Anlatılan bizim hikâyemiz

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
19 Ağustos 2009 Çarşamba

Ada’da sokakta adam başı birilerine rastlamanız olası. Öyle olunca da varacağınız noktaya ulaşmak zaman alıyor. Daha da özetlersem gideceğiniz yere zamanında ulaşamamak olası. Tıpkı 8 Ağustos günü ‘Adalar Müzesi’ne Doğru’sergisinin açılış konuşmalarını kaçırdığım gibi. Söz konusu sergi, daha önce Büyükada Anadolu Kulübü’nde yapılan tanıtım toplantısından sonraki en önemli etkinlikti. Serginin arka bölümüne yerleştirilen büyük panoda 12 dilde ‘anılar yok olmasın, paylaşılsın, geleceğe aktarılsın...’ yazıyordu.

12 Eylül’e kadar gezilebilecek sergideki fotoğrafların çoğu bir aileye ait. Albüm tesadüf eseri sahaflarda bulunmuş. Söz konusu fotoğraflar sayesinde de ada bir baştan bir başa geziliyor. Yörük Ali, Büyük tur yolu, İskele Meydanı vs..İnsanları en çok etkileyen, dönemin giysileri. Takım elbise ve tayyörle mesire yerine giden baylarla bayanlar.. Mekânlar zaman aşımına uğrayabilirler. Ama ne yazık ki, o takım elbiseli güzel insanlarla bir kültür de yok olup gitti.

‘Anlatılan bizim  hikâyemiz’ alt başlıklı serginin iki bölümünde de müzenin nasıl olacağı ve açılacağı yapı anlatılıyor. Umarım bina, resimlerde olduğu gibi, aslına uygun restore edilecek.

Deniz otobüsleri iskelesine yakın alanda kurulan sergiyi görmenizi öneririm. Niko Kalfa gibi doğma büyüme adalıların portrelerine de rastlayacaksınız.

* * *

15 Ağustos Cumartesi günü Büyükada Anadolu Kulübü Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan, beş bakan, üç milletvekili ve cemaat temsilcilerine ev sahipliği yaptı. Siyasilerin yanısıra eski Fenerbahçeli futbolcu, eski adalı Lefter Küçükandonyadis, iş dünyasından Cem Hakko ve Ali Ağaoğlu, deneyimli spor spikeri Orhan Ayan ve birçok gazeteci yer aldı.

Erken saatlerde düzenlenen yemek masalarında beyaz örtülerin üzerini begonviller süslemişti. Bu arada bahçenin orta yaş üstü mutad ziyaretçileri iskemlelerine sıkıca sahip çıkarak başbakanın yolunu gözlüyorlardı.

Karada durum böyle iken, plajda güneşlenenler de deniz yolu ile gelen konukları meraklı bakışlarla izlediler. Anadolu Kulübü hiç bu denli sıkı koruma altına alınmamıştı. Deniz tarafında sahil korumanın tekneleri devriye gezerken, karada benzer önlemler alınmıştı.

Başbakan’ın cemaat temsilcileri ile Büyükada’da buluşmalarının ardından,  basında çıkan yazıları okudum. Kimi gazetede Ermeni Cemaati temsilcisinin adı yanlıştı, kiminde ise Şabat olduğu için toplantıya katılamayan Hahambaşı Rav İsak Haleva’nın adı varmış  gibi  geçiyordu. İsimleri doğru yazmak, bilmiyor iseniz öğrenmek veya protokol listesini doğrulamak bir gazetecilik etiği değil midir?

* * *

Sevgili Lizet Cur, bir yıl daha geçti. Gülümseyen yüzün, içten kahkahaların hiç unutulmuyor. Aramızda olmasan da anılar hep yaşıyor. Huzur içinde ol.