Kuzguncuk üzgün

Sosyal ilişkileri oldukça kuvvetli olan Robert Abudara Türk Musevi Cemaati Başkan Yardımcısı gibi zorlu bir görevi başarıyla sürdürdü. Ancak ben onu Nesim Albala’dan sonra devir aldığı Kuzguncuk Cemaati Başkanı olarak da hatırlayacağım.

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
28 Temmuz 2010 Çarşamba

Küresel değişimler artık kendini belirgin bir şekilde hissettiriyor. Yazları giderek artan sıcaklıkların yanı sıra iki üç gün peş peşe yağan yağmurlar kimi zaman metabolizmayı sarsıyor, insan ruhunda dengeleri de bozuyor.

Robert Abudara’nın vefatını cumartesi sabahı bir arkadaşımdan öğrendim. Sıcak mı sıcak bir gündü. “Üzüleceksin” dedi. Robert… Birkaç saniye gibi kısa bir sürede kaç tane Robert tanıdığımı düşündüm. Olamaz dedim. Tanıdığım bütün Robert’ler gençti. Her ne kadar ‘gençlik’ göreceli bir kavram ise de Robert Abudara gençti. Hem de çok genç. Elli beş yaş ne ki? Gerek ailesi, gerek cemaati için yaşanacak/ yapılacak daha çok işi vardı.

Abudara ile yakın bir dostluğum yoktu. Saygı çerçevesi içinde selamlaşır, hal hatır sorardık. Bir de Cemaat Başkan Yardımcısı olarak danıştığım zamanlar olmuştu. Telefonda konuşmaktan yorulmazdı. Sorulara gerektiği kadar açıklık getirir ve ikna olmanızı beklerdi.

Sosyal ilişkileri oldukça kuvvetli olan Robert Abudara Türk Musevi Cemaati Başkan Yardımcısı gibi zorlu bir görevi başarıyla sürdürdü. Ancak ben onu Nesim Albala’dan sonra devir aldığı Kuzguncuk Cemaati Başkanı olarak da hatırlayacağım.

Büyükada’lıydı Abudara. Sık sık karşılaşırdık. Gezmekten olduğu kadar yaptığı işlerden de aynı oranda keyif alırdı. En azından bende bıraktığı izlenim buydu. Pazartesi sabahları tıklım tıklım dolu olan deniz otobüsü Kabataş’a yanaştığında gemi o kadar sallanırdı ki, inmekte güçlük çekerdim. Kaç kez elini uzatıp yardım etmişti…

Artık aramızda olmadığına inanmak zor. Ama bir şekilde adının yaşatılacağından eminim. Onu yanından hiç ayırmadığı iş çantası ve misafirperver bir Kuzguncuklu olarak anımsayacağım.

Mekanı cennet olsun.

***

Büyükada bu yaz etkinlikler açısından hareketli. Kültür Evi’nde imza günleri ve film gösterileri sanatseverlerin ilgisini çekmeyi sürdürüyor.

Adalar Müzesi 31 Temmuz Cumartesi günü açılışını Çınar mahallinde saat 18:30’dan itibaren çeşitli şenliklerle gerçekleştirecek. Yapılanları gerçekten merak ediyorum. Zira uzun bir geçmişi, coğrafi konumu, tarihi dokusu ve çok kültürlü yapısı ile Adalar böyle bir oluşumu çoktan hak etti.

Diğer bir etkinlik ise ağustos ayında görsel bir şölene dönüşecek olan Sefarad Yemekleri Festivali…

Dediğim gibi, Ada’da hareket var. İzleyelim ve görelim.