‘Image maker’ınız yoksa, hepsi boş...

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
17 Eylül 2008 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta  Pera Müzesi’ne yaklaşık elli metre kala yer alan İstanbul Araştırma Enstitüsü’ne gittim. 19. Yüzyıl İtalyan mimarisinin örneklerinden olan bina ferforje balkonlarıyla zarif bir görüntü oluşturuyordu. Bu eski ve bakımlı binadan içeri girdiğimizde hakim olan çağdaş  çizgi ise  şaşkınlık yerine huzur veriyordu.

Pera Müzesi gibi burası da Suna ve İnan Kıraç Vakfı’na ait. O günkü ziyaretimin nedeni, giriş katındaki galeride yer alan “Üç Kitaplı Kentler” başlıklı fotoğraf sergisini gezmek ve vakfın Kültür, Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol’la tanışıp bilgi edinmekti. Sergi hakkında ilerde ayrıntılı bir haber yazacağım.

Son derece renkli bir kişiliğe sahip olan Özalp Birol, iyi bir ev sahibi olmanın ötesinde, mükemmel bir anlatıcıydı. Bu arada, herkese açık olan kütüphaneleri de dolaştım. Gitmenizi öneririm. Araştırmacı, gazeteci, veya herhangi bir ünvanınız olması gerekmiyor.

 Kitaplar Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi olmak üzere ayrı katlara ayrılmış. Ayrıca her an yardımınıza hazır bir sorumlu da bulunuyor.

Üç ay sonra Kudüs’ten gelecek Chagall sergisini programınıza almayı unutmayın. Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmaktan henüz çok uzaktayız. Pera’da yer alan Miro sergisi 35.000 kişi tarafından izlenmiş. Aynı sergi Avrupa kentlerinde 75.000 -100.000 izleyiciye ulaşıyor.

* * *

Cemaatimizde son günlerde en çok konuşulan konulardan biri Onursal Başkan’ın anılarını derlediği kitap. Nişantaşı D&R’lerde kitap  şimdiden tükendi. Yok satan bir kitap neden hemen getirtilmez, bilemiyorum.Üstelik kendi yayını. D&R’nin bu politikasını oldum olası anlayamadım. Vitrinde çok sayıda Orhan Pamuk’un yeni kitabı Masumiyet Müzesi bekliyor. Sırayla...

Bugün e-postamıza bir yazı geldi. Yazan Sencer Koyuncu. Acaba okurumuz Bensiyon Pinto’nun kitabını mı aldı? yoksa bir tesadüf mü? Yorum sizin.

“Şalom.Yüzlerce yıldır sımsıkı kardeşlik bağlarıyla bağlandığımız siz Musevi kardeşlerimizle umarım Atatürk Türkiyesi’nde sonsuza kadar birlikte yaşayalım ve bu vatanda sizinde dualarınız semada yankılansın. Kim ne derse desin siz bizim kadar BİZsiniz. Özgür Türkiye’de hep birlikte yaşayalım.”

* * *

İşimiz gereği, gazetelere farklı bir gözle bakarız. Pazar günü Sabah Gazetesi’nde Pinto ve kitabı ile ilgili çıkan iki sayfa, gazetecilik açısından olağanüstü başarılı idi. Bir gün öncesinden, haberin çıkacağı yazıldı. Ertesi gün Pazar ekinin ön sayfasında Onursal Başkan’ın bir fotoğrafı ile yazının başlığı ve ardından iç sayfalara gönderme. Ana yazı muhteşem bir mizanpajla düzenlenmiş ve bir o kadar başarılı fotoğraflar. Bensiyon Pinto kostümü ,kravatı ve aksesuarlarıyla sayfadan dışarı fırlayacak gibi. Okuduk, gazeteyi konu komşuya geçirdik. Gurur duyduk. Ertesi gün, bir toplantıda karşılaştığım eşi Eti Pinto’ya: “Eti gazetedeki fotoğraflar muhteşemdi. Koca Sabah Gazetesi bir image maker kullandı herhalde” deyince Eti de “Doğru, Bensiyon’un ‘image maker’ı yanında duruyor”... dedi.

* * *

Bir karikatürcü, büyükbaba olunca neler çizmeye başlar? Bir briç şampiyonu, anneanne olunca kartların üstünde ne görmeye başlar?

Gazetemizin çizerlerinden İzel Rozental ve Nita Rozental’i yeni doğan torunları için kutlar, bebeğe ‘dere’ kadar uzun bir ömür dilerim. Zaide ve Buba ilk torun çok kıymetli olurmuş!