Duyarsizlik kaç ayar?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Unutmak, hatırlamak; sevinmek, üzülmek... Bunların hepsi insanoğluna özgü, tepkileri kişiden kişiye değişen kavramlar.
15 Kasım 2003 sabahı Şişhane Büyük Hendek Sokağı ve Şişli Nakiye Elgün Sokağı teröristlerin bombalı saldırıları sonucu kan gölüne dönüşmüştü. Yoldan geçenler, çevre esnafı ve her iki sokakta bulunan sinagoglarda ibadet edenler cennetle cehennem arasındaki çizgideydi sanki. Toplam yirmidört kişi yaşamını yitirdi o gün. Her iki sokakta, uzun süre, adı konmayan bir sessizlik, bir durağanlık yaşandı. Olay basında çokça yankılandı, terör eylemi hedefine ulaştı ve sonuçta en acısı, ateş düştüğü yeri yaktı.
***
Saldırılarda yitirdiklerimiz bu yıl Yahudi dini takvimine göre 9 Kasım’da Neve Şalom’da yapılan dua ile anıldı. Olayın vuku bulduğu 15 Kasım’da ise, Şişli Sinagogu’nun hasar gören duvarının önünde Nakiye Elgün Sokak’ta Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de hazır bulunduğu bir anma töreni gerçekleşti.
Terörün ardındaki zihniyetle, duyarsızlık arasında bir pararellik oluşturamam. Gene de duyarsızlığın bizleri bir hiçliğe sürüklediği göz ardı edilemez. Her iki anma töreninde katılımın azlığı oldukça düşündürücüydü. Üzgünüm ama, protokol koltukları, yalnız yemek davetleri için değil, biraz da örnek oluşturmak içindir.
Şişli’de sinagogun arkasında patlayan bombanın düştüğü duvarın önüne konan kürsüde Şişli Müftüsü Recep Öztürk, yaptığı konuşmada: “Bu dünyada bin dost az, bir düşman fazladır” diyordu.
Dar sokağı dolduran basın ordusu çekim için insanlara çarpa çarpa ilerlerken, kimileri de mikrofon uzatıp görüş alıyorlardı. Genç muhabirlerden biri sokaktaki yaşlı kadına: “Saldırı günü burada mıydınız?”, “Hayır”, “Peki, anma törenine niye geldiniz?”, “İnsanlık uğruna...”  Genç kız verilen yanıtı bir türlü anlamadı. Duyarsızlık nereye kadar?
***
Neve Şalom’un önünde yitirdiğimiz koruma görevlisi Emin Bey, sizi tanımış olan gençler ve bizler için her zaman saygının ve güvenin simgesi olarak anımsanıyorsunuz.
***
Dış haberler sayfası yönetmenlerinden Viktor Kuzu’nun iki ayağı bir pabuca girdi. Aralık başında askere yolcu edeceğimiz Viktor, bir ay öncesinden işten ayrılmanın dayanılmaz rüyasını yaşarken, bizler gibi, onu da çok seven işverenleri tarafından son dakikaya kadar esir alındı. Dolayısıyla, çok değer verdiği Şalom sayfalarını istediği gibi planlamamış olmaktan tedirgin.
Gazete içi çalışanlarımızın iyi ve kötü günleri her zaman paylaşıldı. Sevgili Kuzu, güle güle gidip, dönüşte sayfalarına kavuşacaksın. Bu arada yaşıtların işe daha sıkı sarılacaklar. Ve de her ‘imdat’ deyişimizde yanımıza süzülen Nelly Barokas, zaten ‘Dış Haberler’in son durumunu “uzuun” süredir takip edip, son düzeltmelerini yapıp gazeteye konacak hale getiriyordu. Gene yapacak. “Koruyucu teyzeler” sessiz, sakin ve bilirkişi konumundadırlar. Onun için, Viktor Paşa akranların da senin gibi askere gitmeden önce “teyze”lerinin hayır duasını alsınlar ve sonra yola çıksınlar...