Tiyatro sahnesi, hayat ayrıntısı ve notalar…

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
16 Haziran 2021 Çarşamba

Sanat, her yerde sanat; sanatçı, her yerde sanatçı…

Yeter ki kıymetleri bilinsin. Bazı kalem üstatları, bu insanları bize daha yakın kılmak için nefis kitaplar kaleme almışlar. Hadi gelin, üçünden başlayalım:

Dilek Türker

Önce İstanbul Şehir Tiyatrolarında çalışmış, çalıştığı on üç yıl içinde iki kez en iyi oyuncu seçilmiş, bu başarılarının üstüne Almanya’ya Goethe Enstitüsüne giderek sanatını geliştirmeyi seçmiş.

Tiyatro Ayna’nın kurucusu. Sayısız oyunda başrol oyunculuğunun yanı sıra sanat yönetmenliği de yaptı. 1998’de devlet sanatçılığı ve 15.Afife Jale Ödüllerinde Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülüne layık görüldü. Dilek Türker, böyle bir tiyatrocu… Öncü, yenilikçi, takipçi… Tek başına kurduğu tiyatrosunu başarıyla sürdüren tiyatro sanatçısı Dilek Türker’in yaşam öyküsü, Ragıp Ertuğrul’a ilham olmuş. Soytariçe, işte böyle doğmuş bir kitap…

Dilek Türker, yalnızca kendi biyografisinin kahramanı değil. O, aynı zamanda 1940’lardan bugüne süregelen kadının var oluş çabasının, başarı öykülerinin, ayakta durma mücadelesinin, sanatçı olma becerisinin de örneği…

Yazarın; toplumun döngüsünde değişen kadın figürünü, onun olgunlaşmasını, bir sanatçının gelişim sürecini, kadının kimliğini topluma kabul ettirme kararlılığı, var oluşunun mücadelesini anlattığı kitap, bir kadının hayatından bir topluma ayna tutuyor. Toplumun bitmek tükenmek bilmeyen var oluş mücadelesini gözler önüne seriyor. Soytariçe sözcüğü, çok güzel bir buluş. Soytarı, sözleri ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişiye verilen bir ad dilimizde… Sevgili Dilek Türker’in Türk Tiyatrosuna kattığı değeri, onun sahnede bıraktığı izleri, bir oyuncunun insanları eğlendirirken eğiten, eğitirken eğlendiren mucizevi yeteneğini hoş bir sözcüğün ardına gizleyerek anlatmış Ragıp Ertuğrul… Onu, Soytariçe, olarak nitelemiş.

Güldüren, eğlendiren, düşündüren, geliştiren oyuncuların, malzemesi yalnızca insan olan tiyatroyu nasıl eşsiz bir sanat haline getirebildiklerinin, yaşadıkları dönemi nasıl etkilediklerinin hoş bir yolculuğu bu kitap… Kahramanının bir kadın olması, onu ayrıca zevkli ve değerli kılıyor.

***

Yılmaz Özdilin bütün kitaplarını okuyun bence…

Ona göre kadın sözcüğünün karşıtı erkek değil, adam…

Çünkü her kadın kadın; ama her erkek, adam değil…

Önce Kadın’ı yazdı; kadınları anlattı.

Topluma mal olmuş, tarihte iz bırakmış, gönüllerde taht kurmuş, hepimize örnek olmayı başarmış, adı hiç unutulmayacak kadınları…

Sonra da Adam’ı yazdı. Farklı zamanlarda, farklı ortamlarda yaşamış, birbirleriyle hiç tanışmamış, ama aynı amaca, aynı hedefe yürümeyi seçen, dünya görüşlerinde, yaşam duruşlarında, hayata bakış açılarında aynı doğruları, güzellikleri seçen adamları…

Yaşarken de aramızdan ayrıldıktan sonra da genç nesilleri aynı güçle etkilemeyi başarmış adamları…

Börekçizade Rıfat’tan Cevat Şakir’e, Zeki Müren’den Aziz Nesin’e, Ali Poyrazoğlu’ndan Abdi İpekçi’ye, Veysel’e, Yunus’a kadar tarihe, edebiyata, sanata, siyasete adını aynı duruşla yazdırmış ne kadar isim varsa hepsini bir araya getirmiş. Kalın bir kitap ama bitsin istemeyecek canınız. Yılmaz Özdil’in o sahici, doğal ve net üslubuyla yeniden tanıyacaksınız tarihe geçmiş ve geçmek üzere olanları…

***

“Dance me to the end of love…” Bu cümleyi okuyunca bir şarkı çalındı kulaklarınızda değil mi? Leonard Cohen’in o kadife sesi, şarkının nağmeleri arasından çıkıp kuruldu yüreğinizin baş köşesine… Jean-Dominique Brierre ve Jacques Vassal’ın nefis araştırması ve derlemeleriyle ortaya çıkan Kendi Ağzından Leonard Cohen, bir sanatçıya ve onun yaşadığı devre ışık tutan nefis bir derleme… Kitap üçüncü tekil kişi ağzından yazılmış ama gazeteci yazarlar bütün hikâyeyi Cohen’in ağzından dinlemişler. Onun anlattıklarıyla kitabın daha ilk satırlarında nasıl bir yolculuğa çıkacağınızı hemen anlıyorsunuz. Kitap; doğum yerinden nasıl bir babanın oğlu olduğuna, şair ve müzisyenliğinden, kimsenin bilmediği romancı yönüne savaşçı kişiliğinden, sanatçı kimliğine, baba ve eş oluşundan, özel yeteneklerine ve inançlı kişiliğine kadar her yönüyle tanıtıyor bize onu. Sanatçının kendi kronolojisi ve seçimleriyle yazılmış kitapta, anı-biyografi türünün en zevkli ayrıntılarını bulacaksınız. Aramızdan kısa bir süre önce ayrılmış olsa da kitabı okuduğunuz sürece kulaklarınızda onun kadife sesini duymaya devam edeceksiniz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün