Değişim

Avram VENTURA Köşe Yazısı
14 Mayıs 2020 Perşembe

Geçenlerde oturmuş otuz-kırk yıl önce yazdıklarımı gözden geçiriyordum. Birçoğunu unutmuşum, bu arada onları yeni bir gözle okuma fırsatım oldu. Sonradan şunu düşündüm: Aradan bunca yıl geçti, o gün söylediklerimle şimdi benim için değişen ne var? Yazdığım birçok sözün altına bugün de imzamı atabilirim; ama birikimlerimi, deneyimlerimi eklediğimde onları daha okunabilir, daha zengin bir anlatımla dile getirebileceğimi de söyleyebilirim. Buna karşın önceden düşündüklerim, inandıklarım tümüyle değişmiş de olabilirdi. Özellikle okuduğum kitapların, yaşadığım olayların etkisiyle, eskisinden çok daha farklı görüşleri savunabilirdim. Doğrusu bunları bir çelişki olarak görmüyor, hiç de önemsemiyorum! İçten olduğu sürece, kendimin olduğu kadar başkalarının geçirebileceği değişimleri de doğal karşılıyorum.

İlginçtir, bu konuları düşünürken Joe Fassler’ın hazırladığı Karanlığı Aydınlatkitabını okuyordum. Amerikalı roman yazarı Amy Tan’ın, bu seçkide yer alan bir yazısındaki sözleri ilgimi çekti. Amy, Piksel Piksel başlıklı bu denemesinin bir yerinde şöyle diyor: 

“Her şeyi sorguluyorum ama her şeye de açığım. Sarsılmaz inançlarım yok. Değerlerim edindiğim her tecrübeyle değişerek gelişiyor. İçinde bulunduğum durumlar değiştikçe inandığım şeyler de değişiyor.”

Yazar, sanki bu sözleriyle düşündüklerimi özlü olarak dile getirmiş. Özellikle sarsılmaz inançlara yaslanmadığını söylemesi, onun her türlü eleştiriye ve tartışmaya açık olduğunu da gösteriyor. Kendi payıma, görüş ve inançlarımın sorguladığım sürece her zaman değişebileceğini bilmek, bana ayrıca düşünsel bir özgürlüğün rahatlığını duyumsatıyor diyebilirim. Ayrıca deneyimlerle bilenmiş yaşanmışlıklar, farklı yolları olduğu kadar, bu yollarda karşılaşacağımız kavşaklarda nasıl yön bulacağımızı bize göstermektedir; kimi zaman bilgimiz, kimi zaman da sezgilerimizle…

Değişime karşı olan, yalnızca kendi doğrularını ve sorgulanamayan inançlarını dayatmaya çalışan insanlardan ürktüğümü belirtmek isterim. Onların içinde bulunduğu bir tartışma ortamından özellikle kaçınmaya çalışırım. Dünya büyük bir gelişim içindeyken, beyninin aşılmaz duvarları arasında sıkışan bir insana, kendimi anlatmak kadar bildiklerine, inandıklarına farklı bir yorum getirmenin güçlüğünü söylemek bile gereksizdir.

Şöyle de sorabiliriz: Değişime, karşıt düşüncelere, sınırsız hayallere açık olmayan bir insan kendini geliştirebilir, yeni bir buluş ortaya koyabilir mi? Hiç sanmıyorum! Nitekim ünlü düşünür ve fizikçi Albert Einstein, ortaya yeni sorular, yeni olasılıklar atmak kadar, eski sorunlara yeni bir açıdan bakmanın, yaratıcı bir hayal gücü gerektirdiğini ve bunun bilimde gerçek bir ilerleme sağladığını söyler. 

Kuşku yok ki insan odaklı gördüğümüz bir değişimin, her zaman olumlu olduğunu söyleyemeyiz. Tüm kötülükler de, yine bir değişimin sonucudur; ama sözümün başından beri ele almaya çalıştığım, bizi daha olumlu, daha başarılı ve daha mutlu olmaya yönelten gelişmelerdir. Bir başka deyişle:

Ben, sürekli bardağın dolu tarafını görmek istiyorum!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün