16 yıl önce…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
19 Ağustos 2015 Çarşamba

Hayatımda ilk defa bir pazartesi gecesi bir gece kulübüne gitmiş, sadece birkaç günlüğüne yurtdışından İstanbul’a gelen arkadaşlarla Kuruçeşme’de buluşmuştum. Gülmüş, dans etmiş ve belki de biraz içkiyi fazla kaçırmıştım. Eve varmam, o zamanlar miyop olan gözlerimden lenslerimi çıkarmam ve kendimi yatağıma atmam neredeyse saat üçü bulmuştu. Kendimi çok yorgun hissetmiş, ağustos ayında bile yorgan kullandığım konforlu yatağıma girdiğimde gözlerimi anında kapatmıştım. Uykuya dalalı beş dakika olmamıştı ki başım dönmeye başladı.  O kadar da fazla içki içmediğime emindim. Bulanık gören gözlerimi açtığımda dünyam dönmeye başlamıştı, ilk defa tecrübe ettiğim bu olayın deprem olduğunu anlamamla babamın kalkıp “deprem oluyor” demesi eş zamanlı oldu. Yirmili yaşlarda olmama rağmen, bir deprem anında ne yapılması gerektiğini aslında bilmiyordum. Kapı eşiğine gittim, televizyonda gördüğümüz gibi. Babamın o gün son anda Büyükada’ya gitmeye üşenip benimle kalmış olması büyük şanstı…

***

Anlattıkları kadarı ile o gün aynı anda Büyükada’da olan kardeşim ve annem, depremi bizden çok daha kötü tecrübe ettiler. Daha şiddetli sallandılar, hatta salondaki tüplü televizyon yere düşüp kırılınca bir bomba gibi patladı. 1999 yılının 17 Ağustos günüydü. O günü biraz korku, baş dönmesi ve bir televizyon hasarla atlatacak kadar şanslı olduk. Ancak 7,5 şiddetinde gerçekleşen Gölcük depreminde, yüz binlerce kişi evsiz kaldı, 17.480 kişi öldü ve 23.781 kişi yaralandı. Türkiye için çok üzücü, unutulması imkânsız bir gündü.

***

O depremin can kaybından sonra en üzücü yanı, standarta uygun olmayan binaları yapan müteahhitlere açılan davaların sonuçlanmaması, çoğunun zaman aşımına uğrayıp düşmesi.  En acı günlerden birinin sorumlusu olan insanların, en kaba tabiriyle yırtması. Sadece yüz on küsur davanın ceza ile sonuçlanıp, onların da ertelenmesi bir insanlık ayıbı. İnsan hayatının ne kadar ucuz olduğunu gösteren fragmanlardan biri…

O günden bu güne hiç bir olumlu gelişme olmadı mı? En azından yeni yapılan binaların deprem standartlarına uygun yapıldığına inanmak ve kentsel dönüşüm olumlu düşünceler.  Fay hattımızın otuz yılda bir büyük bir depreme meyilli olduğu doğru ise, bu gelişmeler zaten bir zorunluluk.

***

17 Ağustos depremi çok uzaklarda ve çok üzücü bir anı olarak kalsa da, depreme meyilli bir fay hattının üzerinde olduğumuzu hatırlamakta yarar var. Teorik olarak bir deprem anında ne yapılması gerektiğini öğrenmeli ve öğretmeli ki, benim gibi yirmili yaşlarda öğrenmek zorunda kalmasın. Umarım hiç ama hiçbir zaman uygulamak zorunda kalmam ama artık bir deprem anında yapılması gerekeni biliyorum. Artık gözlerim de miyop değil. Ancak bilmek ve uygulamak çok farklı. Bu tecrübeyi bir daha hiçbir zaman hiç kimsenin yaşamamasını diliyorum…