Sevgi diliyle

Avram VENTURA Köşe Yazısı
5 Mayıs 2021 Çarşamba

Okuduğum yayınlar kadar, izlediğim programların benim için iki temel amacı vardır: Bilgilenmek ve keyif almak. Bu yüzden amacıma ters düşen gazete, dergi ve kitaplar kadar, televizyon ve sosyal ortamlarda dinlediğim konuşmalardan özellikle kaçınıyorum. Bu tür olumsuz yaklaşımlarını sergilemeye çalışanlardan da elimden geldiğince uzak kalmaya çaba harcıyorum. Bir başka deyişle onları okumamaya, dinlememeye çalışıyorum.

Her birimiz çok farklı bir inançta, aykırı bir görüş ya da düşüncede olabiliriz. Oysaki nefret diliyle konuşan kimi insanların, kendi doğrularını anlatmak yerine, karşısındakilerin benimsediklerine saldırmayı seçtiklerini görüyorum. Belki de bu şekilde başarılı olacaklarını sanıyorlar. Ne yazık ki bunun farklı örneklerine her alanda ve her zaman karşılaşıyoruz. Hele konu inançlarımızla ilgili olduğunda, kullanacağımız dilin çok daha özenli olması gerektiğini düşünüyorum.

İlkokulda, her zaman rahmetle andığım bir din bilgisi öğretmenim vardı. Okul sonrası değişik ortamlarda birlikte olduk. Uzun yıllar onun yakın dostluğunu gördüm. Ne zaman bir araya gelsek, onu karşıt görüşler ya da hınzırca sorularla sıkıştırmayı severdim. Hiçbir şekilde söylediklerime bir tepki göstermez, tersine kullandığı olumlu sözler, verdiği örneklerle beni aydınlatmaya çalışırdı. Bu tür sevgi diliyle konuşan birini gördüğümde, o öğretmenimi anımsarım. Düşünüyorum da, bu denli önemli olmasına karşın, hayatımız boyunca herkes için gerekli bu sevgi dilini, yeterince kullanmadığımızı görüyorum.

Dilin, kendi başına büyük bir güç olduğunu biliyoruz: Bir anda her şeyi yıkabilir, yeniden onarabilir, sevgiyi anlatabilir, nefret ettirebilir, kavgaya neden olabilir, barıştırabilir… Dil bizi buluşturan en sağlam köprü olabildiği gibi, ayıran, sınırlayan bir silah yerine de geçebilir.

Sevgiye gelince: Onun hayatımızı nasıl değiştirebildiğini, üstümüzde yarattığı olumlu etkilerini hiçbir şekilde yadsıyamayız. Öyle ki insanları birleştiren bir harç olduğunu da söyleyebiliriz.

Dil ve sevgi… Bu iki güç bir araya gelerek sevgi dilini oluşturduğunda, bunun karşısında hangimiz kayıtsız ya da duyarsız kalabilir ki?..

Sevgi dili evrenseldir. Bu dil yakın ilgi duyduğumuz, kendimizi bağlı hissettiğimiz bir şeyle ya da bir insanla kurduğumuz en sıcak bir iletişim şeklidir. Yeryüzünün hangi dilini değil, onu nasıl konuştuğumuz önemlidir. Öyle ki onun, kendimizi anlatmak için sözcüklere bile gereksinimi yoktur. Bedenimizle, davranışlarımızla da istediğimizi söyleyebiliriz. Biz bu sevgi dilini kullanırken, önemli olan karşımızdaki insanın da söylediklerimizi doğru bir şekilde anlamış olmasıdır. Nitekim bu sözlerde, düşüncelerimiz kadar duygularımız da yer almaktadır. Bu yüzden yeryüzündeki insan sayısı kadar, farklı sevgi dilleri olduğunu söylesem, sanırım yanılmış olmam.

Bu konuyu sıkça yineliyor olabilirim; ama hepimiz için önemli olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki birikimlerimizin, deneyimlerimizin, eğitim düzeyimizin elbette ki bizi farklı kıldığını biliyorum; ama tümü bir yana, bana göre en önemlisi insan olmaktır!

İnsan olan, zaten hangi dille sesleneceğini çok iyi bilir!

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün