Ahare Mot – Kedoşim

TEVAZU

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
21 Nisan 2021 Çarşamba

Bu hafta okuduğumuz Ahare Mot ve Kedoşim peraşalarında kutsallık ve kutsal olunması ile ilgili birçok öğreti vardır. Özellikle Kedoşim peraşası “Kedoşim tiyu / Kutsal olunuz” emrini verirken Tanrı’nın kutsallığını vurgular ve bizim O’na benzememizi ister. Nitekim insan Tanrı’nın formatında yaratılmıştır. RaMBaM bunun Tanrı’nın özellikleriyle yaratıldığı anlamını çıkarır. Kutsallığın olabilmesi için Gemara Masehet Avoda Zara 20/B’de bir zincirden söz edilir. Buna göre tevazu günahtan çekinmeyi, günahtan çekinme hissi kutsallığı, kutsallık da Tanrısal ruhu beraberinde getirir. Birçok bilge Pirke Avot’un ilk Mişna’sı olan “Moşe kibel Tora miSinay / Moşe Tora’yı Sina’dan aldı” ifadesinin temelinde tevazu bulunduğunu öğretir.

Rabi Hayim Palaçi (Z”L), Pirke Avot hakkındaki görüşlerini paylaştığı ‘Darhe Hayim’ kitabında Mişle’den bir cümleye atıfta bulunur: “Uşfal ruah yitmoh kavod / Alçakgönüllü olmak onuru destekler.” Bu cümlenin aslında üç şeyi işaret ettiğine değinen Rabi kimi görüşe göre bu cümlenin Moşe Rabenu’yu, kimine göre Sina Dağını, kimine göre de Yeoşua’yı kast ettiğini öğretir. Aslında hepsinin ortak noktası tevazu dediğimiz özelliğin en güzel örneklerini göstermeleridir. Buradan hareketle Rabi Palaçi onurun en güzel şeklinin Tora olduğunu ve insanın onurlu olmaya ancak Tora yolu ile ulaşabileceğini paylaşır.

Yeşayau peygamber kitabının 55/1 bölümünde “Oy kol tsame lehu lamayim / Bütün susayanlar suya gidiniz” demekte ve Tora ile suyu özdeşleştirmektedir. Rabi Palaçi suyun yükseklerden alçak yerlere doğru aktığını söyleyerek Tora konusunda fırsat arayanların öncelikle alçakgönüllülük konusunda kendilerini eğitmelerinin gerektiğini öğretir. Tevazu sayesinde Tora’yı öğrenme zehutu kazanan insan Mişle’deki cümleye göre de bu sayede onurlu bir yaşam sürmeyi hak eder.

Kişinin Tora eğitimini alçakgönüllülük esasına göre sürdürmesi gerektiği gibi ona ders verecek öğretmenin de kibirden uzak olması gerekir. Öfkeli birinin öğretemeyeceğini söyleyen Pirke Avot aynı zamanda kibrin öğrenme ve öğretme konusunda büyük engel teşkil ettiğini paylaşır. Rabi Palaçi’ye göre Tora öğrenen ve öğretenin yanı sıra Tora öğrenilen yerin de tevazu dolu bir yer olması gerekir.

Bamidbar kitabında Moşe Rabenu’nun yeryüzündeki en alçakgönüllü insan olduğu “Veaiş Moşe anav meod” sözleriyle verilmektedir. Rabiler Tora’nın Moşe Rabenu eliyle Bene Yisrael’e verilmesinin en önemli nedenlerinin başında Moşe’nin tevazu sahibi olmasının geldiği ifade edilmektedir. Rabiler bununla birlikte Sina Dağının alçak olmasının Tora öğrenilen yerin alçakgönüllü olmasının gerektiği öğretisiyle birebir uyduğu konusunda da fikir birliği içindedirler.

Sözlerimizin başında paylaştığımız öğrencinin ve öğretmenin tevazu sahibi olmasının en güzel örneğini Moşe ve Yeoşua’da görmek mümkündür. Rabiler Yeoşua’nın ders verilen yerdeki oturma düzenini her seferinde yerleştiren kişi olduğunu öğretir. Yeryüzündeki en alçakgönüllü insandan Tora öğrenen tevazu sahibi Yeoşua Binnun bu sayede hem Tora konusunda çok ilerlemiş hem de Moşe’nin ölümünden sonra halkın başına geçerek toplumun Erets Yisrael’e giriş ve yerleşimine öncülük etmiştir.     

Bu noktada Pirke Avot’un birinci Mişna’sını yeniden okumaya çalışalım: Moşe sahip olduğu tevazu sayesinde herkese onur veren Tora’yı yine alçakgönüllü bir dağ olan Sina Dağında almış ve tevazu konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiş olan Yeoşua’ya öğretmiştir.

Yeoşua, öğretmeni Moşe’nin izinden giderek öğretilerini ‘zekenim’ denilen bilgelere aktarabilmiştir. Yargı konusunda söz sahibi olan ‘zekenim’ mutlaka tevazu konusunda da üzerine düşeni yapanlardan oluşmaktadır. Çünkü özellikle yargı konusunda görev alanların kimin adına bu yargıyı gerçekleştirdiklerini asla göz ardı etmemeleri gerekmektedir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün