‘Yaratılış Kitabı’ ve bilmediklerim…

Kimi zaman yazılarımda dini yorum ve metinlere referans yaptığım oluyor. Bilgi dağarcığımızı ve ufkumuzu genişletecek her girişimi saygı ile karşıladığım gibi dinin özünü kavratacak, ona derinlik kazandıracak farklı yorumlar bu alandaki ilginin daha da bilinçli bir şekilde artmasına neden olacaktır.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
22 Eylül 2010 Çarşamba

Kimi zaman yazılarımda dini yorum ve metinlere referans yaptığım oluyor. Konunun uzmanı değilim; ancak bir Yahudi gazetesinin, varlık nedeni sonucu, günlük yayın organlarında yer alan haber, bilgi akışı ve aktüel temalara yer vermesinin yanı sıra bir farklılık yaratmasının da gerekliliğini düşünüyorum.

Nitekim dünyada saygın Yahudi yayın organlarından L’Arche veya Jewish Chronicle, her sayısında, önemli haham ve din bilginlerinin Talmud veya Kabala ile ilgili bir veya iki felsefi yazısına yer vermektedir.

Ne yazık ki, gazetemizde bir-iki yıl öncesine dek, Haftanın Peraşası’nı Judeo-Espanyol lisanında yayımlarken bile -değerli ravlarımız mazur görsünler, zamanlarının pek sınırlı olduğunu biliyorum- yorumlarını düzenli bir şekilde göndermediklerinden çoğu zaman temcit pilavı gibi iki, üç yıl önce kaleme aldıkları yazılarını arşivden çıkararak yinelemek zorunda kaldık. Bu boşluğu bir ölçüde Judeo-Espanyol lisanında yazmaya devam eden Rav Yeuda Adoni’nindeğerliyorumları ve Estreya S. Vali’nin düzeyli çevirileri ile doldurmaya çalışmaktayız. Ancak gönül isterdi ki, Rav İsak Alaluf’un her hafta yorumladığı Türkçe yayımlanan Peraşa’sında olduğu gibi, daha genç ravlar da bu alışkanlığı edinsin ve topluma dini konularda bilgi aktarımında bulunsunlar.

Hiç şüphe yok ki günlük ibadet, dini vecibelerimizin başında yer alır. Teşvik edici davranışlarda bulunarak, en azından Şabat’larda ve bayram günlerinde sinagoglarda katılımı artırmak her din görevlisinin en önemli öncelikleri arasındadır. Ancak dinin özünü kavratmak, ona derinlik kazandırmak, farklı yorumları da paylaşmak ilginin daha da bilinçli bir şekilde artmasına neden olacaktır. Türkçe çeviriler İbranice harfleri bilmeyenlerde sinagoglara gitme yönünde önemli katkı sağladıysa da, duaların anlamlarının bilinmeden okunması yine de bir eksikliktir. 

Kısa bir süre önce Roş Aşana Bayramı’nı kutladık. Yahudilikte yeni yılın başladığı bu kutsal gün, dini yorumlara göre, evrenin yaratılışının da yıldönümüdür. Roş Aşana’nın ve Yom Kipur ve Sukot’un hemen akabinde 23 Tişri’de kutlanacak Simhat Tora’da, ‘Dvarim’ kitabının son bölümü bitirildikten sonra hemen ‘Bereşit’ ile Tora’nın yeni baştan okunmasına başlanacaktır.

Bereşit’te, Tanrı’nın Âdem’in kaburga kemiklerinden birini alıp bir kadın şeklinde inşa ettiği ve adını da İşa (Havva) olarak koyduğu yazılıdır. Tevrat’ta açıkça yer almamasına rağmen; birçok Yahudi din kaynağı Yaratılış Bölümü’nün 2. bölümde sözü geçen dişinin Âdem’in ikinci karısı olduğu, birinci bölümdekinin ise ilk karısı Lilith olduğunu savunur.

 Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda yaratıldığından Âdem’in kendisine eşit olduğu görüşündedir ve bu sebeple de Âdem’e tabi olmayı şiddetle reddeder. Tanrı’ya isyan eder ve cennetten uzaklaştırılır. Bundan sonra Tanrı, Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Âdem ile Havva ilk günahı işleyip cennetten kovulduktan sonra çocukları olur. Lilith bunu kıskanır ve Âdemoğullarından doğacak her bebeği öldürmeye yemin eder.

Bu inanca göre, kötü bir cin haline gelen Lilith gece hava karardıktan sonra yeni doğum yapmış evlere girerek lohusa kadınların bebeklerini boğar. Bu sebeple yakın bir tarihe kadar, bazı Yahudiler arasında Lohusa kadın, akşamları evde yalnız bırakılmaz ve çamaşır ipindeki çocuk bezleri toplanır, bunları gören Lilith’in o evde çocuk olduğunu anlamasından endişe edilirdi. Eşimin annesinin yıllarca önce ilk çocuğumuz dünyaya geldiğinde belki de nedenini bilmeden yaptığı bu uyarının anlamını şimdi daha iyi kavrıyorum. Daha da ilginç olan yıllar boyu böylesi bir inançtan bihaber olduğumdur.

Kısa bir süre önce öğrendiğim ve bana ilginç görünen diğer bir bilgi ise insana verilen ilk kitabın Tora olmadığı, birkaç sayfadan ibaret olan ‘SeferYetsira’ (Yaratılış Kitabı)’nın Tanrı tarafından daha önce Avraam’a, hatta Âdem’e sunulduğu ve özellikle yaratılış konusuna değinilen bu metnin Kabala’nın da temelini oluşturduğudur. ‘Sefer Yetsira’nın başlangıç cümlesinde yer alan 32 sayısı Kozmik Hayat Ağacı’ndaki Tanrı’nın on tezahürünü ve 22 İbrani alfabesindeki harfleri simgeler. Bereşit’te de, 32 kez Tanrı’nın adı zikredilir ve bir inanca göre Tanrı bu 32 rakamı sayesinde kâinatı yaratmıştır. Avraam’ın Tanrı’ya inanması da bu gizemin ayırtına varması ile gerçekleşmiştir.

Yukarıda aktardığım bu oldukça özet bilgiler bile pek çoğumuza yabancı veya yadırgatıcı gelebilir. Bilgi dağarcığımızı ve ufkumuzu genişletecek her girişimi saygı ile karşılarım.