Taştan bir yastık

Avram VENTURA Köşe Yazısı
7 Temmuz 2021 Çarşamba

Yazmaya başladığım ilk günlerden bu yana, saklama alışkanlığım sürüyor; yazışmalarım, şiir ya da yazı taslaklarım, notlarım… Bu kadar yıldır bir türlü bunları eleyip, atamıyorum. Kimi zaman aklıma bir şey takıldığında, oturup elden geçiriyorum. Yıllar içinde unuttuğum insanlar, yaşamış olduğum olaylar, satırlar arasında ansızın karşıma çıkıyorlar. Geçenlerde yine bir şey ararken, askerde parkamın göğüs cebinde taşıdığım küçük bir not defteri elime geçti. Boş zamanlarımda, aklıma bir söz ya da bir dize düştüğünde, bu deftere yazardım. Bir süre sonra bu dizelerden kimileri şiire dönüştü, kimi notlar da bir deneme yazısının içinde yer aldı. Sayfaları karıştırırken, o günlerde yazmış olduğum o notlardan biri gözüme ilişti. Onu okurken hem gülümsetti hem de düşündürdü:

“Bir taşı yastık yapıp uyuyacağım, doğrusu aklımın ucundan geçmezdi!”

Bu notu yazdığım günü anımsadım. Benim için yorucu geçen bir eğitim sırasında, verilen dinlenme molasından yararlanarak yere uzanmışım. Düzgün sayılabilecek büyükçe bir taşa başımı yasladıktan sonra, nasılsa uyuyakalmışım. Bu arada dinlenme süresi dolmuş, arkadaşlarım aldıkları komutla sıraya girmişler, ben ise hiç farkında değilim. Nihayet içlerinden biri beni görüp dürtmüş, komutanın sert bakışları altında telaşla sıradaki yerime geçmişim. Neyse ki bir ceza almadan o anı atlattım. Sonradan bir başıma kaldığımda, defterime o kısacık notu düşmüşüm. Bu olayın üstünden neredeyse elli yıl geçti, ama yazmış olduğum o bir tümce, bana o günü anımsatmak için yeterli oldu. Bu arada bir sorunun çengeli de nedense aklıma takıldı: Taştan yastık olur mu?

Olurmuş! İnsan zor durumda kaldığında ya da bedensel güçlerinin sınırına geldiğinde, her şeye katlanabiliyormuş. Nitekim temerküz kampından kurtulanların, sürgüne gidenlerin, işkence görenlerin, doğal afetler karşısında her tür çaresizliği yaşayanların anılarını okuduğumda, onların bu tür olumsuzluklar karşısında gösterdikleri direnci daha iyi anlayabiliyorum. Oysaki o gün ben yorgunluktan uyuyakalmıştım; ama huzurluydum, yalnızca yorgun!

Görüyorum ki yastık ve huzur sözcüklerini yan yana koyduğumda, bu konu benim için farklı bir anlam kazanıyor. Olumlu bir yaklaşımla, kendimi güven içinde hissettiğim, huzur bulduğum her ortamda uyuyabileceğimi sanıyorum. Buna karşın sürekli kaygı veya korku içindeysem, en güzel yatakta yastığım kuştüyünden de olsa, diken üstünde uzanmış, başımı taşa koymuş gibi gelebiliyor. Bu yüzden yastıklar önemlidir, diyorum.

Kimimiz bireysel hesap dökümünü, gece başımızı yastığa koyduğumuzda yaparız. O gün yaşadığımız her türlü olumlu ya da olumsuz olay, insan ilişkilerimiz, uykuya nasıl kucak açacağımızı belirliyor. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu olabildiğimiz gibi, içimizdeki karanlık yanımız bize baskı yapabiliyor. O andaki duygularımızı, yaslandığımız yastığın denek taşında sınıyoruz; geçireceğimiz güzel ya da karabasan dolu bir uykuyla… Belki de vicdan dediğimiz o iç sesimize, gözlerimizi yummadan daha çok kulak vererek…

Görüyor musunuz, elli yıl kadar önce deneyimlediğim taştan bir yastık, bugün beni nasıl farklı düşüncelerin okyanusuna sürüklüyor?

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün