Melo, Emre ve yaşadığımız toplum

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
17 Eylül 2015 Perşembe

Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinin en önemli karakterleri Emre Belezoğlu ve Felipe Melo artık farklı takımlarda koşturuyor olacak. Fakat iki futbolcunun da taraftar için yeri çok önemli. Bu futbolcuların bu kadar ön plana çıkmasında oynadıkları futbolun yanında saha içindeki davranışları onları öne çıkarıyor. Aslında bizim spor kulüplerinden beklediğimiz, Önce sağlıklı ve ahlaklı bireyler yetiştirmesi ve bunları topluma kazandırması.

Fakat hem Melo hem de Emre sahadaki davranışları, hakem ve rakip futbolcu ile oynayarak takımları adına fark yaratıyorlar. Durumun en vahim tarafı bu iki futbolcunun taraftarları tarafından çok sevilmesi ve takımı adına yaptıkları kural dışı bile olsa taraftarlar tarafından takdir edilmesi. Bu da o hareketin sonlanmasını değil tekrar edilmesini sağlıyor.

Bu futbolcuların, taraftalar tarafından sevilmesinin en önemli nedenin bu davranış biçiminin toplum tarafından kabul edilmesi hatta toplumun yaşayışı ile birebir örtüşmesi. En basitinden apartman hayatınızda veya trafikte bile bu algı ve davranış biçimi yerleşmiş durumda.

Komşunuz ile ilişkilerinizde etrafınıza verdiğiniz imaj çok önemlidir. Örneğin, kibar, sakin ve nazik davranışlar sergilerseniz, “Alt komşu çok iyi, ağzı var dili yok” gibi genel bir algı oluşur. Fakat davranışlarınız, kaba, umursamaz ve saldırgan olursa, apartman ya da sitede size karşı olan algı “Alt komşu biraz delidir, fazla bulaşmayalım ona” şeklinde dönüşür. Bu da size karşı yan komşunuzun gürültü yaparken daha dikkatli davranmasına veya otoparkta aracını daha dikkatli aracını park etmesine neden olur. Benzer bir örneğini trafikte yaşayabiliriz. Emniyet şeridine girenler, şeritler arasında hızlı geçiş yapanlar, bütün boşlukları dolduranlar daha iyi araç kullanıyor şeklinde etiketlenir.

Bu da toplumda aslında kurallara uyanların saf, başkasının hakkına saygı gösterenlerin naif olduğu kabullenmesini doğuruyor. Bu örnekleri isterseniz siyasete, sokağa veya iş yerinde taşıyabiliriz.

Futbol dünyamıza dönecek olursak bu örnekler, Aziz Yıldırım gibi “Her şeyi ben bilirim” başkanlardan, “Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağız “açıklamasını yapan Fatih Terim ve onun görünümüne benzeyen teknik direktörlerden, Felipe Melo veya Emre Belezoğlu gibi futbolcuların ön plana çıkmasını sağlıyor. Bu çarpık düzen Hamza Hamzaoğlu veya İsmail Kartal gibi futbol insanlarını eliyor, kendilerine bir yer bulmalarına izin vermiyor. Dolayısıyla bu futbol düzenini ve futbolu yönetenler aslında bizleriz. Bu toplumuzun bir yansıması olan bu düzenin değişmesini istiyorsak önce kendimizden başlamamız gerekir…