VAYHİ: Tanrı’nın gizemli yollarını anlamak mümkün müdür?

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
4 Ocak 2012 Çarşamba

Yaakov Avinu ölümünden önce özel olarak önce Yosef ile görüşür. Yosef’in oğlu olan Efrayim büyükbabası ile sürekli ders çalıştığından bu haberi Yosef’e oğlu verir ve Yaakov’un hasta olduğunu iletir. Yosef iki oğlunu alarak babasını görmeye gider. Yaakov ona yaşamının bir özetini yapar ve iki oğlunun kendine ait olacağını söyler. Bu Yosef’e eşsiz bir beraha sağlar. Diğer kardeşler Erets Yisrael’den bir pay alırken Yosef iki paya sahip olmuştur. Bu da Yosef’i Yaakov’un behoru konumuna yükseltmektedir.  Daha sonra Rahel’in neden yol kenarında defnedildiğini de açıklar. Bunun Tanrı emri ile olduğunu Yoosef’e iletir. Zira gelecekte Bene Yisrael Babil sürgününe giderken yol kenarında bulunan Rahel’in mezarında Tanrı’ya dua etmişler bunun üzerine de Rahel Tanrı’ya yakarmak üzere devreye girmiştir. Buraya kadar Yosef’in ziyaretinde ilgimizi çeken bir şey yok gibi görünür. Tek garip nokta “vayithazek Yisrael vayeşev al amita – Yisrael kendini zorladı ve yatağa oturdu” ifadesidir. Eğer Yaakov hasta ise neden kendini bu kadar zorlamaktadır? Bunu anlamak için önce konunun basit anlamına daha sonra da biraz daha farklı anlamına göz atacağız.

Yosef elbette ki Yaakov’un oğludur. Kibud av vaem – anne baba saygısı mitsvasını yerine getirmekle yükümlüdür. Eğer Yaakov içeriye girmiş olsa Yosef’in hasta bile olsa yatağa oturmak için  gayret göstermesi hatta ayağa kalkması olağandışı değildir. Yaakov oğlunun karşısında ayağa kalkmaya zorunlu değildir. Ancak Yaakov şöyle düşünür: Yosef Mısır ülkesinde Paro’dan sonra gelir konumda yüksek düzeyde bir yöneticidir. Oğlu bile olsa bu saygıyı hak ettiğini düşünür ve yatakta uzanmak yerine gücünü toplayarak yatağa oturur. Buradan bizler için harikulade bir ders çıkar. Kişinin yaşı ve bizlere yakınlığı ne olursa olsun mevki sahibi birine hak ettiği saygıyı göstermek gereklidir. Bu davranışı da biz Yaakov Avinu’dan öğreniyoruz.

Gelelim başka bir anlama: haftanın peraşası broşürlerinden birinde Abraham Lincoln ile ilgili güzel bir öykü vardır. Amerikalı tarihçi Paul F. Boller’e göre 1 Ocak 1863 günü bütün kölelerin azad edilmesi ile ilgili karar başkan Lincoln’un masasında önünde durmaktadır ve başkan bu belgeyi imzalayacaktır. Nedense başkan kalemini hokkaya defalarca daldırsa da bu imzayı bir türlü atamamaktadır. Sekreteri olan William N. Sewerd’a bakar ve şunları söyler: “Her nedense bugün sabahtan beri elim titriyor. Sanki bir felçli gibi. Bu belge benim tarihe geçmemi sağlayacak biliyorum ama imza atarken elim titrerse diye tereddüt ediyorum. Çünkü gelecekte tarihçi bu belgeyi incelediğinde imzanın titrek olduğunu görürse Lincoln bu konuda tereddüt içindeydi diyebilir ki ben bunu demesini istemiyorum. Nihayet Başkan bütün gücünü toplar ve belgenin altına mükemmel bir imza atar.

Yaakov için durum benzerdir. Diğer kabileler mirastan sadece bir pay alırken Yosef oğulları nedeniyle iki pay alacaktır. Nesiller boyunca baba ve anneler oğullarına Menaşe ve Efrayim’in isimlerini kullanarak beraha vereceklerdi. Bu kadar sıradışı ve önemli bir kararın yatar pozisyonda verilmesi “acaba Yakkov bunu hasta olduğundan dolayı mı yaptı” sorusunu gündeme getirecekti. İşte bütün bu sözleri geçersiz kılmak için Yaakov bütün gücünü toplar ve bu önemli kararları yatakta oturur vaziyette verir. Büyük ve etkili hareketlerin yapılması büyük güç ve kararlılık gerektirir. İşte yaakov Avinu burada bu prensibi bizlere öğretmiştir.

Bir annenin ilk erkek çocuğu behor konumundadır ve mirastan iki pay alır. Burada ilk erkek çocuk olarak Reuven görünmektedir ve behor hakkı onundur. Ancak nedense iki pay miras Reuven’e değil aksine Yosef’e gitmiştir. Yaakov kendine başka bir behor mu belirlemiştir?

Reuven daha önceleri inanılmaz bir hata yaparak behor hakkını kaybeder. Rahel hayatta iken Yaakov genellikle Rahel’in çadırında yatmaktadır. Rahel ölünce ise çocuklara bakma görevini üstlenen Bila ile aynı çadırda kalmaya başlar. Reuven Rahel hayatta iken annesinin ikinci planda kalması sebebi ile üzgündür. Onun için babasının yatağını Bila’nın çadırından alarak annesi Lea’nın çadırına getirir. Hem annesinin onurunu korumak hem de asıl eşinin kim olduğunu açıklamak istercesine iyi niyet ile yapılmış bir hareket yapar. Tora Reuven’in bu hareketini ‘zina’ ile eşdeğer sayar ve Yaakov oğlunun behor hakkını tanımaz. Çünkü Reuven babasının mahremiyetine girmiş ve onurunu zedelemiştir. Reuven yaptığı içten teşuva ile babasının affını kazanır ama behor hakkı için artık çok geçtir.

Sıra ikinci annededir. Rahel’in ilk oğlu olan Yosef artık behor konumundadır. Bu da kazandığı iki pay ile kanıtlanır. Buradaki anlaşılmazlığı şöyle açıklamak mümkündür.

Yaakov hiçbir zaman Lea ile evlenmek istememiş, dayısı Lavan’ın oyununa gelerek onunla evlenmiştir. Ancak her zaman Rahel ile evlenmek istemiştir. Bunu ancak Lea ile evlendikten sonra yapabilmiştir. Her ne kadar Lea’nın ilk oğlu olan Reuven behor görünse de Yosef hakkını en sonunda almayı başarmıştır. Tanrı’nın gizemli yollarını anlamak mümkün değildir. O istediği zaman istediği yerde olayların akışına müdahale ederek toplumsal anlamde en iyiyi yaşamamız için bize yardımcı olur. Bu sözümüz ‘kadercilik’ olarak algılanmamalıdır. Tanrı ancak toplumsal gereklilik olduğu zamanlarda olaylara müdahildir. Kişinin serbest seçim hakkının olduğu durumlarda ise seçim tamamen kişinin kendi özgür iradesine bırakılmaktadır.