İsrail’de ne oldu?

İsrail’de son günlerde yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerden sonra beklenen olmadı ve ülke şimdilik erken seçimlere gitmiyor.

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
21 Kasım 2018 Çarşamba

Her şey, geçtiğimiz 11 Kasım Pazar akşamı İsrail’in ‘rutin’ olarak belirtilen bir sınırdan içeri sızma operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasıyla başlar. İsrail’in elit bir askeri grubu, iddia edildiği şekilde bir istihbarat operasyonu için Gazze’den üç kilometre içeriye girer. Ancak bu kez Hamas militanları tarafından fark edilir ve ölümcül bir çarpışma yaşanır. Silahlı çatışma sonucu yedi Hamas militanı ile yüksek rütbeli bir İsrail subayı ölür. İsrail askerleri topraklarına geri dönerler. Bunun üzerine Hamas, pazartesi günü İsrail’in güney kentleri, Aşkelon ve Sderot’a hedef gözetmeksizin iki saat boyunca tam 460 roket fırlatır. Bölge halkı 48 saat sığınaklarda yaşar. Birçok ev yıkılır ve bir kişi ölür. Batı Şeria’da yaşayan ve roketlerin atılması esnasında bölgedeki bir evde olan bir Arap vatandaşı hayatını kaybeder.

Hamas aynı gün sınırda İsrail askerlerini taşıyan bir otobüsü, askerler indikten sonra bombalar; otobüsün dışındaki bir asker ile şoför yaralanır. İsmini saklı tutan bir Hamas yetkilisi ise, “Biz istesek dolu otobüsü vururduk, istemedik. Vursak bugün topyekûn bir savaşın içinde olacaktık” der. İsrail akabinde, Gazze’deki Hamas’a ait istihbarat binaları ile radyo televizyon binalarını sivillerin yerlerini boşaltması uyarılarının akabinde bombalar.

Tüm dünya yeni bir Gazze savaşının kesin olduğunu düşünürken Mısır’ın girişimiyle ateşkes ilan edilir. Savaş önlenir. Lakin Gazze’de zafer nidaları yükselirken, İsrail hükümeti karışır; şahin Avigdor Liberman, Netanyahu’yu ‘terörizme teslim olmakla’ suçlayarak savunma bakanlığından istifa eder ve partisini koalisyondan çeker. Bu da yetmez, koalisyonun diğer partisinin başkanı aşırı sağcı Naftali Bennett, eğer savunma bakanı olarak atanmazsa o da partisini koalisyondan çekeceğini söyler. Netanyahu tam bir sene sonra yapılacak genel seçimlerin, stratejik nedenlerle öne alınmasını istemediğinden zor duruma düşer ama dik durur ve Bennett’in isteğini yerine getirmez. Güvenlik sorunlarının olduğu bir dönemde erken seçime gidilmesinin ülkesi için büyük tehlike olacağını söyler. Bennett’in blöfü tutmaz ve pazartesi sabahı yaptığı açıklamada, “Hamas’a yenilmektense Başbakan’a yenilmeyi yeğlediğini” söyleyerek hükümette kalacaklarını açıklar.

İsrail hükümeti bugün parlamentoda sadece birden fazla oyla hayatta kalmayı başarmış durumda. Bunun nereye kadar gidebileceğini başta Netanyahu olmak üzere siyasilerin kararları belli edecek.

Netanyahu, güçlü liderliği ve alternatifsiz siyasi kimliğiyle şimdilik krizi aşmış görünüyor. Ateşkesi kabul etmesi aslında büyük bir savaşı ve yıkımı önlemek adına doğru ve sorumlu bir karar olsa gerek. Belli ki Netanyahu gelecek seneki seçimlere içerde sükûnet içinde gitmek istiyor. Katar’a Hamas’ın nakit para ihtiyacını karşılaması için izin vermesi aslında kendisinin savaştan daha çok sükûnetten yana tavır aldığını belli ediyor. Lakin bu durumun nereye kadar gideceğini kimse kestiremiyor. Bu arada Bennett’in son açıklamalarında ilginç yorumların İsrail için bir ilk olduğunu da söylemek gerek. Bennett, “Düşmandan korktuğum filan yok ama içeride hoşlanmadığım şeyler oluyor. Netanyahu hükümetlerinin olduğu son on yılda İsrail kazanmaya son verdi. Kararlılık ve ruh eksikliği görüyorum” demesi aslında Netanyahu’nun Trump’ın koşulsuz desteğine rağmen dünya kamuoyunun büyük baskısı altında olduğunu düşündürtüyor. Her türlü küçük veya büyük çatışmada karşı tarafın propaganda savaşını kazandığını çok iyi biliyor.

İsrail için en doğru yönetimin, siyasi hayatında kimi zaman görüldüğü gibi, merkez sağ ile merkez solun birlikteliğinde olduğu yaşanan tecrübeler ile belli. Böylesi geniş bir konsensüs hükümetinin barış yapmak isteyenlerle bir şekilde masaya oturacağını öngörmek mümkün. Lakin dünyadaki siyasi gelişmelere paralel olarak, bugün İsrail’de de merkezin her iki tarafta da erimeye başladığı ve aşırıların sesinin daha çok duyulmaya başladığı gerçeği merkez hükümet hayalini tersine çeviriyor.

Aslında İsrail’de siyaset, büyük ölçüde Yitshak Rabin’in öldürülmesi ile yönünü değiştirmeye başladı. Bu cinayetten sonra ne İsrail merkez solu toparlanabildi, ne de merkez sağ kendine anlamlı bir ortak bulabildi. Bugün İsrail, tarihinin, siyasi yelpazenin en sağında olan bir hükümetle yönetilmeye çalışılıyor.

Netanyahu’nun her pazar günkü bakanlar kurulu toplantısında masasında daha ılımlı bakanlarla oturmayı yeğleyeceğini varsaymak mümkün. Ancak gerçekler bunun karşıtını gerektiriyor olsa gerek.

Dünya siyasetine her geçen gün aşırıların daha fazla hükmetmeye başlamasını görmek hüzün verici olsa gerek.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün