Bir duvar halısı, bir tarih

Sami AJİ Köşe Yazısı 1 yorum
14 Ekim 2020 Çarşamba

Başlıkta size sunduğum fotoğraf, meşhur Bayeux Tapestry’nin bir bölümüdür.

Fransa’nın Bayeux Müzesinde sergilenen goblenin (duvar halısı da diyebilirsiniz) birçok özelliğinin en çarpıcısı boyutudur. Yüksekliği yalnız 50 santimetre ancak uzunluğu tam 6838 santimetre… Yani nerdeyse 70 metre! 

Dokunmasının bittiği tarih 1077 yılı, yani 943 yıllık. Bir ucundan öbür ucuna kadar dokunuşundan on bir sene evvel kazanılan ‘Hastings Savaşının’ tüm öyküsünü anlatıyor. Halı değil belgesel film sanki. Ancak bana göre İngiltere’nin kaderini de resmediyor.

Nitekim, 1066 yılında, 14 Ekim’de, Fransa’dan gelen Normanlar, 724 gemi ile (zırhlı filan sanmayın, basit yelkenlilerdi) takriben 7000 yaya ve 1000 kadar atlı askerle İngiltere kıyılarına çıkar1, Hastings mevkiine kadar ilerlemeye muvaffak olurlar. Orada kendilerini bekleyen Anglosakson ordusunu müthiş bir manevra ile yenerek, Londra’ya kadar ilerlemeyi başarırlar. Kısa bir kuşatma sonucu da, ileri gelenleri ile anlaşarak, şehri teslim alırlar.

William the Conqueror olarak bilinen Normandiya Dükü, Westminister Manastırında İngiltere tacını giyer ve I. William olarak krallığını ilan eder.

Artık Britanya adasında Anglosaksonların hâkimiyeti sona ermiş ve Normanların egemenliği başlamıştır.

İlgimi en fazla çeken husus da şu oldu:

Britanya adasının ilk işgali, Romalılar döneminde, Jül Sezar2 ile başlar ve MS 50 yıllarında tamamlanır. Roma hâkimiyeti 350 sene sürmüş ve sonuçta işgalciler adayı terk etmek zorunda kalmışlardır (takriben MS 400). 

İkinci başarılı saldırı da aradan takriben 700 yıl geçtikten sonra, Hastings Savaşı ile hedefine ulaşmıştır.  

O tarihten itibaren de günümüze kadar, yani neredeyse 1000 yıldır, İngiltere’yi istila etmeye çalışan devletler, adanın kıyılarına bile ayak basamamışlar ve büyük hezimetlere uğramışlardır.

***

Yıl 1801. Mısır seferinden eli boş dönen ünlü Napolyon Bonapart, aleyhine bir havanın estiğinin farkındadır. Mutlaka geniş kitleleri meşgul edecek ve dikkatlerini başka yöne çekecek yeni bir odak noktası bulmak zorundadır. 

Tüm uğradıkları zorlukların müsebbibi olarak, İngiltere’yi suçlamaya başlar. “Artık, tarihî düşmanımızı dize getirmek zamanı gelmiştir”3 ve “ Yedi milyonluk İngiltere, 25 milyonluk Fransa karşısında direnemez” diyerek hazırlıklara başlar.

Özetle, 130 bin kişilik bir orduyu hazır hale getirir; muazzam sayıda ve çeşitte gemi siparişleri verir. Bu maksatla devlet bütçesini neredeyse sıfırlayacak masraflara girişir.

Ancak son saniyede kararını değiştirir. Sebepleri konusunda çok çeşitli belge ve iddialar ileri sürülmüştür. Ama sonuçta Napolyon, Avrupa ve Fransa kamuoyu karşısında küçük düşmüştür. Prestijini yenilemek için önce Avusturya sonra Rusya ile harplere girişir. Sonuç hem Fransa hem kendi için bir felakettir.

Aradan takriben 140 yıl geçer.

Blitzkrieg (Yıldırım harbi) taktiğiyle kısa zamanda, tüm Batı Avrupa’ya hâkim olan Hitler Almanya’sı, savaşı bitirmek için İngiltere’yi işgal etmenin şart olduğuna inanmıştır. Bu yönde ‘Deniz Aslanı’ adını verdiği bir harekât planını başlatır. 

Yoğun hazırlıklar başlar. Özel savaş gemileri hazırlanır. Askerleri nakledebilecek tüm yolcu gemilere el konur. Özel çıkarma gemileri, nehirde hareket edecek mavnalar inşa edilir. Paraşütçü birlikleri arttırılır. Hangi birliklerin hangi noktalardan hareketle nereye çıkacakları en ince ayrıntılarına kadar tespit edilir.

Önce hava hücumları başlar… Londra’nın içlerine kadar bombalar yağdırılır. Verdirilen kayıp ve zararlar İngilizleri yıldırmaz. Dönemin başbakanı Winston Churchill’in ünlü sözleri “…we shall fight on the beaches, we shall fight on the landing grounds,we shall fight in the fields, we shall fight in the hills we shall never surrender.”4 tüm İngiliz halkının moralini en üst seviyeye çıkarmıştır.

Sonuç Hitler için büyük bir hüsrandır. Hava kuvvetlerinin büyük kısmını kaybettiği gibi Manş Denizinin tüm hâkimiyetini yitirir. Propaganda bakanının tüm gayretleri, Alman halkının gerçekleri öğrenmesine mani olamamıştır. Tıpkı Napolyon gibi, o da halkına yeni bir odak noktası yeni bir gündem ve yeni bir düşman yaratmalıdır.

Alman generallerinin tamamen karşı çıkmasına rağmen, Hitler Sovyetlere saldırmaya karar verir, ardından Afrika seferi emrini verir… Böylece kendi sonunu da hazırlamış olur.

Tekrar başa dönersek, dilerseniz stratejik konum deyin, dilerseniz kader deyin Hastings’ten beri sanki İngiltere sürekli kıta Avrupa’sına mesafeli kalmaya mahkûm gibi görünmektedir. 

40 yıldır süregelen Avrupa Birliği serüveni de ‘Brexit’ ile sona ermiştir.

Ve en son olarak tekrar duvar halımıza dönersek, bu halıyı ördüren kişi Fatih William’ın üvey kardeşidir. Kendisi bir piskopostu. Belki muzaffer bir kardeş gururu ile bunu yaptırmış olabilir. Ancak bu zaferin kalıcılığı ve tarihi ölümsüzlüğünün içine doğmuş olduğundan eminim.

 

----

1 Normandiya Dükü, İngiliz tahtının kendisine vasiyet edildiği iddiasında idi. 

2 Jül Sezar… Ünlü Roma İmparatoru (MÖ100-MÖ44)

3 Fransız kralları 15. ve 16. Louis de bazı istila planları tasarlamışlardı. Onların da sonlarını biliyoruz.

4 “Kıyılarımızda çarpışacağız, çıkarma bölgelerinde çarpışacağız, arazilerde çarpışacağız, tepelerimizde çarpışacağız, asla teslim olmayacağız.”

 

 

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün