Anlat derdini Marko Paşa´ya

Marko Paşa, II. Dünya Savaşı´nın geride kaldığı, çok partili döneme geçme pratiklerinin yapıldığı ekonomik ve siyasi çalkantıların hayli yüksek olduğu dönemde kurulan bir siyasi mizah gazetesidir.

Bahar AKPINAR Perspektif
22 Aralık 2021 Çarşamba

1946 – 1950 yılları arasında yayınlanan Marko Paşa, bugün pek bilinmese de yayınlandığı dönemde geniş kitlelere hitap etmesi, halkın konuşmaktan bile çekindiği konuları cesurca ele alması, tek parti döneminin yandaş basınına ve yasaklarına kafa tutması bakımından eşine az rastlanan bir siyasi mizah gazetesidir. Yayın hayatına sadece dört yıl devam edebilen Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz gibi isimlerce kurulan bu gazete söylenemeyeni söyleyen, yüzünü saraylara değil, halka dönen tavrıyla daha çok anılmayı hak ediyor. Hele ki bu günlerde...

Marko Paşa, II. Dünya Savaşı’nın geride kaldığı, çok partili döneme geçme pratiklerinin yapıldığı ekonomik ve siyasi çalkantıların hayli yüksek olduğu dönemde kurulur. Gazete tirajlarının otuz binleri aşamadığı bir dönemde, dördüncü sayısından sonra altmış binlik bir tiraja ulaşır. Bedeli on kuruşken karaborsada fiyatı bir liraya kadar yükselir. Tek parti rejimine yönelik eleştirileri nedeniyle birçok defa toplatılan ve kapatılan Marko Paşa her kapatılma ardından başka bir isimle yayınlanmaya başlar. Merhum Paşa, Malûm Paşa, Alibaba, Hür Marko Paşa, Yedi-Sekiz Paşa, Hür Marko Paşa ve Medet gibi isimlerle yoluna devam eder.

Marko Paşa yazılarında ağırlıklı olarak başbakan, bakanlar, milletvekilleri, valiler ve devlet kademelerinde yer alan kişiler ile hükümetin aldığı kararlar konu edilir. İktidarın yanlış ekonomi politikalarından, halkla olan ilişkisinin koparmasından dem vurulur. 7 Eylül 1946 tarihli, Cumhuriyet tarihinin ilk devalüasyon kararının eleştirildiği tek mecradır. Devalüasyon kararı ile piyasada bazı ürünler hiç bulunamazken, bazıları ise alım gücünün çok üstünde fiyatlarla satılmaya başlanır. Hükümet, bu vahim durumu çözmek için vergileri yükseltme yoluna gitmiş ancak vatandaşı daha da zor bir duruma itmiştir. ‘Bizi Sevmiyorlar’ adlı yazıda hükümetin 7 Eylül kararlarını kendi çıkarları için aldığı, halkın perişan duruma düşmesinin umurlarında olmadığı yazılır. Ancak hükümet oralı olmaz. Onlara göre Marko Paşa yazarları kökleri dış güçlere dayanan birkaç vatan haini komünisttir.

Bu söylem karşısında gazetenin ilk yazı işleri müdürü Sabahattin Ali, Başbakan Recep Peker’e yönelik yazdığı ‘Recepkrasi ve Celalkratik’ başlıklı yazısında şöyle der: “Demokrasi kelimesinin kökü (Cemil Barlas’ın kulakları çınlasın) dışarıda imiş. Demokrasinin kökü dışarıda olmasına gönlüm razı olmadı. Kökünü içeri almaya çalıştım. Şöyle ki: Türkiye ‘Recepkrasi’ ile idare edilir. ‘Recepkrat’ bir idare vardır.[1]

Aziz Nesin’in Milletvekili Cemil Barlas’a hitaben yazdığı ‘Topunuzun Köküne Kibrit Suyu’ başlıklı yazısı da anılmaya değer Marko Paşa yazılarından biridir:

“Ellerim mesuttur, Cemil Barlas sana rey vermediler. Neden bizim kökümüz dışarda? Tapuları karılarımızın üzerine yapılmış apartmanlarımız mı var? Biz bu millete uşaklarımızla, bendeganımızla, dalkavuklarımızla, metreslerimizle mi bağlıyız? Biz bu vatana apartmanlarımızın oturduğu toprak parçası ile mi bağlıyız? Biz misalini dahi gördüğümüz ve her gün kulağımıza bir haberi uçurulan dayak, yağma, talan, ölüm, zindan ve sürgün pahasına da olsa milletin menfaatine olan hakikatleri söyleyeceğiz. Bunun için mi kökümüz dışarda? Ellerim huzur içinde Cemil Barlas, sana rey vermediler. (…) Topunuzun köküne kibrit suyu!”

Bu yazı sonrasında Cemil Sait Barlas’a hakaret gerekçesiyle gazeteye dava açılır. Yazıyı Aziz Nesin yazmasına rağmen gazetedeki haberlerin imzasız olması nedeniyle Yazı İşleri Müdürü Sabahattin Ali yargılanır. Dava sonucunda dört ay hapis ile 66 lira 60 kuruş para cezasına çarptırılan Sabahattin Ali hapse atılan ilk Marko Paşa yazarı olur. Ancak tutuklanmalar bununla kalmaz.

Gazetenin her yazarının başına bir olay gelir. Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz toplamda sekiz yıl cezaevinde kalırlar.

Marko Paşa, Başbakan Recep Peker’in sonra sırasıyla Hasan Saka’nın ve Şemsettin Günaltay’ın hükümetten gitmelerinde kendi payı olduğunu düşünür ve bunu sayfalarına taşır. O zamana kadar cumhurbaşkanlarının karikatürünün yapılması sakıncalı olarak görülürken ilk kez İsmet İnönü’nün karikatürleri bütün bir sayfayı dolduracak şekilde Marko Paşa’nın ilk sayfalarında yayınlanmaya başlanır. İktidarın değişmesiyle gazeteye yönelik baskıların biteceği beklenirken, durum öyle olmaz. Baskılar, yasaklar devam eder. Medet ve Yeni Seri Hür Marko Paşa gazeteleri de bu süreçte kapatılır.

Marko Paşa sadece dört yıl süren yayın hayatında toplumun sesi olur. Bu uğurda toplam yedi isim, sekiz sahip, on yazı işleri müdürü, dokuz matbaa ve on adres değiştirerek yetmiş yedi sayı çıkarabilir. Gazetenin yazı işleri müdürleri hükümet tarafından dava edilmiş, hedef gösterilmiş, çeşitli hapis cezalarına çarptırılmış, gazetenin ilk yazı işleri müdürü Sabahattin Ali ise öldürülmüştür.

Bugünlerde olur da derdinizi anlatacak bir Marko Paşa bulamazsınız diye, vaktinde anlatılanları hatırlayalım istedim. Tarih tekerrür ededursun, biz yola devam edelim. Hepinize mutlu yıllar.

Bu yazının hazırlanmasında Emre Aydın’ın Uluslararası Tarih Araştırmaları dergisi UTAD’da yayınlanan Unutulan Gazete: Marko Paşa adlı makalesinden ve Marko Paşa yazılarından yararlanılmıştır.


[1] Sabahattin Ali, Marko Paşa Yazıları ve Ötekiler, Yapı Kredi yayınları, İstanbul, Sayfa 164.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün