“Şekersiz çikolatali pastalar”

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Öğrencilik yıllarımın ‘pazar sendromu’ndan kurtulmak çok uzun zamanımı aldı. Ta, en derinlerde gene de bir kırıntı kalmış galiba. Nitekim, sağlıklı bir kız/erkek çocuğuna: “Haydi yavrum, haftasonu ödevini biraz tekrar et” dediğinizde, alacağınız ortalama yanıt: derin bir iç çekiş veya bir esneme; ya, tamam bitti; veya beklenmedik (!) bir tuvalete gitme istediğidir. Kısacası, pazar günü bir çocuktan beklenebilecek en son iş, ders tekrarıdır.
Çocuklar misali, pazar sabahı uyanıp havanın sıcak ve güneşli olduğunu gördüğümde, içimi hiç de ölesiye bir sevinç kaplamaz. Çünkü böyle durumlarda normal insanlar, açık havaya çıkıp yürümeye koşullanmışlardır. Açık hava ile sorun yok da; yürümek zor iş... Amerikalılar bir dönem ‘koşu’ diye tutturdular. Bir müddet sonra insanlar patır patır döküldü. Acaba yirmi sene sonra: “kusura bakmayın, yürümek daha kötüymüş” derler mi? Pek sanmıyorum, ama...
Diğer yandan, ‘gökten üç elma düştü’ misali kimi pazar da çok istememe karşın, yürüyüş programı bir türlü gerçekleşmez. Tıpkı, geçtiğimiz pazar günü gibi.
Katıldığım bir dost meclisinde, yapılan sohbetten ziyade, İrvin Mandel’in ekrana yansıyan karikatürleri kolay kolay zihnimden silinmeyecek. Çaydı, kahveydi derken öğlen oldu. Bu arada uzun süre oturmak da iyi değil..
* * *
Tesadüf bu ya, akşam üstü de ‘oturmalı’ bir günün devamı vardı. Madem hava güzel; eş dost, birkaç uzak akraba, kıyıdan kıyıdan bir Boğaz turu yaptık. Açık hava gibisi yok! İyot kokusu insanın zihnini açıyor. O gün eski bir dosta rastladım. Benden yirmi yaş büyüktü, oysa yaşama tutunuşu ile benden yirmi yaş gençti. İyi bir motivasyon oldu. Artık ben de yürüyeceğim.
* * *
Muhteşem bir kitap geçti elime. Gastronomiden ziyade ‘sanat’ olarak nitelendirdiğim bu yapıt ‘pasta yapımı’ ile ilgili. Yazarı ise, Türkiye’deki ilk özel dizaynlı pastaları üreten Foodie Emel Başdoğan.
Foodie’nin pastalarının tadını bildiğim için kitabı görünce hem sevmek, hem beğenmek pek zor olmadı.
Emel Başdoğan; Boğaziçi, Viyana ve Paris Üniversiteleri’nde biyoloji, sosyoloji ve felsefe eğitim dallarında gördü.
Almanca, İngiliz ve Fransızca bilmenin yanısıra, Cervantes Enstitüsü’nde Karen Şarhon’un öğrencisi olan Emel, yakın zamanda konuştuğu dillere Judeo-Espanyol’u da katacak. İnkilap Yayınevi’nden çıkan kitabın kapağı göz zevkinize hitap edecek; merakınız ise sayfaların arasında sizi bir keşfe sürükleyecek.
* * *
İlginç değil mi, sevgili Bay Bici? Uzun yıllar diabet yüzünden çok sevdiğiniz pastaları yiyemediniz. Oysa Foodie’deki şekersiz çikolatalı pastalar size ‘şiir’ yazdırtacak türden. Hep birşeyleri yakalamaya çalışıyoruz. Ama bazıları da kaçıyor. Yokluğunuzun üçüncü yılında sizi hep güleryüzle anıyoruz Salamon Bicerano.