Yassag…

Sami AJİ Köşe Yazısı
17 Mart 2021 Çarşamba

Yanlış görmüyorsunuz…

4 Mart 2021 tarihli Hürriyet gazetesinin 10. sahifesinde yayınlanan habere göre tek kullanımlık plastikten mamul, çatal, bıçak, kaşık, tabak, bardak vs’nin imali ve dağıtımı, belli istisnalar dışında, haziran ayından itibaren kısıtlanacakmış.

Buna inanmak güçtü… Herhalde yakında bir yalanlama çıkar ve Türkiye’deki ilgili sanayiciler konuya açıklık getiriler diye düşündüm.

Şu ana kadar herhangi bir medya kanalında yayınlanmış bir bildiri veya izahata rastlamayınca internete girip konuyla ilgili yerli ve yabancı sitelerde dolaşmaya başladım. (Kış soğuğunda ‘sörf’ yapmamı beklemezsiniz herhalde.)

Paylaşıyorum…

Haber doğru…

Ancak o kadar taze değil…

Meğerse daha 2016 yılında Fransa’da yeşiller partisi parlamentoya bir karar tasarısı getirerek, 2020 yılından itibaren plastikten mamul yukarda saydığım eşyaların kullanılmasının yasaklanmasını istemiş.

Hemen ardından Avrupa üreticileri birliğini temsilen ‘Pack2go’ adlı şirket, bu kararın AB prensiplerine aykırı olduğunu belirterek, karşı çıkacaklarını beyan etmişler.

2018 yılına gelindiğinde, bu sefer Avrupa parlamentosu bir karar tasarısı üzerinde çalışmaya başlamış ve aynı yılın aralık ayında tasarı kabul edilmiş. Buna göre 2020 yılından itibaren plastik tabak, çatal, bıçak, kaşık kullanılmayacaktı.

2019’da bazı AB ülkeleri kendi ülkelerinde yasaklama kararları almaya başladılar ama yürürlük tarihini Temmuz 2021’e uzattılar.

Gerekçeleri ne idi?

İster inanın ister inanmayın… Efendim plastik yemek takımları piknikçiler tarafından doğaya atılıyormuş. Bilhassa deniz kenarlarını seçenler bunları hep okyanuslara atıyorlarmış… Ve çevrecilere göre “böyle giderse” 2050 yılında su küremizde balıktan çok plastik bulacakmışız.

Bu iddiaya kulunuz pek itibar etmedi.  Plastik şişeler ve poşet bahis konusu olsaydı desteklerdim.

Yemek servisi konusunda görüşlerimi sizinle paylaşmadan evvel, sizlere plastik yerine önerilen alternatiflerden üçünü saymak isterim:

İlk sayılan, tabiatıyla, paslanmaz çelik mamulleri. Ancak çok hafif bir çelik alaşımından yapılmış ve nikel ihtiva etmiyor. Özel piknik seti de varmış. Bulaşık makinesinde yıkanıyor ve ‘onlarca yıl’ dayanırmış. (Valla, kulunuzda en az 100 yıllık gümüş takımlar var hâlâ kullanıyoruz. Niye gümüşü tavsiye etmezler?)

İkinci alternatif tahtadan veya bambulardan oyulmuş kaşık çatal bıçak. Epey dayanıklıymış… Bunlar da makineye giriyormuş… Tahta bardakları da hatırlatayım. Şarap veya rakınızı onlara doldurup içebilirsiniz. Tahta kadeh tokuşturmanın da zevki başkaymış. 

Üçüncüsü ve bana göre en güzeli yenebilir kaşık çatal bıçaklar. Diğer bir deyimle çorbanızı içiyorsunuz. Kuru fasulye pilavınızı da kaşıklıyorsunuz. Ardından kavun karpuzunuzu yiyorsunuz. Ve en sonunda yemek takımlarını da afiyetle midenize indiriyorsunuz. Ancak bu “bap’ta”1 kadehlerden ses yok.

Vallahi şaka değil… Ama parantezi burada kapatıyorum.

Parantezden evvelki duruma dönelim ve dilerseniz yasağın içeriğini irdeleyelim.

Denizlere bolca plastik çöp atıldığını ve her sene miktarının arttığını kabul edelim. Yemek takımlarının bu çöpler içindeki oranı nedir? Kaldı ki bunların denize atılmasının önlenmesi zor olmasa gerek…

Bu yasaklar tartışılmakta iken salgın hastalık böylesine yaygınlaşmış halde miydi?

Sokaktan eve gelince neredeyse iç çamaşırlarımıza kadar çıkarıp yıkamaya atarken bulaşma endişesiyle artık dışardan gelen dostları bile evimize almazken, her türlü temastan kaçınırken, başta hastaneler olmak üzere, lokanta kafe gibi yerlerde kullandıktan sonra hemen atılması gereken kaplar bulundurmak şartken, tek kullanımlık eşyaların üretilmesini yasaklamanın nedenini anlamakta emin olun zorlanıyorum.

Kaldı ki (ve tekrar paranteze dönersek) paslanmaz çelikleri bulaşık makinasına koymakla aşırı bir su ve deterjan harcamıyor muyuz? Çıkan kirli sular mı denize kolay ulaşır yoksa katı atıklar m?

Tahta malzemelerin plastiğin yerini tutması mümkün mü? Yok edilecek ağaçların sayısını düşünmek bile istemiyorum. Bir de bunların yıkanması yine su ve deterjan kullanımını arttıracak.

Yenebilir kaşık çatalları da ben fantezi olarak görüyorum. Hatta bir yerde insan sağlığını dahi tehdit edebilir. Ana maddesi un, şeker, tuz (yani 3 beyaz) ama çikolata, vanilya veya baharat aromalı olabilirmiş. Üretimleri hızla devam ediyor2.

Özetle, sizlere temmuz ayı başına kadar sabretmenizi ve o tarihe kadar durumu takip etmenizi öneririm. Arada plastik kullanımına devam;  lütfen denize atmayın…                

---

1 Bap, kapı demektir… Ancak kitaplarda bölüm veya konu başlığı anlamında kullanılır.

2 Switch Eat sitesini ziyaret edin. Bayılacaksınız. Bir de Koovee.co diye Google’a girin. Orada da çeşitli tatlarda kaşıklar bulacaksınız. Hatta yemeği unutup sadece kaşıkları yemek isteyeceksiniz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün