Yaz halleri

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
18 Temmuz 2012 Çarşamba

 

Ada’yı terk edenler kervanına katılan en sevdiğim kuzinim, yıllar önce Maden’deki evinin önünde sıcaklardan şikâyet ederken, “Üşümeyi özledim vallahi,” demişti. Doğrusu henüz kışı özlemedimse de sıcaklarla birlikte yükselen nem oranı çocuklardan yaşlılara kadar herkesi rahatsız ediyor. İnsanlar kendilerine göre yöntemler geliştiriyor. Bahçede veya evinin balkonunda bir veya iki vantilatör çalıştıran ev sahipleri, misafirleri bu yolla serinletmeyi deniyor. Gerçi doğanın gücüyle başa çıkılamıyor ama olsun…

 

Böyle sıcak gecelerin birinde, konumundan ötürü her zaman püfür püfür esen Kumsal’daki çay bahçesine gittik. Genelde Adalılar uğrar oraya; çok şükür turistlerimizin henüz ayak basmadığı bir mekân. Sağınıza solunuza baktığınızda mutlaka aşina yüzler görürsünüz. Daha lokal renklerdir bunlar. Kimine yazdan yaza rastlarsınız. Bazen de Ada’nın Rum kolonisinden neşeli bir grup içinizi açar. Derken yan masadan bir bayan selam verdi ve hemen ardından söze girdi, “Biraz kilo mu aldınız?” Hakikatleri duymak bazen hoşuma gitmese de, ‘evet’ anlamında başımı salladım. Komşum konuyu yumuşatmak için, yüz seksen derece bir dönüş yaptı. “Ama çok yakışmış” dedi. Yine başımı salladım. Gerçek şu ki, kilo problemi bir türlü peşimi bırakmıyor. Oysaki yaz mevsiminde evde sadece iki kişi olduğumuzdan yemekler sebze ve salata ağırlıklı. Börek türü ancak birileri geldiğinde yapılıyor. Büyükada Fırınından sadece krikrak alınıyor. Eşimin canı çekip bir paket çikolata aldığında kıyameti koparıyorum. Zira o bir parça alıp çikolatayı yerine koyarken, ben gözümü paketten ayırmayıp tümünü bitirmeden rahat edemiyorum. Sıcak havada bol ve rahat kıyafetler giyilince de ufak ufak beden numarası zirveye doğru yol alıyor. Dürüst olmak gerekirse, uykusuz kaldığım gecelerde ilk yaptığım iş buzdolabını açmaktır. Artık önüme soğuk soğuk karpuz dilimleri mi çıkar, yoksa kirazla kayısı mı bilemem. Kimi zaman beyaz peynir, kayısı reçeli, ama ‘light’ kepek ekmeği ile birlikte… Denizden çıkarken, Yunus’un vişneli dondurmasını da yemezsem, nerede kaldı yazın tadı?

 

Özetle, geçen sabah gayet ciddi bir ses tonuyla eşime danıştım, “Diyetisyene şimdi mi gideyim eylülde mi?” Yanıt aynı ciddiyetle geldi, “Hiç gitme, gidiyorsun üç kilo veriyorsun, ardından beş geri alıyorsun.” Doğru söylüyor ama ben müsait bir zamanda konuyu ele alacağım. Sıra diyetisyen arayışında…

 

***

 

17 Temmuz Salı günü gazetemiz spor yazarlarından Vedat Levent’le Nomi’nin oğullarının sünnet törenine katıldık. Son zamanlarda Şalom uzun vadeli sağlam yatırımlar yapıyor. Doğan ve doğacak olan bebeklerimiz hayli çok bu ara. Teva’da birkaç nesli bir arada görmek çok güzeldi. Büyük dede Albert Kazez’in Ehal’in kapılarını açması, aileyi tanıyan herkesi duygulandırdı. Sanırım ön sırada oturan iki ‘bisgramama’Noemi Elhadef ve Rita Kazez herkesten biraz daha heyecanlıydı. Ne mutlu onlara.

 

Yeuda Leo şanslı bir bebek. Hayli genç büyükanne ve büyükbabalar acil destek hattı gibi hazırda bekliyorlar. Leo’yu bir de Büyükadalı yaptık mı, tamamdır. Tekrar hoş geldin küçük FBli. Mazal Tov.