Ya hayat bir şaka ise

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
27 Şubat 2019 Çarşamba

“Huzur, sükûnet, nezaket, şükran ve samimiyet dolu bir dünyada yaşamayı seçiyorum.

Yargının olmadığı, kutupluluğun olmadığı bir dünyada… İnsanların gözlerinde daha parlak ışığı görmek, istediğim en büyük hediye.

Bu bir ütopya mı sizce?

O halde ben ütopyayı seçiyorum ve ütopyada yaşamanın imkansız olduğunu düşünenlere soruyorum;

“Yargının nesini seviyorsunuz?”

“Kutupluluğun nesini seviyorsunuz?”

“Borçlu olmanın nesini seviyorsunuz?”

Kutupluluk en büyük yargıdır. Hiç yargı olmadığında huzur, sükûnet nezaket, şükran ve samimiyetin olduğu alanın kapıları açılır.

Daha iyisine yol almak için. Hiçbir şeyin dört dörtlük olmayacağı söylendi, bizlerde inandık. Ve hatta her şey dört dörtlük olduğunda  bir aksilik çıkacağından korkup, aksiliği yaratır olduk.

Oysa bu, büyük bir yalan!

Her yerden prangalar ile sıkıştırılmış bir durumdayız. Bu prangadan kurtulmamız her an, her dakika muazzam bir farkındalık gerektirir.

Bu kutupluluktan, bu ironiden çıkmaya gönüllü müsünüz?”

Sizi bilmem ama ben bu ironiden çıkmaya çoktan gönüllü oldum, bundan tam altı yıl önce Canan Bekdik’le tanıştıktan hemen sonra.

Kitabının tanıtım yazısını başa alarak yazmak istedim yazımı çünkü hem kitap hem onu tanıma sürecim, inanın çok keyifli…

Hoş ve anlamlı bir buluşmaydı bizimki. Yakın bir dostun önerisiyle kapısını çalmış ve kendimle ilgili şahane yolculuklara çıkmıştım.

Hayatla ilgili hep daha kolay, daha neşe dolu ve daha ihtişamlı ne varsa onları düşünerek, dile getirerek, hiç durmadan isteyerek ve geleceğimden hep emin olarak yaşamayı seçmemle her şey çok daha güzel oldu…

Beni, kendimle olan bu yolculuğa Canan Hanım çıkarmıştı. O yolda, onun öğretisiyle hâlâ yürüyorum, inanır mısınız?

Düşünen okuyan ve yazan biri olarak kendi kendime hep, keşke yazsa bütün bunları, dediğim çok olmuştur ama bunu ona hiç söylemediğimi fark ettim, ta ki bir dergi kapağında fotoğrafını görüp alt yazıda kitabının adını okuyuncaya kadar…

Bir gün kapı çaldı, Milliyet Gazetesinden, kapanan Vatan’daki köşemin hatırına bana gönderilen kargodan onun kitabı çıktı: ‘Ya Hayat Bir Şaka İse’.

Küçük kızımın ilk uyku saatinde okuyup bitirdim kitabı.

İçinden alıntılar yapmayacağım ki alıp okuyun. Çünkü alıntılar, her zaman bütünü karşılamaz. Ama birkaç, küçük ipucundan da zarar gelmez elbette.

Kitabın bir yerinde yazar, yaptığı çalışmaların sonucunda elde ettiği başarılı sonucu bizimle paylaşmış: Kendimi dışarı çıkarmak.

Tek başına bu cümle bile, onun yaptığı çalışmaların ve yazdıklarının en önemli anahtarlarından biri…

Yazarın bu ve bunun gibi, hayatı çok daha kolay ve anlamlı hale getirecek ne varsa kendi hayat tecrübeleriyle ispatlayarak yazdığı birçok gerçek var kitapta… Hayatı daha yaşanır, daha zevkli, daha güzel hale getirmenin kolay ve kişisel yollarını kendi geçtiği yollardan, bizi de geçirerek anlatmayı seçmiş. Yazılanlar, bire bir yaşandığı için, fazla bir ispata da gerek kalmıyor.

Her şeyin bizde gizli olduğuna dair pek çok kitap okumuş, birçok söz duymuşsunuzdur. Bu kitap farklı ama. Bu kitap akıl vermiyor, nasihat etmiyor. Yazar bu kitapta yaşadıklarını bizimle sadece paylaşıyor. İsterseniz, dener, uygularsınız kendiniz için. İstemezseniz, hoş bir yolculuğa tanıklık etmiş olursunuz. Daha çoğunu isterseniz de gider, kapısını çalarsınız Canan Bekdik’in. Sonra da kendi kitabınızı yazmak istersiniz belki.

Çünkü her hayat, kendi içinde bir hikâyedir.

Kalemine ama her şeyden önce yüreğine sağlık Canan Bekdik…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün