Bütün kötülüklerin sebebi Yahudiler

Geçtiğimiz günlerde yeni bir söz öğrendim. Latince “Damnant quod non intelligunt”; Türkçe tercümesi “Anlamadıkları şeyi suçlarlar”. Sözün üzerinde düşünürken aslında karşılıklı düşmanlığın en önemli sebeplerinden birinin de anlaşamamak olduğu sonucuna vardım.

Perspektif 2 yorum
13 Ekim 2021 Çarşamba

Emrah Cebecioğlu

Bunu mikro anlamda özel hayatımıza indirgeyebileceğimiz gibi makro anlamda dünya siyaseti ve politik iklim üzerinden de ele alabiliriz. Üzerinde çok uzun zamandan beri düşündüğüm bir konu olan Yahudiler dışındaki toplumların dünyada olup biten her konuda Yahudileri suçlamalarının sebebi de bu olabilir mi peki? Hepimizin bildiği bir gerçek var ki, Yahudi cemaati, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Yahudiler hariç, genel olarak içine kapanık bir cemaat. Kapalı cemaat olma olgusunun pek çok sebebi var. Sonuçta Yahudi toplu ağır kıyımlardan geçmiş, travmaları olan bir toplum. Sürgünler, soykırımlar, din değiştirmeye zorlanmalar ve en son geçtiğimiz yüzyıl ve çağımızda terör saldırıları ile sürekli olarak tehdit edilen bir toplumdan bahsediyoruz. Bu toplumun içine kapanması kadar doğal olan ne olabilir? Fakat içe kapanmak aynı zamanda uzaklaşmaya da sebebiyet veriyor. Hep şunu soruyorum kendime, bizim Yahudi cemaatimiz kendini toplumumuza yeteri kadar anlatabildi mi? Toplumumuz Türk Yahudilerini ve kültürlerini ne kadar tanıyor? Lütfen yanlış anlaşılma olmasın; ben burada yaşanan bağnazlıkların, saldırıların, ayrıştırmaların sebebi olarak Yahudi toplumunu suçlu görmüyorum; ancak bir taraftan da şunu sormak istiyorum. Ne kadar girdik toplumun içine? Örneğin İstanbul Fatih Çarşamba’daki muhafazakâr İslami düşünce içerisinde yaşayan bir insan hayatında kaç Yahudi tanıdı? Neden Yahudilerden veya Yahudilikten sadece kulaktan duyduklarıyla veya katıldığı dini sohbetlerdeki provokatör insanların söylemleriyle nefret ediyor? Ya da bazı sorumsuz politikacıların içimizdeki “Kripto Yahudiler” gibi ayrıştırıcı nefret söylemleri dışında Yahudilik hakkında bir bilgiye erişemiyor. Oysa Yahudi esnafla iş yapanlara sorsanız dünyadaki en dürüst tacirlerin genelde Yahudilerden çıktığını ifade eder veya genel olarak bir işçi hakkını yemeyen en iyi patronunun Yahudi olduğunu söyler. Ancak biz ne yazık ki sadece iş hayatı ile sınırlı kalmış bir çerçeveden bahsedebiliyoruz. Artık cemaatin görünür olma vakti gelmedi mi? Artık politik sorunlardan tutun, özünde kendi problemlerine kadar söz söyleme zamanı değil mi? Bana kalırsa Yahudi cemaatinin özellikle bilginin bu denli hızlı bir şekilde yayıldığı günümüzde kendini daha rahat ifade etme, benzerliklerini ve farklılıklarını topluma daha iyi anlatma imkânı var, ancak bu seçenek ne yazık ki yeteri kadar kullanılamıyor. Anadolu’nun x kasabasında yaşayan insanın komplo teorisyenleri veya ayrıştırıcı politikacılar dışında Yahudiler hakkında bir bilgi edinme şansı olmuyor. Bu nedenle, yani bizim Yahudilerimizi tanımadıklarından, tanımamaları sebebiyle anlamamalarından ve anlamadıkları için korktuklarından; kolay anlaşılan provokatörlerin tuzağına düşüyorlar. Akabinde de olan biten her kötü olay için Yahudileri suçluyorlar. Yahudilerin suçlanması neticesinde ise cemaat daha çok içine kapanıyor ve kuyruğunu kovalayan kedi misali sürekli bir anlaşılamama sarmalanın içine düşüyoruz. Aslında konu sadece bizim Yahudi cemaatimizle de ilgili değil. İsrail de bu konuda Müslüman dünyasına yeteri kadar yaptıklarını anlatamıyor. Örneğin İsrail’de yaşayan 2,5 milyondan fazla Müslüman Arap nüfustan pek çok Müslümanın haberi yok. Orada çalışan, yaşayan, oy kullanan, Yahudi İsrail vatandaşları ile aynı hakları olan Arap asıllı İsraillilerden bihaber Müslüman toplumu. Ülkemizde yaşayan Müslümanlar için de dahil olmak üzere genel olarak bütün Müslümanlar sadece Mescid-i Aksa’yı görüyorlar. Ancak İsrail’in Filistin’e yaptığı yardımlardan, oraya sağladığı iş imkanlarından, götürdüğü hizmetlerden hiçbir bilgisi yok Müslüman toplumun. Bizim cemaatimiz ufak bir cemaat, bu bağlamda belki kendimizi yeteri kadar tanıtamamamız anlaşılabilir bir olgu. Fakat İsrail’in Müslüman toplumuna derdini anlatamaması, İsrail halkının ve devletinin yaşadıklarını gösterememesi kanaatimce önemli bir eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. Bu da tüm dünyada öncelikle İsrail akabinde de Yahudi nefretini körüklüyor. Eğer vakit ayırıp yazımı okuduysanız, burada yazımın başlığını düzeltiyorum. Ve diyorum ki, bütün kötülüklerin sebebi anlaşılamamak, kendini anlatamamak, özünde de ‘iletişememek’. Bu konu üzerinde birlikte düşünmemiz ve harekete geçmemiz gerekiyor. Bizler iyi bir dünyada yaşamadık, fakat en azından çocuklarımızın yaşayabilmesi için kendimizi iyi bir şekilde anlatabilmemiz gerekiyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün