Missouri Zırhlısı İstanbul’da…

Başlıkta gördüğünüz maket dostumuz Dr. Musa Albukrek’in en son eserlerinden biri.

Sami AJİ Köşe Yazısı
30 Eylül 2020 Çarşamba

Geçenlerde onunla sohbet ederken kendi oyuncak müzesindeki maketinden bahsetti. Onu yeniden tamire aldığını ve karşılaştığı zorluklarından dem vurdu. 

Laf lafı açtı. Kulunuz, zırhlının Nisan 1946 tarihinde İstanbul’u ziyaretinde yaşanan olaylar hakkında bildiklerini ‘veciz’ bir şekilde satmaya çalışırken, sevgili eşim “Niye Missouri hakkında bir yazı yazmıyorsun?” diye araya giriverdi. (Bu haftalık ekmeğim çıkmıştı!)

Missouri niye İstanbul’a geliyordu?

Resmi izahat, 1944 yılında görevi başındayken vefat eden Washington Büyükelçimiz Münir Ertegün’ün, ünlü Arlington Mezarlığında muhafaza edilen na’şının Türkiye’ye getirilmesi idi1

Ancak bu yolculuğun esas hedefi, o tarihlerde Sovyetlerin ülkemize yönelik tehdit ve taleplerine karşı durmak ve aynı anda Akdeniz’deki Avrupa ülkelerine de güvence vermekti2.  

Bendeniz, İstanbul’da geçirilen o dört gün zarfında yaşananları, geçen hafta görüşme fırsatını bulduğum, dönemin görgü şahitlerinin ifadelerine ve o tarihlerde çevrilen belgesellere dayanarak, aktarmaya çalışacağım. 

Kıssadan hisse çıkarmak artık size kalmış…

Missouri Zırhlısının ve ona refakat eden iki destek gemisinin subay ve mürettebatına gösterilen ilgi ve karşılama tarih boyunca, başkanlar, başbakanlar kral ve kraliçeler dâhil, hiç kimseye gösterilmemiştir. İstanbul’un altı üstüne geldi diyebilirim.

Gemi Cebelitarık Boğazını geçer geçmez, gazeteler günü gününe nerede olduğunu okuyucularına bildirmekteydi. Bu haberler öyle heyecan yaratıyordu ki artık millet gözünü ufuklara dikmişti. 

Varışına bir veya iki gün kalmıştı. Şehrin her yanında yoğun ve telaşlı çalışmalar vardı. Kız Kulesine boydan boya “Welcome Missouri” afişi asılmıştı. Bazı camilerin minareleri arasına görkemli ve pırıl pırıl  “Welcome” mahyaları gerilmişti.

Bu ziyaret anısına PTT pullar bastırmış, Tekel İdaresi ise “Missouri” markası ile sigara paketlerini piyasaya sürmüştü… (İleride Vakko olacak Şen Şapka Welcome Missouri eşarp ve atkılarını satışa sunmuştu.)

Karaköy’den hemen hemen Beşiktaş’a kadar tüm sahildeki evlerin dış cepheleri elden geçirilmiş tamir edilerek boyanmıştı.

Aynı tamirat ve tadilatlar Beyoğlu’nun ünlü Abanoz Sokağındaki aşk evlerinde de icra edilmişti. Yalnız mekânlar değil, sakinelerinin de tamamı çok ciddi sağlık kontrolünden geçirilmişti.

Nihayet gemi geldi. Usulüne ve protokole uygun olarak top atışlarıyla şehri selamladı. Dolmabahçe açıklarında, ona refakat eden iki destroyerle birlikte demirledi.

Devasa görünüyordu. Dönemin ‘Efsane Valisi’ Lütfi Kırdar’ın oğlu, sevgili dostum Üner Kırdar bana şöyle anlattı:

“Missouri’yi ağabeyimle gezdik. Bir ucundan diğerine gitmek epey yorucu idi. Hele güverteden, yanından geçen gemilerin minnacık kalan görüntülerini seyretmek bizi eğlendiriyordu. Tüm İstanbul, Dolmabahçe, Üsküdar, Salacak sahillerine toplanmış gemiyi seyrediyordu.” 

İstanbul’da mukim kalburüstü ailelerden, evlerine Amerikan subay ve astsubaylarını davet etmeleri ve en azından çay kahve ikram etmeleri, mümkünse yemeğe de davet etmeleri talimatı da verilmişti.  

ABD subaylarının, ABD elçilik ve konsolosluk mensuplarının şerefine Dolmabahçe Sarayının Muayede Salonunda muhteşem bir balo verildi. Başta İstanbul Valisi ve eşi olmak üzere tüm protokole dâhil zevat ve şehrin ileri gelenleri davetli idiler. Tüm hanımlar uzun elbise, erkekler de frak giymişlerdi. Dans müziği başladığında ise Muayede Salonu en görkemli Avrupa Sarayınınhavasını kıskandıracak, renkli ve görkemli bir hal almıştı3.    

Beyoğlu ve civarı Amerikan ‘bahriyelilerinden’ geçilmiyordu. Mürettebata otobüsler tahsis edilmiş ve yolcular ücretsiz Taksim Meydanına taşınıyorlardı.

Ancak bazı problemler de vuku buldu. İlk arbede ünlü aşk sokağında yaşandı. Mekânların üç gün boyunca sadece Amerikalılara tahsis edildiğini bilmeyen delikanlılar oralara gelip içeri alınmayınca epey sinirlendi. Bağırmalar, çağırmalar derken denizciler kendilerine karşı bir eylem sanıp bizimkilere giriştiler. Müthiş bir arbede koptu. Bir taraftan onların Askeri inzibatları, bir taraftan bizim polisler derken ortalığı yatıştırmak epey zaman aldı.

Bir de Bobby’lerin rakı ile tanışmaları iyi neticeler vermedi… Birkaç kadehten sonra kendilerini kaybetmeye başlayınca sağa sola saldırmaya, bilhassa kadınları taciz etmeye başladılar. Karakollara her taraftan şikâyetler yağıyordu… En sonunda bizim polisler pes ettiler ve Amerikalılarla ilgili müracaatları kabul etmeyi reddettiler.

Ayrılışları da gelişleri gibi görkemli oldu. Şehir hatları vapurlarına doluşan talebeler uzun süre zırhlıya refakat etti. Yine sahillerde birikmiş binlerce kişi inanılması güç, tezahürat ve sevgi gösterisinde bulundular.

Özetle İstanbullular hafızalarından silinmeyecek dört gün yaşadılar.

O günden beri de Rus salatasının adı ‘Amerikan Salatası’ olarak değişti.

Sonuçta bu ziyaret istenilen neticeyi vermişti. Sovyetler, Türkiye Cumhuriyetinden taleplerini geri çekmiş ve ülkemizle ABD arasında yepyeni bir çığır açılmıştı. 

 

---

1 Münir Ertegün’ün ABD’deki cenaze törenleri adeta devlet başkanlarına gösterilen saygı ve ihtişamla yapılmıştı.

2 Nitekim Missouri İstanbul’dan sonra Pire ve Napoli limanlarını ziyaret etmişti. 

3 Google’a Missouri’nin İstanbul ziyareti diye yazıp girerseniz, çekilen filmde, balodan bir iki sahneyi görürsünüz.                                                  

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün