En kısa yaz

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
7 Ekim 2020 Çarşamba

Bundan yedi ay evvel güne her an bir virüsü düşünerek uyandık. Yeni, hiç alışık olmadığımız bir hayat tarzına istem dışı entegre olduk. Alışveriş merkezleri kapandı, lokantalar sadece evlere servis olarak çalışmaya başladı, tiyatrolar, sinemalar, konserler bir günde hayatımızdan çıktı.  Toplu taşıma araçlarına mecbur kalmadıkça binmemeye, mümkün olduğunca evden çıkmamaya, ellerimizi yıpratana kadar yıkamaya, cebimizde kolonya, dezenfektan ve selpakla gezmeye başladık. Dünyanın en misafir ve komşu sever toplumlarından biriyken evimizi kapamaya, o evde sadece kendimiz ve/veya ailemiz yaşasa ve kimse davet edilmese bile aşırı derecede temizlemeye, çamaşır sularıyla dezenfekte etmeye devam ettik. Dışardan yemek yemekten çekindik, aylarca her öğünü kendimiz hazırladık. Market poşetlerini dezenfekte ettik, beklettik, gıdalarımızı yıkadık, yerleştirdik. Çocuğu olanlar tüm bunlara ek olarak okullar kapanınca öğleden sonra saatlerine kadar birer öğretmen oldular. Ardından hafta sonu sokağa çıkma yasakları da geldi. En son beş yaşındayken duyduğumu hatırladığım “sokağa çıkma yasağı” kelimesini seneler sonra kırklı yaşlarda tekrar duydum ve yaşadım. Uzun bir kış ve hissedemediğimiz bir ilkbahar oldu. Uzundu… 

***

Sonra haziran ayı geldi ve biz gevşemeye başladık. Çünkü havalar ısındı, çünkü bunaldık, çünkü lokantalar açıldı, uçuşlar başladı. Bazılarımız daha temkinli davrandı, sadece açık havada, bahçelerde gerçekten sosyal mesafeye uyarak sosyalleşti, evin dışında her an maskesini taktı.  Bazılarımız ise ilk uçakla tatile gidip sosyal mesafeli dizilen şezlongları da birleştirdi. Temmuz ve ağustos geldiğinde en temkinlisi bile az da olsa gevşemeye başladı. En yakınlarıyla sohbet ederken maske takmayı gevşetti önce, sonra market torbalarını silmeyi unutmaya başladı.  Sonra sıcaktan maskelerle terledi ama çantasında yedek maske taşımayı unuttuğunu fark etti.  Aylarca lokantalardan bir lokma yemek yemeyenler, aylarca yemek hazırlamanın verdiği bıkkınlıkla lokantaların açık yerlerinde yemeye başladı. Önceleri yemek gelene kadar çıkmayan maskeler, aylar geçtikçe lokanta girişinde çıkarılmaya başlandı. Ateş ölçerek içeriye sayıyla az kişi alan bazı spor salonları, zamanla kişi sayısını ufak ufak çoğalttı. Makineleri dezenfekte etme, temiz ayakkabı kuralını görmezden gelme konularını gevşetti. Eskiden bir merdiven tırabzanına, bir kapıya, bir asansör düğmesine kağıt mendille dokunup arkasından elimizi dezenfekte ederken, yaz gelince plajlarda herkesin denize girdiği merdivenlere dokunduk, şezlongları dezenfekte etmedik, maskeleri plaj girişinde çıkarıp tanıdıklarla sohbet etmeye başladık. Havalar ısınınca, ufak veya büyük gevşemelerle hepimiz gevşedik. Gevşemeye devam ediyoruz.  

***

Bu yaz bana çok kısa geldi. Sokağa çıkma yasağı, kısıtlamalar, normalleşme süreci, ilk deniz, ilk uçak, bayramlar, ilk yağmur, son sıcak gün derken bir gece ayağım üşüdü, çoraplarımı giydim ve o gece benim için yaz bitti. Kısa bir yaz oldu ama, uzun bir kış olmaması için elimden geleni yapacağım…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün