65+ Sendromu

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
22 Nisan 2020 Çarşamba

Garip zamanlar yaşıyoruz. Film şeridindeki bir kare aniden zihninizde canlanıp günümüze çağrışım yapıyor. Okul sıralarında Hanife K. adında bir sınıf arkadaşımız vardı. Hazırlığa başladığımız günden beri gerek dış görünümü, gerekse çalışkanlığı ile örnek bir öğrenciydi. Beline kadar uzanan gür sarı saçlarını kalın iki örgü ile toplardı. Dersleri can kulağıyla dinler, teneffüslerde ise kabuğundan sıyrılıp heyecanla sağa sola koşardı. Yardımsever bir kızdı. Annesini veli toplantı günlerinde tanıdık. Akıllı bir kadındı. Eşini çok genç yaşta kaybetmişti. Kızının iyi bir eğitim alması en büyük arzusuydu.

Sanırım Hanife burslu okumuştu. Bunu okul bittikten çok sene sonra öğrenmiştik. Böylesi durumlar kimseye hissettirilmezdi.

Biraz büyüyüp ortaokula geçtiğimizde Hanife’nin de ilgi alanları değişmeye başlamıştı. Dış dünyaya çabuk açıldı. Çeşitli ülkelerden onlarca mektup arkadaşı vardı. Doğayı Koruma Vakfı, Hayvan Severler Dernekleri, çevrecilik gibi gençlere yönelik kuruluşların etkinliklerine katılır, oralardan da yeni arkadaşlar edinirdi. Etnik gruplar ilgisini çeker, kültürlerini benimsemeye çalışırdı.

O günlerde pastaneler, öğrencilerin okul çıkışı oturup sohbet ettikleri mekânlardı. Bir gün toplanıp pastaneye gittik. Yan masada da bir grup ecnebi genç vardı. Bir müddet sonra delikanlılardan biri Hanife’ye dönüp, “Nerelisiniz?” deyince, arkadaşımız “Dünya vatandaşıyım” diye cevap verdi. O dönem için alışılmadık bir yanıttı bu.
Hanife gerçekten de sonraki yıllarını bir ‘Dünya vatandaşı’ olarak sürdürdü. Eğitimini bitirince, Hindistan’dan başlayarak ülke ülke dolaştı. Sonuçta Fransa’da evlenip çiftlik yaşamını seçti.

***

COVID-19’un gündeme gelmesiyle herkes bir anda ‘Dünya vatandaşı’ oldu. Okul yıllarında ütopik gelen bu sözcüklerin bir gün gerçekleşeceğini asla düşünmezdim. Keşke hepimizi sarsacak şekilde değil de, Hanife’nin hayal ettiği gibi olabilseydi…

***

Korona’nın bizden çekip aldıklarının yanı sıra bazı getirileri olduğu da yadsınamaz. Sokakta ilişkimiz kesilip, içe dönük, ‘Evde hayat var’ başladığında, WhatsApp bağımlısı olmaya başladığımı fark ettim. Hemen bir kısıtlama getirdim.

Spora olan ilgisizliğimi ön plana çıkarmasam da, özellikle keyif aldığımı söyleyemem. Ancak insanlar gerek televizyonda, gerekse YouTube’da yer alan aerobik, jimnastik programlarından o kadar çok söz ettiler ki, kendimden utandım. Böylelikle, ‘Leslie’nin adımları’ ile bir Thai Chi seansını uygun buldum. İtiraf edeyim ki, çok memnunum.

*** 

Toplumumuzun entelektüel seviyesi bir anda yükseldi. ‘Bugün ne yapacağız’ sıkıntısı yok. Haber akışının dışında çoğunluk ekran başında opera, konser, film izliyor. Hangi saatte, hangi kanalda gösterilecekleri konusunda ise inanılmaz bir haberleşme ağı var. Artık randevu defterine not alır gibi, çizelge yapmak lazım. Zoom seanslarını da hesaba katarsak, program yoğun.

***

65 yaş üstü klişesi artık gerçekten can sıkmaya başladı. Halk arasında, dileğini kırk kez tekrarlarsan isteğin yerine gelir derler. Bu gidişle galiba altmış beş yaş üstü birden gençleşip sokağa çıkacak. Altmış beş yaş altındakiler de aniden ‘evde hayat var’ sendromuyla tanışacaklar.

***

Şimdi Maçka’daki İzmir Palas’ın bahçe duvarında, mor salkımlar, beni bekliyordur. Ben de onları çok özledim.

Sağlıkla kalın…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün