Geniş hayaller

Tilda LEVİ Köşe Yazısı 0 yorum
2 Temmuz 2014 Çarşamba

Hiç sevmem puslu havaları. Sanki aşırı sıcağı örten, istenmeyen bir durum vardır arkasında. Daha güzel haberlerle başlamak isterdim bu hafta. Ancak, on sekiz gün önce üç yeşiva öğrencisi İsrail’de El Halil yakınlarındaki Yahudi yerleşimlerinde gittikleri okullarından bir daha geri dönemediler. Naftali Frenkel (16), Gilad Şaar (16), Eyal Yifrach’ın (19) cesetleri ne yazık ki neredeyse tanınmaz bir halde, bir çukurda bulundular. Dünyanın neresinde olursa olsun, her gencin ölümü ailesi ve çevresi için bir faciadır. Yaşanan onca dramın ardında terörün dini, dili, ırkı olmadığı da aşikâr. Ama işkence ederek öldürmek hangi hastalıklı zihniyetin sonucudur, kavrayamıyorum. Anlaşılan o ki, puslu hava Ortadoğu’yu kavuracak. İki halk ‘barış’ sözcüğünün içeriğinde hemfikir olana dek yaşam normale dönmeyecek.

Naftali, Gilad ve Eyal mekânınız cennet olsun. Tanrı ailelerinize dayanma gücü versin.

***

Hazır ortalık yaz rehavetine girmişken, uzun süredir düşündüğüm ancak dile getirmediğim bir sorunun arayışındayım.

Gözlemlediğim kadarıyla, toplum bireylerimizin üçte biri, bir dernek/kurum/kuruluşta görev alır. Geri kalan üçte ikisinin cemaat olayları ile hiçbir yakınlıkları yoktur. Acaba neden? Tabii ki, insanlar yaşam tarzlarını kendileri seçerler. Dışarıdan bakıldığında söz konusu gruptakilerin de bir eksiklikleri yoktur. Evlerinde geleneksel bayramları yaparlar; düğün, sünnet, vefat v.s gibi olaylarda sinagoga giderler; çocuklarının ‘teva’da evlenmesini arzularlar. Cemaat başkanının kim olduğunu bilmeyebilirler ama Hahambaşını mutlaka tanırlar. Ayrıca cemaatin farklı gereksinimlerini de yerine getirirler. Ve kendileri gibi düşünen insanlarla görüşürler.

Çok şükür her iki grup da aynı ‘matsa’yı yerler ve herkes hayatından memnundur. Ulaşmak istediğim nokta şu: Değişmekte olan demografik yapımızla, biraz daha uzağımızda kalan bireylere yakınlaşma çabaları arttırılmalı mı?

Şahsen hayallerin geniş tutulmasından yanayım.

 

1 Yorum