Metin Amcam Metin Amcam

Onur BEHRAMOĞLU Köşe Yazısı
24 Eylül 2014 Çarşamba

“Yüzünde gezginci bir adam hali; / Sazı ve heybesiyle,  / Küçük bir garaj kahvesinin önünde / Bekleyen biri gibi”ydi, yaktılar.

“Her şey biraz acıdır bilinen eksiğiyle…” Her şeyden biraz kalır. Kalırdı. Bırakmadılar.

“Ama yine de yaralıyor beni, / Yüzümün gölgesinde kırılan bu dal sesi.” Gölgesinde değil… Yüzünde kırdıkları dal sesidir duyulan.

“Koşuyoruz her şeyin silindiği bir yere.” Adına ilerleme diyoruz. Her şeyi silen, yok eden, boğan.

 “Ve bizim o insancıl yaramız, / Açılır bir gülün yapraklarını.” Yaprak yaprak yolarak…

“Ve aklın seni sürgüne gönderir /Yüzüne iğreti gelen isminle, / En yalnız köşesine donmuş yüreğinin.” Metin olamazsın orada artık, yine de ısınırsın adını haykırarak.

“Özenle boyadım ipliğini sevginin, / Gidip de bulamamanın incinmiş rengine.” Gidip de bulamamak. Bakmak, dipsiz bir uçuruma!

“Sonunda kendime bir top yangın edindim, / Soluğumla besledim dudağımın ucunda.” Yaşamak, dedim, yangına körük belki. Belki ta kendisi yangının. Ya da bir top dondurma…

“Ben eğilmem gündüz ama, / Geceleri kanatırım kendimi.” Şaire yârdır gece, sesine kurtlar kuşlar uyanır.

“Bir kabuk içinde / Birbirinden ayrılmaz / Aşk ve acı yüreğimde / İkiz badem içidir.” Aşktır acı, acıdır yürek, şair aşktır.

“Bir kuş olur hohlasan avuçlarında. / Öyle uslu ki farkına bile varılmaz, / Kurar yuvasını o üzgün ağaçlarda.”

“Sanki yüzüme akmış yüzün, / Başını başıma dayadığında.”

“Ağlayan benim, ağlatan da ben / Kapanıp üstüne birbirinin.”

“Kulağımda uğulduyor atışı yüreğimin; / Bu kadar beni taşıyamıyorum kendimde.” Bu kadar beni, siz de… toplanıp yakıverin!

“İnsan dediğin saçaktaki / Güvercinin farkında olacak / Ve bir çiçek açacak kendince. / Bu aşk var ya bu aşk; / Dikkat! / Yangında ilk kurtarılacak.” Dikkat aşk! Dikkat kalp… kırıldı kırılacak…

“Neler var bir düşün ikimizin arasında; / Senle ben varız önce katı sınırlarımızla.” Senle ben değil, senben, bensen, bir olsak?..

“Sahafa düşmüş bir kitap / Gibi sararmış üzüntüsünden.” Gibi yorgun, gibi durgun, gibi müntehir.

“Göğsünde bir kuyudur / Uğuldayan durmadan.” Durmadan dinlenmeden uğuldayan, şairdir, şairdir, şair.