükümet içerisindeki farklı ajandalara sahip partiler, kendi seçmen tabanlarını mutlu edebilmek adına farklı siyasi çıkışlar yapabilmekte ve alışılagelmiş olan toplumun kemikleşen siyasal eğilimlerini de eğip bükebilmektedirler. Örneğin; Mansur Abbas’ın yapmış olduğu “İsrail’in bir Yahudi devleti olarak kurulduğunun kabul edilmesi” açıklaması, her ne kadar İsrail’deki Arap toplumunun 2021 Haziran’ı benzeri bir ayaklanmaya yeltenmekten uzak tutmak için söylendiği şeklinde yorumlansa da Abbas’ın bu sözlerinin ardından Necef bölgesinde bulunan ve Ra’am’ın seçmen kitlesine sahip üç bedevi köyü, yasal statüye geçirilerek zorunlu imardan muaf tutulmuştur. Bu ve buna benzer örnekler hükümet istikrarını sarsacak cinstendir.

Açıkçası sekiz partili mevcut İsrail hükümetini çok daha kırılgan günler beklediğini söyleyebiliriz. Binyamin Netanyahu’nun rüşvet ve yolsuzluk davasının yılan hikayesine döndüğü şu günlerde, Bibi oturduğu yerden işlerin daha da karışmasını ve mevcut hükümetteki eski ortaklarını -seçim döneminde yakınlaştığı Mansur Abbas da dahil olmak üzere- yanına alıp 37. İsrail hükümetinin başbakanı olmayı hesaplıyor.

Selim Han Yeniacun

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/bennet-lapid-hukumetinin-ic-guvenlik-sorunu-ve-yukselen-tansiyon/2481363

 

  • TÜRKİYE’NİN İSRAİL İLE AÇILAN FIRSAT PENCERESİYLE İLİŞKİLERİNİ NORMALLEŞTİRMESİ İSE ERDOĞAN’IN GENEL OLARAK BÖLGEYLE İLİŞKİLERİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR KAZANIM ELDE ETMESİ VE DOĞU AKDENİZ DENKLEMİNDE TÜRKİYE’NİN DIŞLANMIŞLIĞININ GERİLETİLMESİ DEMEK

Erdoğan şimdi EastMed projesinin rafa kalkma ihtimalini de hem siyasi hem de ekonomik olarak avantaja çevirme gayretinde. Herzog’un gelecek ay Türkiye’ye gelme ihtimalinin dile getirilmesi de bu açıdan önemli. Peki, İsrail gazı iki ülke arasında gerçekten köprü işlevi görebilir mi?

Öncelikle, Herzog ve Erdoğan bir araya geldiklerinde ana konulardan biri doğal gaz aktarımı olsa dahi Filistin sorunu ve Hamas’ın Türkiye’deki varlığı gibi ikili ilişkilerde gerilim yaratan zorlu siyasi konular var. İsrail Hamas’ın Türkiye’deki faaliyetlerine son verilmesini istiyor.

Enerji konusuna gelince, İsrailli kaynaklar Türkiye ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı dışlayan bir politika yürütmeyeceklerini ifade ediyorlar. Türkiye’nin bu noktada Güney Kıbrıs ile yetki alanlarını şimdilik dışarıda tutmak ve görüşmelere etkisini azaltmak için Türkiye ile İsrail arasında bir hattı önermesi akla daha yatkın. Öncelik Türkiye ile İsrail arasında ortak bir zeminin yakalanması olacaktır. Türkiye’nin yıllık gaz tüketimi 55-60 milyar metreküp arasında ve üç ana tedarikçisi var: Rusya, Azerbaycan ve İran. Bir de payları düşük olmakla beraber Cezayir ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG). Türkiye gibi tüketimi yüksek bir pazara gaz satmak İsrail için de cazip olabilir.

İsrail’den Türkiye’ye gaz aktarılması yalnızca ekonomik açıdan değil, siyasi açıdan da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki dışlanmışlığını azaltabilir. Türkiye 2019’dan itibaren deniz yetki alanlarındaki anlaşmazlıklarda tavrını sertleştirdi, askeri gemiler eşliğinde gaz arama faaliyetleri yürüttü. Hâlihazırda bu politikadan AB ile sorun yaşanmaması için geri adım atmış görünüyor. Ancak buradaki denklemin bir parçası olmak, dışlanmamak da istiyor. Örneğin İsrail, Filistin, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır, Ürdün, Fransa ve İtalya’nın tam üye olarak, ABD ve AB’nin de gözlemci olarak yer aldığı Kahire merkezli Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na Türkiye davet edilmedi. İsrail ile yakınlaşma bu yapıya dâhil olmayı sağlamasa bile Türkiye’nin yalnızlığı azalacak.

İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarımı da birkaç gerekçeyle tartışmaya açık. Bunlar aynı zamanda Yunanistan ile Güney Kıbrıs’ın resme dâhil olmasına engel olabilecek faktörler. İlk olarak, gazın maliyeti EastMed kadar olmasa da yine yüksek olacak.

İkincisi, iklim krizine ilişkin perspektif. AB 2030’a kadar enerji sepetinde doğal gazın payını yüzde 25 azaltmak, 2050’de ise sıfırlamak istiyor. Bu noktada kalıcı boru hatları yerine LNG daha uygun bir seçenek gibi görünüyor. Nitekim AB’nin Aralık 2021’de ithal ettiği LNG bir önceki yıla göre 16’lık bir artış yaşadı ve aylık bazda 7.15 milyon tona çıkarak rekor kırdı. Yani LNG eğiliminde güçlenme var. Dahası, gaz fiyatlarının 1100 dolarlara kadar çıkması nükleer dâhil alternatifleri gündeme getiriyor.

Son olarak, doğal gazın boru hattıyla aktarımı gündeme gelecekse Rusya’ya bağımlılığı artıracak olmakla beraber 55 milyar metreküplük Kuzey Akım II hattının inşası çoktan bitti. Yani hazır bir hat var. Bir de Gazprom burada gazı İsrail’e göre daha ucuza sağlarsa İsrail gazının cazibesi azalır.

Sonuç olarak pek çok uzmanın belirttiği gibi EastMed projesi rafa kalktı sayılır. Bu gelişme, Türkiye’nin yeni Orta Doğu açılımında İsrail ile ilişkiler açısından 2016’da gündeme gelen yeni işbirliği ve normalleşme süreci için bir fırsat penceresi sunuyor. İsrail ile Türkiye arasında bir doğal gaz projesi yürütülmesi muhtemel. Ancak AB’nin genel politikası ve ekonomik koşullar dikkate alındığında bu gazın şimdilik Türkiye sınırları içerisinde kalma ihtimali yüksek görünüyor. Türkiye’nin İsrail ile açılan fırsat penceresiyle ilişkilerini normalleştirmesi ise Erdoğan’ın genel olarak bölgeyle ilişkileri açısından önemli bir kazanım elde etmesi ve Doğu Akdeniz denkleminde Türkiye’nin dışlanmışlığının geriletilmesi demek.

Mühdan Sağlam

https://www.al-monitor.com/tr/originals/2022/01/could-new-israeli-gas-pipeline-bridge-long-standing-rift-turkey#ixzz7InXqCgcu

 

  • BİDEN YÖNETİMİNİ İRAN’A ASKERÎ MÜDAHALE İÇİN İKNA ETMEYE ÇALIŞAN İSRAİL’DEN DAHİ TEL AVİV’İN “İYİ BİR NÜKLEER ANLAŞMAYA” KARŞI OLMAYACAĞI AÇIKLAMALARININ GELMESİ DİKKATE ŞAYAN

Nükleer anlaşmanın restorasyonu bölge siyaseti açısından da hayati. Müzakerelerin başarısı her şeyden önce İsrail ile İran arasında bölge sathına yayılması kuvvetle muhtemel bir askerî karşılaşma riskini önleyecek ve İran nükleer programının sınırlı, şeffaf ve barışçıl bir formatta devamını temin edecek.

Sekizinci tur sürerken, haftalar önce Biden yönetimini İran’a askerî müdahale için ikna etmeye çalışan İsrail’den dahi Tel Aviv’in “iyi bir nükleer anlaşmaya” karşı olmayacağı açıklamalarının gelmesi dikkate şayan.

Bu demeçlerin arka planında yatan nedenler arasında (1) İsrail’in İran’ın ülke geneline yayılmış ve bir kısmı yer altına gömülü nükleer tesislerini hedef alacak bu denli büyük ve kışkırtıcı bir operasyonu ABD olmaksızın yapamayacak olması; (2) ABD ile ortak bir operasyonun İran’ın nükleer programına son veremeyeceği gibi Tahran’ı nükleer silahlanmaya götürebileceği ihtimali; (3) İran’ın son tatbikatlarda da duyurduğu üzere saldırının karşılıksız kalmayacağı ve misillemenin bölgedeki Amerikan üs ve birlikleri, İsrail ve ABD’nin bölgedeki diğer müttefikleri için yaratacağı tehdit sayılabilir.

Gülriz Şen

https://fikirturu.com/jeo-strateji/imkansiz-ile-mumkun-arasinda-iran-nukleer-muzakereleri/

 

  • İSRAİL VE TÜRKİYE ARASINDA İŞBİRLİĞİ YAPILABİLECEK ÇOK BAŞLIK VAR. İŞ DÜNYASI GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE HIZLANDIRICI BİR ROL OYNAYABİLİR

Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye’ye gelme olasılığı ikili ilişkilerin normalleştirilmesi yolunda çok kritik bir gelişme. Bölgenin çok önemli iki ülkesinin yeniden yakınlaşması çok ciddi sonuçlar doğurur. Erdoğan, iki ülke ilişkilerini bölge açısından “hayati” sözleriyle değerlendirmişti.

Bu sürecin yol kazasına uğramaması ve trenin yeniden raydan çıkmaması için dikkat edilmeli. İki ülkenin her konuda tam mutabakat içinde olması gerekmiyor. Esas olan yapıcı diyalogla süreci ilerletmek, güven artırıcı adımlar atmak. İsrail ve Türkiye arasında işbirliği yapılabilecek çok başlık var. İş dünyası geçmişte olduğu gibi bugün de hızlandırıcı bir rol oynayabilir.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı bir toplantıda ihracat rakamlarını açıklamıştı. Bu verilere göre İsrail, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasında.

Hatta az farkla Rusya’nın bile önünde. Restorasyon niteliğindeki bu gelişmeler çok büyük önem taşıyor. Ben diplomaside kartların yeniden dağıtılmakta olduğunu, Türkiye’nin bölgesinde ve küresel sistemde etkin bir oyuncu olarak yeniden öne çıkacağını düşünüyorum.

Hakan Çelik

https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/diplomaside-kartlar-yeniden-dagitiliyor-2426648

 

Takılan tweetler

  • Oğuz Çelikkol@OguzCelikkol

M.Marmara baskını olduğunda İsrailde Büyükelçi idim.Aradan 12 yıl geçti.HerzogTürkiyeye gelirse,bu 2007 Perez ziyaretinden sonra bir ilk olacak.İsrail doğalgazının Türkiye ve Avrupaya gönderilmesi tarafların çıkarınadır.BAE,SArabistan,Mısır,İsrail açılımlarımız birlikte değerlendirmelidir.

https://twitter.com/OguzCelikkol/status/1484575628187873281

  • ivo molinas@basyazar

10 yıl sonra gelen açıklama:’’Yahudilerle ilgili attığım mesajda yanlış kelime kullanmış olabilirim.’’

https://twitter.com/basyazar/status/1484289548108636162

  • ivo molinas@basyazar

TBMM’de yapılan oylama sonucunda bugün Anayasa Yüksek Mahkemesine hakim olarak seçildi…Bu tweeti silinmiş durumda.

https://twitter.com/basyazar/status/1483831242336485380

  • Karel Valansi@karelvalansi

“Yanlış bir kelime kullandığımı düşünüyorum. Orada belki “Siyonist” demek, başka kelime kullanmak doğru olurdu. O dine mensup vatandaşları incitmek istemediğimden sildim. Biraz hassas davranmış olsam iyi olurdu. Acele ile atılmış tweet gibi geliyor”

https://twitter.com/karelvalansi/status/1484573402459426820

  • Yeni AYM üyesi: AK Parti milletvekili adayı, şair, antisemit ve eşcinsellik karşıtı tweetleri var

https://serbestiyet.com/haberler/yeni-aym-uyesi-ak-parti-milletvekili-adayi-sair-antisemit-ve-escinsellik-karsiti-tweetleri-var-81505/

  • Egas Moniz Bandeira ᠡᡤᠠᠰᠮᠣᠨᠢᠰᠪᠠᠨᡩ᠋ᠠᠶᠢᠷᠠ@egasmb

Gran Rabinato de Turkia, Las eleksiones para el medjlis el umumi. İstanbul: El Korreo, 5671 (= 1910). Osmanlı İmparatorluğu Genel Kurulu seçimleriyle ilgili materyalleri içeren Ladino (Yahudi-İspanyolca) kitapçığı.

https://twitter.com/egasmb/status/1484888588022169600

  • Dr. Işıl Acehan@IsilAcehan

2 yıl önce renovasyonu devam ettiği için içini göremediğimiz Manisalı Moris Şinasi’nin evi nihayet bitmiş! Muhteşem görünüyor!

“Bir Osmanlı Yahudisi olarak 1890'da ABD’ye geldiğinde yanında sigara sarma makinesinden başka bir şeyi yoktu.”

https://gothamtogo.com/take-a-look-inside-the-schinasi-mansion-the-last-detached-single-family-home-in-manhattan/

Meşhur @carnegiehall ’ın mimarı William Tuthill tarafından 1909’da tasarlanan, Şinasi’nin vefatından sonra yıllarca el değiştirip sonra da metruk kalan malikane, 2013’te 14 milyon dolara satılmıştı.

Fransız Rönesans stili olan evde, Türk camları ve Mısır mermerleri kullanılmış.

Fotoğraflar, yeni sahipleri almadan önceki fotoğraflarmış:(

Malikaneyi satın alan kişi, Goldman Sachs’ın üst düzey bir yöneticisi.

Bu arada evin yazılarda geçmeyen ama Şinasi’nin torunun bana anlattığı bir özelliği var: evin altından Hudson Nehri’ne kadar tünel yaptırmış Şinasi

 

https://twitter.com/IsilAcehan/status/1485266605026295812

  • Pınar Kılavuz@devpinar

Maalesef cok kiymetli birini kaybettik. Raphaël Esrail, Auschwitz toplama kampindan sağ kurtulan büyük bir direnisciydi. Baruch dayan haEmet 🕯

Hayati boyunca Holokost kurbanlarinin anisini yasatmak, sesleri duyurmak, bir daha bu acilar yasanmasin demek icin mücadele etti. Sesi ve anlattiklari hâlâ kulagimda.

Esrail’in babasi Manisa, annesi ise Urla dogumlu. Ailesi 1926 senesinde Lyon’a göc ediyor. Annesinin aile evi, bugün Urla Belediye binasi olarak kullaniliyor. Z’´l anisina bir proje yapilsa ne kadar iyi olur. @urlabelediyesi

https://twitter.com/devpinar/status/1485372620413579267

 

Ağa Takılanlar Öneriyor

  • Emma Watson'ı karalamak - Ayşe Özek Karasu

https://www.haberturk.com/yazarlar/ayse-ozek-karasu/3322283-emma-watson-i-karalamak

  • Varlık Vergisi Türk ekonomisini nasıl etkiledi, sonuçları ne oldu?

https://tr.euronews.com/2022/01/17/varl-k-vergisi-turk-ekonomisini-nas-l-etkiledi-sonuclar-ne-oldu

  • Sefarad Anne'den Varlık Vergisi: Moralsiz çocuk ve ayakkabıcı Moiz

https://www.youtube.com/watch?v=oU2L5dFqI1A

  • "Anlatmasam Olmazdı" – İzzet Doğan

http://www.dokuzsutun.com.tr/anlatmasam-olmazdi-5976yy.htm

  • Bir seçimin hiç duyulmamış hikâyesi - Prof. Dr. Çağrı Erhan

 

Türkiye-İsrail ilişkilerinin “normalleşmesi” beklentisinin oluştuğu bu günlerde, İsrail’in Türkiye’ye uluslararası alanda verdiği ilk desteğin hikâyesini ve sebeplerini, doğrudan İsrail arşiv belgelerine dayanarak anlatacağım. Muhtemelen bunları ilk kez okuyor olacaksınız.

Türkiye 1951-52 dönemi için BM Güvenlik Konseyi üyeliğine aday olmaya karar vermişti. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Selim Sarper tarafından New York’ta yürütülen seçim kampanyasının önemli konularından biri de İsrail’in desteğinin alınmasıydı. Zira hariciyemiz -o zaman da- biliyordu ki, İsrail’in önemli bir lobi gücü bulunmaktadır.

İsrail arşivinde yer alan 5 Haziran 1950 tarihli ve İsrail’in ABD Büyükelçisi Eliahu Elath tarafından Selim Sarper’e yollanan mektuptan anlaşıldığı kadarıyla, Türkiye’nin destek talebine İsrail hükûmeti olumlu yaklaşmıştı. İsrail’in BM Daimi Temsilciliğinde görevli diplomat Moshe Tov ve İsrail’in New York Başkonsolosu Arthur Lourie’ye Latin Amerika ülkelerinin ve ABD kamuoyunun Türkiye için desteğinin alınmasına yardımcı olmaları talimatı verilmişti.

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-cagri-erhan/622479.aspx

 

  • İsrail’le de Normalleşme… “Bu Keskin Çarkın” İzahı Nedir?! – Müyesser Yıldız

https://muyesseryildiz.com/2022/01/19/israille-de-normallesme-bu-keskin-carkin-izahi-nedir/

  • Doğu Akdeniz’de gaz konusunda neler oluyor | David Levi

https://shemanews.com/index.php/2022/01/21/dogu-akdenizde-gaz-konusunda-neler-oluyor-david-levi-yazdi/

  • İbretlik fotoğraf: "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" çıkışından Washington virajına – Yalçın Doğan

https://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/ibretlik-fotograf-siz-oldurmeyi-iyi-bilirsiniz-cikisindan-washington-virajina,33910

  • Uzmanlar yorumluyor; Erdoğan'ın "Rusya Kırım'a çöktü" sözleri ne sonuç doğurabilir, İsrail açılımı ne anlama geliyor? - Aydın Sezer, Karel Valansi ve Soli Özel

https://t24.com.tr/haber/uzmanlar-yorumluyor-erdogan-in-rusya-kirim-a-coktu-sozleri-ne-sonuc-dogrurabilir-israil-acilimi-ne-anlama-geliyor,1009000

  • "Kulüp": Türkiye’yi kasıp kavuran Netflix dizisi

https://kurier.at/mehr-platz/kuluep-tuerkiyeyi-kasip-kavuran-netflix-dizisi/401879288

  • Sadece o guguklu saat miydi çalınan… Yeniden – Karel Valansi

https://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/sadece-o-guguklu-saat-miydi-calinan-yeniden,33875

  • MORİS ŞİNASİ – Melih Aşık

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/melih-asik/moris-sinasi-6685956?sessionid=2

  • Vefa mı dediniz? O,İstanbul’da bir semt – Mesut Parlak

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/mesut-parlak/vefa-mi-dediniz-o-istanbulda-bir-semt-6907605/

  • Yapay zekâ Anne Frank’ı ihbar edeni bulursa... – Belma Akçura

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/belma-akcura/yapay-zeka-anne-franki-ihbar-edeni-bulursa-6685984?sessionid=3

  • Siyonizm Nedir? Ne Değildir? – Remzi Çetin

https://www.youtube.com/watch?v=nMCGZvra3fQ

  • Çorum’da iki yumurta pişirmek – Roni Margulies

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/corumda-iki-yumurta-pisirmek-81697/

  • Etnik mülksüzleştirme ve derin dondurucu – Anıl Olcan

“Yakın tarihimizde neler olmuş!” Üstü ne kadar örtülürse örtülsün, olmadık anlarda kalın örtünün altından başını çıkaran kirli, karanlık geçmiş bu kez popüler bir kanalda yayınlanan popüler bir diziyle gündeme oturdu. “Kulüp” dizisinin odaklandığı Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül olaylarının tarihsel zeminini ve bugüne aktarılan sonuçlarını “Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları” kitabının yazarı, sosyolog Ayhan Aktar’dan dinliyoruz.

https://birartibir.org/etnik-mulksuzlestirme-ve-derin-dondurucu

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün