Ben olmasam var ya…

Avram VENTURA Köşe Yazısı
20 Mart 2019 Çarşamba

Gazete okuma, televizyonlarda haber izleme alışkanlığından kopamıyorum. Oysaki konuştuğum birçok arkadaşım gibi, çoğu kitle iletişim kanallarının haberlerine güvenimi yitirdiğimi söyleyebilirim. Siyasetçilerin, akademisyenlerin, sanatçıların bireysel çıkarları uğruna nasıl gülünç duruma düştüklerini izledikçe doğrusu sıkılıyorum. Hele kimileri, kendilerini toplum için vazgeçilmez bir konumda görmüyorlar mı?.. Sanki onlar olmasa tüm sistem çöker! Bu insanları dinlediğim zamanlar Tolstoy’un şu sözü aklıma geliyor:

Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.”

Nedense son günlerde, her kesimde bu tür horozlar giderek çoğalıyorlar. Bir şirket, bir dernek, bir kurum ya da bir parti… Yönetilmesi gereken bir topluluğu sahiplenmeye çalışanları, onlar olmadan varlığını yitireceğini düşünenleri, her dönem ve konumda görüyoruz. Bunlar güçlü olduklarında, bulundukları durumu sürdürebilirler; ama geç de olsa, doğa yasaları hiç ayrım gözetmeden, onlara gereken yanıtı veriyor.

Biraz önce horozlardan söz ederken, bir süre önce okuduğum bir İran masalını anımsadım:

Horoz öyle hastaymış ki, kümeste bulunanlar ertesi sabah kalkıp ötmeyeceğini düşünüyorlarmış. Bu yüzden büyük bir telaşa kapılmışlar. Anlaşıldığı gibi tüm hayvanlar, güneşin doğmasının horozun ötüşüne bağlı olduğunu sanıyorlarmış. Sabah olmuş. Horoz ağır hastalığı nedeniyle yattığı yerden başını olsun kaldıramamış. Buna karşın güneş, tüm görkemiyle parladığında, bütün hayvanların, horoz ötmeden doğmayacağına dair inançları bir anda yıkılmış.

Tolstoy’un sözleriyle, anlattığımız masal nasıl da birbirini tamamlıyor! Birinde horoz, güneşin doğmasına ötüşünün etken olduğuna inanırk       en, diğerinde çevresini de buna inandırmış. Oysaki gerçek, önünde sonunda nasılsa gün yüzüne çıkıveriyor!

Zaman zaman “Ben olmasam var ya…” diye başlayan tümceler dikkatinizi çekiyordur. Kendilerini vazgeçilmez sanan insanlar, bunu sıkça kullanırlar. Onlar olmasa yönettiği şirket batar, başkanı olduğu dernek dağılır, kentler yaşanmaz olur, ülke zor durumlara düşer!.. Bu tür örnekleri her alanda sıkça görebiliyoruz.

Bir insanın tüm ileri görüşlülüğü, çalışkanlığı ve olumlu katkıları yanında vazgeçilmezliği her zaman tartışılabilir. Özellikle alçakgönüllülük erdeminden yeterli payını alamamışsa… Herkesin ne yaptığı elbette ki önemlidir, ama benim için kim olduğu daha çok önem taşıyor. Kısacası, bir kimsenin başarısı, onun erdemli olmayan davranışlarını örtmek için bir kılıf oluşturmamalıdır.

Ben olmasam var ya…

Ne kadar da itici, ayrıştırıcı, benmerkezci sözcükler. İsterseniz sevgisiz, hoşgörüsüz, duygudaşlıktan yoksun da diyebilirsiniz. Düşündüğümüzde, bu konu daha çok yorum kaldırır. Bu yüzden en iyisi sözü uzatmadan Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Bilgisayarla Konuşmalar şiirini anımsatarak son noktayı koymak!

“Sevgi uçsuz bucaksız / Ben olmasam da / Yokluğum var”

Keşke ben olmasam diye düşünen o insanlara, iyi ki varsın, diyebilsek!

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün