Antik tohumdan taze hurma

Bilim insanları MÖ 6. yüzyıldan kalmış bir tohumdan taze hurmalar yetiştiriyor.

Sara YANAROCAK Dünya
18 Kasım 2020 Çarşamba

İsrail’de Masada ve Kumran’da bulunan, tahminen MÖ 6. yüzyılda Babil’den getirilen eski tohumlardan yetiştirilen taze hurmalar, doğanın olağanüstü dayanıklılığını sembolize ediyor. Hanna ile Metuşelah, bugünlerde 111 mucize bebeklerinin dünyaya gelişlerini kutluyor. Gururlu ebeveynler, İsrail’deki arkeolojik kazılarda ortaya çıkartılan eski tohumlardan yetiştirilen hurma ağaçları.

İsrail’in güneyinde yer alan Ketura Kibutzundaki Arava Enstitüsünde seçilen bu tohumlar, İsa Peygamber ve Makabiler döneminden beri hiç tadılmamış bir tür.

“Sürdürülebilir Tarım Merkezi Direktörü Dr. Elaine Solowey, ilk antik ağacımızı, 2005 yılında yetiştirdi” diyerek süreci anlatmaya başlıyor Arava Enstitüsü Dostları CEO’su Miriam May…

“Metuşelah, Masada’daki kazılarda bulunan 2000 yıllık bir tohumdan geldi. Büyümesi kimsenin ummadığı, eşi görülmemiş bir başarıydı. Ancak erkek bir ağaç olduğu için meyve veremedi.”

Ancak Solowey, biri Masada’dan, beşi MÖ 150 ile MS 70 arasında yazılan Ölü Deniz parşömenlerinin bulunduğu yer olan Kumran Mağaralarından olmak üzere altı eski tohum daha filizlendirmeyi başardı. Kumran ağaçlarından bir olan Hanna, Metuşaleh tarafından döllendirildi. Eylül başında olgunlaşan hurmalar önemli ölçüde uluslararası hayranlık uyandırdı. Daha önemlisi Solowey ve meslektaşı Dr. Sarah Sallon yaptıkları çalışmaların sonuçlarından çok memnundu.

Dr. Sarah Sallon (solda) ve Elaine Sollowey, Metuşaleh ile birlikte.

“Bulabildiğim En İyi Tohumlar”

1983-2000 yılları arasında Kudüs’teki Hadasa Üniversitesi Tıp Merkezinde, pediatrik gastroenterolog olan Sallon, 1995’te hastanede Louis l. Borick Doğal Tıp Araştırma Merkezini kurdu. Burada doğadan elde edilecek ilaçlarla da ilgilenmeye başladı.

İsrail 21. kanalına açıklamalarda bulunan Sallon, “Eski bitkilerin, nasıl ve nerede büyüdükleri, iklim değişikliği, hava kirliliği ve ülkenin kalkınması gibi etkenlerden nasıl etkilendikleri, ne hale geldikleri konusuyla ilgileniyordum.”

Sallon ve Solowey birçok çeşit bitki toplayıp test ettiler; ardından Solowey onları Arava Enstitüsünde yetiştirdi.

 Yigael Yadin’in 1960’ların ortalarında, Masada’da yaptığı arkeolojik kazıları sırasında ortaya çıkartılan ve 40 yıldan fazla bir süre depoda tutulan hurma tohumları, İbrani Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsünden Prof. Joseph Patrich tarafından Sarah Sallon’a teslim edildi. Sallon “Prof. Patrich, ne istersem onu seçmeme izin verdi. Olağanüstü iyi durumda bulabildiğim en iyi tohumları seçtim” diyor. “Bir kısmını Elaine’e verdim ve ‘Bak Metuşaleh geldi’ dedim.” Metuşaleh, Tevrat’ta adı geçen ve en uzun ömrü olan adamın adıydı.

Doğa Pes Etmez

Sallon tarafından seçilen 32 ek tohumdan altısı Solwey’in bakımı altında filizlendi. Önce kademeli olarak ısıtıldılar ve suyla birleştirildiler. Ardından büyümeyi destekleyen bir hormon ve bir enzim gübresi ile beslendiler. Adam, Hanna, Judith, Jonah, Boaz, Uriel adlı sağlıklı hurma ağaçları haline geldiler. Yeni doğan ağaçların tümü, isimleri için ilhamı Tevrat’tan aldı.

Sallon, “Bu ağaçları ölümden döndürmek çok ilginçti, gerçekten de sadece uyuyorlardı” diyor ve devam ediyor: “Boylarının birkaç metre büyüdüğünü ve bebek sahibi olduklarını görmek, insanların endişeli olduğu böyle bir zamanda, ruhlara süzülen bir ışık huzmesi gibiydi. Bu, türlerin korkunç yıkımı karşısında, doğanın olağanüstü dayanaklılığının bir işaretidir. Doğa mücadele etmeden pes etmeyecek. Bu, şimdi içinde olduğumuz dönemde biz insanlar için çok motive edici bir sembol.”

Hanna’nın hurmalarının tadını “Harika” olarak nitelendiriyor Sallon. “Diğer hurmaları çok yapışkan buluyorum. Hanna’lar, daha yumuşak ve kuru; bala benzeyen tadı, bana -süt ve bal diyarını- hatırlatıyor” diyor.

Ketura Kibutzundaki hurma uzmanları, tatlarının Irak hurmalarından ‘Zahidi’ türlerine benzediğini belirtiyor. Hanna, genetik olarak Babil’de (günümüz Irak’ında) büyüyen bir türle ilişkili olduğu için bu tespit mantıklı bulunuyor.

Sallon, “Hurma ağacının ekim için evcilleştirilmesi, yaklaşık 6 bin yıl önce Babil’de ve Arap yarımadasında başladı” diye açıklıyor.

“Masada’dan Metuşelah ve Adam, Araplara çok benziyorlar; 2 bin yıldan daha yaşlılar. Hanna daha Iraklı. İlk tapınak yıkıldıktan, 70 yıl sonra geri dönen sürgünler tarafından getirildiğini varsayıyoruz, çünkü Talmud bize Yahudi sürgünlerinin Babil’deki hurma tarlalarında çalıştıklarını söylüyor.”

Antik Judea’da hurma yetiştiriciliği, MS 30 civarında başlatılmıştı. Uriel, Boaz ve Jonah, isimli tohumların MS 200 yılı civarından olduğu tahmin ediliyor. Bu tohumlar, o dönemlerde Yahudilerin Romalılardan gizlendikleri mağaralarda bulundu. Sallon, “Bu ağaç daha batılı, tıpkı Kuzey Afrika hurmaları gibi… Büyük ihtimalle Romalılar, onları doğudaki palmiyelerle döllediler” diye açıklıyor.

Şimdi akıllarda olan yeni fikir, Yahudi hurmasını modern tarıma yeniden sokmak. “Belki de modern hurmalardan elde edilen, önemli tıbbi ve beslenme özelliklerine sahip olabilirler.”

Eski çağlardaki hurmalar, en büyük gelir kaynaklarından biriydi. Çok güzel hurmalar üreten bu kadim çeşidi yok olmaktan kurtarmak ve onları yeniden pazara sunmak güzel olurdu.

Sallon ve Solowey araştırma projeleri için fon arıyorlar.

Ayrıca Sallon, bu hikâyeyi çocuklar için bir öykü olarak kaleme almış, ‘Bir Hurmanın Öyküsü’ adlı bu hikaye kitabında, olayı sanki gerçek Metuşaleh’in başından geçen bir olaymış gibi anlatarak, “Metuşaleh, bir gün Masada’ya uyumaya gitmiş. Tam 2 bin yıl sonra gözlerini bir laboratuarda açmış” diyerek başlıyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün