Bir nefes sıhhat gibi...

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
13 Mart 2013 Çarşamba

Böbrek taşı düşürdüm. Başına gelenlerin yüzünü nasıl buruşturduğunu görür gibiyim.

Ani, sancılı ve hayatın sonunu getiren bir durummuş meğer... Okulumdan çıkıp evime yaklaşırken hafif bir hareketlenmeyle başlayan ağrı, beş dakika içinde korkunç biçimde şiddetlenerek beni yerlerde sürükledi.

Yeni açılan hastanenin evimize uzaklığı beş dakika olmasına rağmen, akşamüstü trafiği yüzünden oraya ancak yirmi dakikada varabildik.

Arabada ne konuştuğumu, ne düşündüğümü hiç hatırlamıyorum.Sadece şiddetli sancımın ve yanımda eşimden başka bir de annemi istediğimin farkındaydım.

Canımız yandığında yaşımız kaç olursa olsun annemize sesleniyoruz. Bütün dertlerimizin dermanı o oluyor bir anda.

Böyle bir acıda ne sorumluluklarımız, ne işimiz, ne başka bir şey...

Yalnızca eskisi gibi olayım,duası.

Sağlığım yerine gelsin, bu ağrı dinsin, evime döneyim, hayatıma devam edeyim dileği...

O gece, en yakın arkadaşımın doğum günü partisi vardı. Hafta sonu öğretmen arkadaşlarımla yiyeceğimiz güzel bir yemek...

Hepsi gümbürtüye gidiyordu ve ben başıma ne geldiğinden habersiz hastanenin acil servisinden içeri giriyordum tekerlekli sandalyeyle.

Apandisit de olabilirdi bu, başka bir şey de.

Beni büyük bir dikkatle muayene eden ve dinleyen acil doktoru, böbrek taşı düşürüyorsunuz, büyük bir olasılıkla, dediğinde şaşırıp kaldım.

Zavallı babacığım,dedim içimden.

O da yıllar önce ben küçük bir kızken taş düşürmüştü ama böyle şeyler büyüklere olurdu ve onların canı bizim kadar acımazdı sanki eskiden.

Çocukluğun böyle saf ve tuhaf bir tarafı var.

Hastalık bize değil, ölüm bizim büyüklerimize değil...

Hep başkalarına olurdu. Bize bir şey olmaz, büyüklerimizin canı da bizimki kadar yanmaz.

Bütün bunların tersinin olduğunu yaşayarak anladığımız daha doğrusu idrak ettiğimiz an büyümüş oluyoruz zaten.

Dünya bizim olsa,  minicik, üç milimlik bir taş bizim canımıza okuyabiliyor, hayatımızı bir anda karartabiliyor, dengemizi alt üst edebiliyormuş.

Sağ olmak kadar sağlıklı olmak da çok önemli kısacası.

Anlamsız ayrıntılara üzülmek yerine, her gün sağlıklı aldığımız her nefes için şükretmek çok önemli.

O kadar hastaydım ki bu hafta Vatan Gazetesi’ndeki yazımı ilk defa yazamadım.

Ama bugün taş beni sonsuza kadar terk ettiği için bu yazımı yazabiliyorum ve çok mutluyum.

Kanuni gibi bir adam bile sağlığın her şeyden önemli olduğuna karar verdikten sonra gerisi boş ne dersiniz?

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Doğru vallahi...