Dağınık, dalgın, sabırsız

Yankı YAZGAN Köşe Yazısı
13 Mart 2013 Çarşamba

“… Dikkatim dağınık, çok dalgınım. Unutkanım, belki de hatırlamam gerekenler çok fazla geliyor. Hiç bir şeye yetişemiyor, hiç bir ödevimi/işimi zamanında tamamlayamıyorum. Plansızca hareket ettiğimi söylüyorlar. Sonrasını düşünmeden...

Dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olarak tanılanmış bir çocuk, genç ya da yetişkin ile psikiyatrının görüşmesine kulak misafiri olanlar, yukarıdakine benzer bir çok yaşantı ayrıntısını öğrenirler. Kişinin yaşına göre ön plana çıkan meseleler değişebilir. Kişi bir çocuk ise, ders dinleme, sınıf ya da ev düzenine uyma, ödevler ve sınavlar, bu uyumsuzluklar ya da görevlerden kaçınma sebebiyle öğretmeni ya da anne-babası ile ilişkilerinde zorlanmalar ağır basar. Çok küçük bir çocuk bu davranışları yaşıyor ise, dil gelişimi gecikebilir, ya da yuvaya ayak uydurmakta zorlanabilir.

“.. Çok sıcakkanlıyım, kolayca arkadaş oluyorum, ama nedense arkadaşlıklarım (ilişkilerim) pek uzun sürmüyor. Ya da, istediğim kadar derin olmuyor. Annem, babam yanlış kişilerle arkadaş olduğumu söylemiştir hep. Sınıfta arkadaşlarımı güldürmekte, ders kaynatmakta üstüme yoktu. Okul hayatında başarısız, iş hayatında başarılı olan bir çok kişi vardı. Ben de, öyle olurum diye düşünmüştüm.”

Okula başlangıç döneminde ise okuma yazmada gecikme, okul çağında diğer çocuklara kendini kabul ettirmek için zor kullanmaktan başka yol bilemediğinden yalnızlaşma, ön plana geçebilir.

Ergenlik döneminde, yerinde duramama, kıpır kıpırlık genellikle geri gelmemek üzere kaybolur. Yerini telaşa, aceleciliğe, gerginliğe ya da karamsarlığa (görünürde bir “iyimser”liğe, her şeyin kendiliğinden hallolacağına olan bir inanca) bırakır. Dalgınlık, plansızlık, dağınıklık etkisini arttırarak sürer. Hayatın yükleri ve sorumlulukları çoğaldıkça, yetişememe, yetememe kaynaklı sorunlar artar.

“… Sabırsızım, beklemek en büyük eziyet. İçimden geleni yapmak istiyorum; yaptıklarıma sonradan dönüp baktığımda sonuçlarını pek iyi hesap edememiş olduğumu görüyor, pişman oluyorum.”

DEHB tanısı alanların (ya da almaya uygun davranış ve gelişim profili gösteren çocukların) en az üçte biri ergenlikten başlayarak yetişkin yaşlara sarktıkça çapraşıklaşan, hayatın her alanını etkileyen bir sorun yumağıyla, kaynağını nedenini bilemedikleri bir kaygı ve gerilim duygusuyla karşılaşurlar.

“… İşin kolayını, kestirmesini  bulmakta ustayımdır. Ama bu bir problem olabiliyor, pek doğru sayılmayan yollardan gittiğim için başımın derde girdiği olmuştur. Tutkuyla bağlandığım uğraşlarımdan bir süre sonra sıkılmış buluyorum kendimi.”

Ödev tesliminde zorlanan öğrenci, taahhütleri, projeleri tamamlamakta zorlanan ya da borçları zamanında ödemekte zorlanan bir birey olarak devam edebilir. Paranın idaresi, ailenin sürdürümü, eş ve çocuklarla ilişkiler, bir türlü istendiği ya da hayal edildiği gibi olmaz, hep bir problem çıkar. Sorumsuzluk, sabırsızlık gibi özellikler çocukluktan  ergenliğe ve yetişkinliğe devam eden etiketler olarak “hiperaktif çocuk”un üzerinde kalır.

“…Nereden girdim bu işe, dediğim çok olur. Çabuk heveslenir, hevesimi de çabuk kaybederim  Hayatıma dönüp baktığımda, büyük heveslerle başlanmış ama yarım kalmış ilişkilerle, tamamlanmamış işlerle, eksik gedik projelerle doldurmuş olduğumu görüyorum.”

Belki sorunların hepsini, her birini aynı anda ve aynı kişide bir arada görmezsiniz. Hayatın değişik dönemlerinde öne çıkan problem davranışların ortak paydası, görev ve sorumluluk niteliği taşıyan (keyif ya da zevkin bize pek yardım etmediği) durumlarda ortaya çıkmalarıdır. Kişinin yaşına ve içinde olduğu yaşam dönemine bağlı olarak DEHB okul, aile, arkadaşlık, iş ve toplumla ilişkiler alanında zorluklar yaratır.

DEHB’nin tedavi edilmesi, gelişimin yolunun açılması bu zorlukları önlemek, çocuğun ve ergenin hayattan hakkını alabilmesi için bir gereklilik olarak ortaya çıkabilir. “Dikkati bırakalım dağınık mı kalsın, yoksa düzeltilmesi için yardım mı edelim?”in cevabı, psikiyatrın aile ve çocuk/ergen ya da bizzat yetişkinin kendisi ile beraber durumu değerlendirip vereceği karara bağlı olacaktır.

Peki, herkeste olabilecek bu dağınıklık, plansızlık, neden bir problem sayılır? Bu da bir başka modern zaman icadı mı? Dikkat eksikliği, dağınıklık ya da acelecilik gibi hepimizin zaman zaman gösterebildiği tipte davranışları bir sendrom olarak ele almak bir çoğumuza  zor anlaşılır gelebilir. DEHB’deki fark, bu herkeste olabilecek cinsten davranışsal sorunları toplumun yaklaşık yüzde 5-8’inde neredeyse sürekli, birden çok ortamda ve bireyin görev ve sorumluluklarını yerine getirmesini, gelişimini ve toplumsal hayatta yer almasını engelleyici biçimde yaşanmasındadır. DEHB gelişimin temel ilkelerinden birisi olan hayatın zorluklarına dayanıklılığın gelişmesine (ve buna dayalı olan özgüvenin inşasına) fırsat vermemektedir.

 

1  Bu yazıyı ‘Hiperaktif Çocuk Okulda’ (Doğan Kitap, 2011; YY) kitabıma sunuş yazımı güncelleyerek kaleme aldım.