Gündemimiz AB…

Sami AJİ Köşe Yazısı
6 Ocak 2021 Çarşamba

Hangi meseleye değineceğimi hemen anladınız…

COVID halen birinci sırada.

Haberlerin, yorumların ve her türlü sosyal medya hesaplarının ikinci sırasını hem Brexit hem İngiltere ile imzaladığımız STA aldı. (Hepinizin bildiği gibi STA serbest ticaret anlaşmasının kısaltılmış halidir. Ben yine de hatırlatayım dedim.)

Konuya tam girmeden evvel, Fransızcada bir zamanlar epey kullanılan bir kelimeden bahsetmek istiyorum… Bu ‘sözcük’ eski Türkçeden Fransızcaya geçmiş bir terimdir: ‘Beraté’. Ne demek yahu? Çok basit, berat sahibi olan bir kimse… Peki, Fransızlara ne?

Şimdi konuya giriyorum.

Osmanlının Avrupa ve İngiltere ile olan ilişkileri sadece harplerden ibaret değildi. Ticari ve kültürel ilişkiler çok yoğun yer tutardı hatta savaş esnasında bile ticari ilişkiler devam edebilirdi.

Bu temaslar da belli zamanlarda belgelere dökülür, karşılıklı imzalar atılır veya mektuplar teati edilirdi.  

Bunların, kulunuza göre en ilginci Kapitülasyonlardı: 1536 yılında Fransız büyükelçisi Jean de la Forest (forêt olarak da yazanlar var) ile ünlü eniştemiz, Pargalı İbrahim Paşa, nam-ı diğer Sadrazam ‘Makbul’ İbrahim Paşa arasında yapılan görüşmeler sonunda yürürlüğe giren sözleşmedir. (Metin, 4 Şubat 1536’da kabul edilmiş. Şu tesadüfe bakın ki, İbrahim Paşa bir ay sonra 15 Mart 1536’da Sultan’ın emriyle boğdurularak öldürtülür1.)    

Başlıkta soldaki resim, bu sözleşmenin iki sayfasını göstermekte. (Okumaya çalışmayın Fransızcasını bile çözmeniz zor.)

Metne göre, Fransız gemilerine tüm Osmanlı limanlarına serbestçe girmelerine izin verilmekte. Bu gemilerle gelen malların belirlenmiş gümrük vergileri ödendikten sonra tüm imparatorluk toprakları içinde satılması ve Fransız vatandaşlarının bu maksatla diledikleri yerde ticarethane kurmaları, ev satın almalarına da izin verilmiştir.

Başka ülkelere ait olup Fransız bayrağı çeken gemiler de benzer haklardan faydalanacaklardır2.

Bu metin sonraki padişahlar tarafından da kabul ve teyit edilmiş ancak kişisel haklara ait eklemeler yapılmıştı. Fransız uyruklular için kendi mahkemeleri tarafından yargılanma hakkı, kendi vatandaşları için özel tutukevleri, kilise açma, eğitim kurumları açma hakları gibi…

Görüldüğü gibi adeta tek yönlü bir serbest ticaret ve serbest dolaşım anlaşması neredeyse 485 yıl evvel hayata geçirilmişti.

Nitekim muhtelif Fransız müellif ve tarihçileri bu sözleşmeyi adeta bir efsane olarak nitelemişler ve “Un rêve qui dura près de 400 ans”3 deyimini kullanmışlardı.

Hatta bazı yazarlar aslında böyle bir anlaşmanın asla Sultan Süleyman tarafından tasdik edilmediğini iddia etmişlerdi. (Sultan’ın iki fermanı ortaya çıkınca nihayet ikna oldular.)

Bu haklardan diğer ülkelerin de istifade etmek istemesi de kaçınılmazdı. Nitekim daha ileride İngiltere, Hollanda, İsveç, Prusya hatta Rusya benzer anlaşmalar imzalayacaklardı.

Anlaşılacağı üzere devlet geleneği olarak bu tarz ilişkiler hususunda epey tecrübe sahibiyiz. Ancak sistemin içerisine mütekabiliyet ilkesini bir türlü yerleştirmeyi beceremedik.

Başa dönersek, tüm yaşadığımız olaylardan sonra bizim AB’ye girme ve tam üye kabul edilme şansımız var mı?

Kıta Avrupası’nın, bugünkü siyasi, iktisadî ve sosyal durumunu dikkate alırsak cevabımız pek müspet olmayacaktır.

Kıta Avrupası belki de en zayıf, savunmasız ve kararsız dönemini yaşamakta. Maurice Schumann, de Gaulle, Adenauer, Thatcher, Karamanlis gibi liderlerin eksikliği de açıkça hissediliyor.

Artık, onlar için yeni bir üye kabulünden daha çok, kendi bünyelerini sağlamlaştırmak hayati öneme sahiptir.

 ---                                           

Genel not:  Beraté, terimi zamanında çok önemliydi. Zira Osmanlı yetkililerinden bu belgeyi alan kişi artık elini kolunu sallayarak tüm ‘payitahta’ dolaşır ve tam güvenlik içinde işini görebilirdi. “Il est beraté” demek bizim deyimimizle “Başına devlet kuşu kondu” lafı ile eşdeğerdi.

Öğrendiğim kadarı ile bu beratlardan en fazla istifade eden ülkeler sırasıyla, Fransa, İsveç, İngiltere ve Hollanda idi.

1 İbrahim Paşa, Sultan Süleyman’ın çocukluk arkadaşı ve eniştesi olmaktan öte, çok değerli ve başarılı bir devlet adamı olduğunu ispat etmiştir. Batılı yaşam tarzını benimsemişti. Çeşitli dedikodular ve iftiralara inandırılan Sultan onu boğdurarak katletmişti.

2 Fransızlar başka ülke gemilerine bayrak hakkını verirken taşıdığı veya taşıyacağı yüke göre resmen bir komisyon almaktaydılar…

3 Kapitülasyonlar Lozan Anlaşmasıyla resmen sona erdi.   

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün