II. Dünya Savaşı’nda bir Yahudi gettosu tifüsü nasıl yendi?

II. Dünya Savaşı yıllarında tifüs Avrupa’da hızla yayılırken, gettodaki Yahudiler günümüzde COVID-19 salgınına karşı kullanılanlara benzer yöntemlerle gettodaki salgını durdurdular.

Kültür
28 Temmuz 2020 Salı

II. Dünya Savaşı’ndaki savaş koşulları nedeni ile genellikle bitler ile yayılan bakteriyel bir hastalık olan tifüs, Avrupa’da hızla yayılıyordu. Naziler, Yahudilerin hastalığı yaydığını iddia edip bir propaganda aracı olarak kullandı ve Yahudileri gettolara hapsetmek için gerekçe gösterdiler.

1940 yılının eylül ayında, Naziler 400 binden fazla Yahudi’yi, 3,4 kilometrekarelik Varşova Gettosuna hapsetti. Bu kadar dar alandaki yüksek nüfus, yetersiz yiyecek, sağlık ve kanalizasyon sistemi sorunları nedeni ile tifüs hızla binlerce kişiye yayılarak 25 bin kişinin ölümüne yol açtı.

Fakat 1941’in ekim ayında, tam da kış başlarken hastalığın yayılması aniden durdu. Bu beklenmeyen bir durumdu zira tifüs normalde kış başında artan bir hastalıktı. Nitekim Ukrayna gibi başka ülkelerdeki gettolarda hastalık hızla yayılıyordu.

Avustralya RMIT Üniversitesinden Lewi Stone ve meslektaşları bu tarihi olayı araştırmaya karar verdi. Dünyanın çeşitli kütüphanelerindeki tarihi belgeleri tarayan araştırmacılar, gettoda yaşayan doktorların tuttuğu raporlara ulaştı. Zamanında kan gruplarının keşfi nedeni ile Nobel’e aday olan mikrobiyolog Ludwik Hirszfeld de gettoda hapis kalan doktor ve bilim adamları arasındaydı.

Hirszfeld, yüzlerce konferans ve ders düzenleyerek gettodaki halka kişisel hijyen, sosyal mesafe ve hastaların kendi kendilerini karantinaya alması gibi kavramları anlattı. Hatta yeni tıp öğrencileri yetiştirmek ve toplum liderlerinin sağlık ve temizlik hizmetlerini organize etmesini sağlamak için gizli bir üniversite kuruldu.

Stone’un matematiksel modellerine göre alınan önlemler, yüz binden fazla yeni tifüs hastasını ve on binlerce yeni ölümü engelledi.

Maalesef tüm bunlara rağmen gettoda yaşayanların çoğu tifüs salgınını engelleme bahanesi ile Naziler tarafından ölüm kamplarına gönderilerek öldürüldü.

Yaşanan bu Varşova örneği aynı zamanda bu tür pandemilerin azınlıklara karşı nefret suçu işlemek isteyenlere de nasıl vesile olduğunu da göstermiş oldu. Stone, COVID-19’un yaşandığı bu günlerde söz konusu riske dikkat çekerken basit sağlık ve hijyen önlemlerinin ne kadar başarılı sonuçlara ulaştığını da hatırlattı.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün