Yaşasın teknoloji

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
3 Aralık 2014 Çarşamba

Yeni bir cep telefonuna geçerken yaşadıklarımı anlatsam kiminiz gülecek, kiminiz üzülecek. Böyle durumlarda çok sevip saydığım baba dostu Charles Danon’un sözleri aklıma gelir. “Nasıl olduğunu sorduklarında hep iyiyim diyeceksin. Zira kötüysen dostun üzülür, düşmanın ise sevinir.” Onun için telefonun teknik ayrıntılarını anlatmayı bir başka bahara bırakıyorum.

Birkaç yıl önce Şalom’da Yayın Yönetmenliği görevimi noktaladığımda arkadaşlar küçük bir tören düzenlemişlerdi. Her bir anını hafızama kazıdığım o günün sonunda da sürpriz olarak çok istediğim bir cep telefonu hediye ettiler.

Eşyalarıma sadık olduğum doğrudur. Ancak bu telefona öylesine bağlandım ki; neredeyse benimle bütünleşti. Yanlışlıkla evde veya ofiste unuttuğum zamanlar panik oluyordum. Telefonun her olanağından yararlandığımı sanmayın. Teknoloji ile çok ileri gidememe gibi bir saplantım var. Sanki beynimin o bölümü çalışmamak üzere planlanmış. Bu, yaşla ilgili değil. Yeni evlendiğimde mutfak eşyaları arasında bir düdüklü tencerenin bulunması şarttı. Kullanım kılavuzunu açtım; okudum. Bir daha okudum… Daha kullanmadan her an patlayacakmış hissine kapıldım. Düdüklü, uzun süre mutfakta ‘biblo’ görevi yaptı. Bir gün evdeki yardımcımla kullanmayı denedim. Ve hemen mutfaktan çıktım. Birden bir patlama sesi ve fasulyeler tavandaydı. Demek ki kılavuzu doğru dürüst anlamamışım…

Sonuç olarak her alet gibi telefonumun da ömrü dolmaya başladı. Zaten her tür yedek parçası da üretimden kalkmak üzereydi.

***

Haziran ayında, oğullarım bastığım yaşın hazımsızlığını bir an evvel üstümden atmam için doğum günümde yeni bir cep telefonu hediye ettiler. Mutlu bir halde telefonu dolabıma koydum. Temmuz, ağustos, eylül… Cep telefonu hala bıraktığım yerde.

Aslında giysilerle de öyleyim. Asla yeni aldığım bir giysiyi hemen üstüme geçirmem. Bir müddet dolapta durur. Ta ki benden bir parça olana dek…

Yeni telefonu elime almam epey sürdü. “Gel on dakikada öğretirim”; “Kızın kafasını karıştırma; ayrıntıya girme” diyen dostlar sayesinde kullanmaya başladım. Evde ilk mesajımı yazmaya başladığımda saçlarımın diken diken olduğunu hissettim. Dokunmatik klavye beni çıldırtıyordu. Parmaklarımı doğru kullanmayı öğrenene kadar epey terledim. Nihayet başardım. Muhteşem emojiler yolluyorum…

Yaşasın teknoloji!