Ahare

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
16 Nisan 2008 Çarşamba

Büyük din alimi Rav Hayim Palaçi (ZTsKL) bu hafta peraşayı okuyan kişinin “Ahare Mot” sözcüklerini okurken sesine acılı bir hava vermesinin doğru olduğunu belirtir. Aharon’un iki oğlunun yaptıkları yanlıştan dolayı hayatlarını kaybetmelerini anımsamak ve yapılan yanlışlardan bir an evvel dönmek için bunun gerekliliğinden dem vurur. Kipur gününde büyük bir kısmı okunan Ahare Mot Peraşası büyük ölçüde Kipur günü uygulanan “avoda” yani ibadete açıklık getirmektedir. Onu izleyen Kedoşim peraşası ise bir anlamda “on emir” tekrarını yapmakta onunla beraber birçok önemli mitsvayı bizlere kazandırmaktadır. Zaman zaman yapılan yanlışlar bizi yanlış yönlere doğru savursa da Tanrı’nın teşuva kavramını bizlere kazandırması sayesinde bu yollardan dönmek ve yeniden izlenmesi gereken yolu izlemek mümkün olabilmektedir.

İnsanoğlu yaratılışın altıncı gününde yaratılmıştır. Yaratılış sırasına göre en kıdemsiz olan varlık insandır. Basit bir bitki, bir böcek hatta bir tek hücreli bile ondan evvel yaratılmıştır. İnsanı bulunduğu en üst mevkiye taşıyan Tanrı’nın ona üflediği ruhudur. Tanrı’nın bir parçasını taşıyan bir ruh sayesinde insanoğlu en önemli yaratılan olma sıfatını taşıyabilmekte onun dışında toz ve topraktan yaratılmış en kıdemsiz varlık olmaktadır. İnsan yaptıkları ile yapma ve yıkma insiyatifini de elinde bulundurmaktadır. Tanrı dünyayı yarattıktan sonra bilerek bu işi tamamlamadan bırakmış, tamamlama görevini ise en önemli yaratılan durumuna yükselttiği insana bırakmıştır. İnsanoğlu yapıcı kimliğine büründüğü zamanlarda dünyanın eksik yönlerini tamamlayabilmektedir. Ancak bünyesinde bulunan yıkıcı karakter ile yaptığı bütün olumlu şeyleri bir anda yıkabilme gücüne de sahiptir. Arada çok ince bir çizgi ile ayrılan bu iki önemli özellik yaşadığımız dünyanın dengesini de oluşturabilmektedir.

Pirke Avot’un bu hafta okuyacağımız üçüncü bölümünde Rabi Akiva üç aşamalı mişnasında önce insanın konumunun önemine değinmekte olan Tanrı’nın imajında yaratıldığını bir pasukla açıklamaktadır.

“Betselem Elokim bara otam” - Onları Tanrı’nın imajında yarattı.

Tanrı’nın imajında yaratılmak her ne kadar Tanrı’nın bir şekli olmadığı prensibi ile çelişir görünse de buradaki imaj Tanrı’nın bütün iyi özelliklerini sembolize etmektedir. Buradan mişnamızın ikinci aşamasında toplum olarak Tanrı’nın bize ne kadar önem verdiğinin altını çizmektedir.

“Banim atem L’AD... Elokehem.” - Siz Tanrı için O’nun çocuklarısınız.

Ne kadar ilginçtir ki Ree peraşasında bu cümleyi izleyen konu Kaşerut kurallarına uymak ile ilgilidir ve bu özelliğimizin ne kadar Kaşerut ile bağlantılı olduğunu gözler önüne sermektedir. Buradan da bir üçüncü aşama gelmektedir ki o da sahip olduğumuz çok değerli bir mücevheri vurgulamakta onsuz bir yaşam olamayacağını savunmaktadır. Gerçekten de Yahudi yaşam tarzını belirleyen Tora bizler için her şey anlamını taşımaktadır. Mişle’den bir cümle ile bu iddiasını kanıtlayan Rabi Akiva hem bir gönderme hem de bir uyarı yapmayı ihmal etmemektedir.

“Ki lekah tov natati lahem torati al taazovu.”

Sizlere iyi bir doktrin verdim. Onu bırakmayınız.