Kutuplaşmaktan sıkılmadık mı?

Mois GABAY Köşe Yazısı
11 Kasım 2020 Çarşamba

Amerikan seçimlerinde ‘umut’ galip geldi. Amerikan halkı her şeye rağmen görevde kaldığı süre boyunca ‘yalanı’ en çok kullanan, yeri geldiğinde basını, sosyal medyayı kontrol altına almaya çalışan, ötekileştirmeyi zirveye taşıyan, gerekli gördüğünde halkın belli bir bölümüne karşı ‘şiddet’ kullanılmasını körükleyen bir lidere ikinci kez görev yapma izni vermedi. Sosyal medyanın yanlış bilgiyi yaymadaki rolü de düşünüldüğünde, Trump’ın kaybetmesinde Twitter tarafından son dönemde Amerikan başkanını karşısına alma pahasına atılan cesur adımların da etkisi olduğunu tahmin etmek güç değil. Dileriz Amerikan seçimlerinin açtığı yol kısa zamanda meyvelerini verir ve daha barışçıl bir dünyada yaşama şansı buluruz.

Geçtiğimiz hafta, KRT Tv’de Amerikan seçimlerinin de tartışıldığı bir programa konuk olarak katılan değerli dostum Dr. Hay Eytan Kohen Yanarocak’ın günümüz dünya liderlerine yönelik saptamaları Amerikan seçimleri konusunun neden diğer ülkeler için de bu kadar önemli olduğunu bize anlatmaktaydı. Dr. Yanarocak konuşmasında “ülkelerinin marka değerinin önüne geçen liderler” ve “stadyum kültürü” ile siyaset yapılmasına atıfta bulunurken; bunun maalesef birçok ülke lideri için ‘moda’ olduğunu da örneklerle açıkladı. Nitekim dünya uzun bir süredir Amerika yerine Trump’ın tweetleri üzerinden bir takip yapmaya alışmış ve eski başkanın sözleri ile ülkenin marka değerine nasıl zarar verdiğini izlemekteydi. Her ne kadar Trump, İsrail siyaseti adına benzersiz katkılarda bulunup, seçimler öncesinde daha evvel kimsenin cesaret edemediği adımları atmış olsa da başta salgın sürecinin iyi yönetilememesi, geçtiğimiz yıl George Floyd olayı ile tekrardan patlak veren ırkçılık, üst üste söylediği yalanlar derken kendi sonunu da hazırlamış bulundu. Seçim sonrası Trump damadının telkinlerine uyup şimdilik bir yenilgi konuşması yapmasa ve stadyum kültürünün izinde konuyu Yüksek Mahkeme’ye taşıyacağını belirtse de Amerikan halkı çoktan yeni başkanı kabullenmiş gözüküyor. Biden’ın başta Ortadoğu ve Türkiye olmak üzere gelecek dönemdeki stratejilerini merakla beklerken; en azından mantık çerçevesinde hareket edeceğini ve kutuplaşmaya izin vermeyeceğini ümit ediyoruz.

***

Kariye’den haber var mı?

Kutuplaşmadan söz açmışken, canım ülkemde de son dönemde gözlemlediğim bazı olaylar, birilerin ne yaparsa yapsın eğer onlardan değilse belli bir kesimden asla takdir kazanamayacağını da hatırlattı. Yönetenler de şüphesiz bu fikir doğrultusunda her icraatta “Zaten birileri hep nefret edecek” düşüncesiyle hareket ederse kutuplaşmadan kurtulmak mümkün olabilir mi? Uzun bir süredir “Kariye Camii’nin ibadete açılması” konusu tartışılırken, 30 Ekim’de planlanan açılma kararı son anda yapılan bir değişiklikle ileri bir tarihe ertelendi. Edirnekapı’daki Mimar Sinan’ın muhteşem eseri Mihrimah Sultan Camii’ne sadece birkaç dakikalık mesafede bulunan Kariye için tekrardan umut doğarken, bu kez Kariye belirtilmeyen bir tarihe kadar kapılarını kapattı. Nitekim bir süredir farklı kesimlerden de gelen fikirlerde Kariye’nin mozaiklerinin sanat tarihi açısından taşıdığı önem ve cami olarak konumu ve namaz kılma alanının küçüklüğü düşünüldüğünde korunması gereken bir kültür mirası olduğu vurgulanmaktaydı. Dileriz bir an evvel gerekli düzenlemeler tekrardan yapılır ve bizler de büyük bir keyifle Kariye Müzesini yerli ve yabancı misafirlerimizle ziyaret edebiliriz.

*** 

Rabbi Jonathan Sacks’ın hatırasına saygı ile…

Geçtiğimiz hafta sonu dünya Yahudiliği ve entelektüel düşüncesi çok değerli bir ruhani liderini sonsuzluğa uğurladı. Londra ve Birleşik Krallık eski Baş Hahamı Lord Rabbi Jonathan Sacks’ın 72 yaşında kötü hastalıktan hayatını kaybettiğini üzüntüyle öğrendik. Rabbi Sacks’ın kendini benim gibi ‘seküler’ olarak niteleyen Yahudiler için yaptığı en büyük katkı şüphesiz “Yahudilik değerlerini günlük hayatta kullanabilecek öğretiler olarak sunması” ve “Yahudi olmanın gururunu” bizlere hatırlatmasıydı. Yaptığı yüzlerce konuşma ve kitaplarında güncel yaşamın sorunları ile Yahudilik tarihinden örnekleri ele alınmayan bir açı ile sundu ve ufkumuzu genişletti. Eserlerinin yanında Rabbi Sacks 13 Eylül 2018’de Lordlar Kamarasındaki cesur konuşmasında “Sadece Yahudiler değil insanlık tehlikede!” sözleriyle artan antisemitizmin ülkelerdeki insan hakları ve demokrasi açısından da nasıl bir tehlike yarattığını ve ne boyutlara ulaşabildiğini vurucu örneklerle açıklamıştı. Öğretileri ile bizlerde yaşamaya devam edecek. Yolu ışık olsun…

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün