Markanızın mesajını vermekle gürültü yapmak arasındaki ince çizgi

Haymi BEHAR Köşe Yazısı
22 Ekim 2014 Çarşamba

“Harikayız! Mükemmeliz! En kral marka benim!” diye ortalarda gezinmek yerine, markanızın dünyaya kattığı değeri anlatan ikna edici bir hikâye yaratın.

Sorun: Markanızın fark edilmesini istiyorsunuz, fakat bir yandan da markanız gibi fark edilmeyi bekleyen farklı ve rakip markaların çığ gibi içeriklerine karşı mücadele veriyorsunuz.

Çözüm: Markanızın dünyaya kattığı değeri anlatan ikna edici bir hikâye yaratın. Gürültü yapmayın! Farklı, akılda kalan, ikna edici bir hikâyeyle tüm gürültüleri bastırın.

İÇERİK KİRLİLİĞİ PROBLEMİ

Tüketici reklam bombardımanı altında. Tüm duyulara aşırı  yüklenme söz konusu. Tüm mecralarda birçoğu tüketiciler tarafından artık gürültü gibi algılanan çığ gibi içerik birikmiş durumda... WordPress’e günün her dakikasında 250 yeni içerik yükleniyor. Kulağa fazla gelmiyor değil mi? Hesaplayın, her 24 saatte 360 bin yeni içerik eder. Diğer blog kanallarıyla birlikte bu günlük rakam iki milyonları buluyor.

ÇÖZÜM

İçeriğinizin bu kirlilikte kaybolmasına izin vermektense, onu markanızın değerini ortaya koyacak bir mesaj, bir hikâye belirlemek için kullanın. Sadece bir pazarlamacı değil, içten ve samimi bir “içerikle pazarlama profesyoneli” olun. Markalı içeriklerle dijital dünyada kaliteli, kalıcı bir iz bırakın.

İKNA EDİCİ HİKÂYE YARATMAK

İşte ikna edici hikâyenin bileşenleri:

1. Gerçekçi ve İlgi Çekici Olun:  Kuru bir üsluptan, sıkıcı konulardan uzak durun. Unutmayın, tez değil hazırladığınız. Onun yerine okurların kişiliğinizi görüp hissetmelerine yardımcı olacak bir üslup benimseyin. Olduğunuz gibi olun, kişisel bir şeyler paylaşmaktan da çekinmeyin. Bu paylaşımları okurunuzu bir sonraki cümleyi, bir sonraki paragrafı, hatta bir sonraki makalenizi okumak için sabırsızlandıracak şekilde gerçekleştirin.

2. Doğru Kişilere Ulaşın: Bazen ufak tefek ev ödevleri yapmanız gerekiyor. Topluluğunuz hakkında öğrenmeniz gereken bir takım şeyler var. Nelere ilgi duydukları, nelerden bahsettikleri, birbirleriyle neleri paylaşmaktan hoşlandıkları gibi… Topluluğunuzu oluştururken ve takip ederken hedeflediğiniz kitleyle nasıl bağlantıya geçeceğinizi ve içeriğinizi onlara nasıl okutacağınızı keşfedeceksiniz.

3. ‘Satış’ Başlangıç Noktanız Değil, Son Hedefiniz Olsun: Güvenilir olduğunuzu ve okurlarınıza yardımcı bilgiler paylaştığınızı göstermeniz gerekiyor. Hikâyenizi oluştururken markanızın yüksek kaliteye sahip olduğunu kanıtlamalı ve kim olduğunuzu gösterecek kadar şeffaf olmalısınız. 

 İkna edici bir hikâyeyi oluşturmanın kolay olduğunu söylemiyorum. Söylediğim tek şey, ikna edici bir hikâye oluşturmanın en iyi yöntem olduğu. Sağda solda kendinizi överek dolaşmak yerine, markanızla ilgili ve dürüst, kim olduğunuzu,  tüketicilerinizin ihtiyaçlarına cevap verecek ürün ve hizmete sahip olduğunuzu anlatan kapsamlı, ilham veren, eğlenceli bir içerik seti hazırlayın ve hedef kitlenize doğru kanallardan ulaştırın. Sonrasında bırakın sizin hikâyenizi onlar paylaşsın. Kendi kendinizi övmenizden çok daha fazla anlam ifade edeceğinden emin olabilirsiniz.

Not: Bu yazıyı hazırlarken Ron Van Peursen’in ‘The Core of Content Marketing’ makalesindeki verilerden esinlendim.