Deprem Yahudi oyunu mu?!

Mois GABAY Köşe Yazısı
2 Ekim 2019 Çarşamba

“İnsan hangi işi yaparsa yapsın, eğer karanlık tarafına yeniliyorsa, başkalarının ve kendi onurunu çiğniyorsa burada başarıdan söz etmek mümkün değildir, çünkü onur insan hayatından uzundur.” Geçtiğimiz hafta Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur ödülüne Zülfü Livaneli ile birlikte layık görülen Zuhal Olcay’ın bu sözleri günümüzde gazetecilik gibi onurunu korumanın zor olduğu bu mesleğin emekçilerine örnek olsun.

Geçtiğimiz hafta yaşanan korku dolu deprem sonrasında bir gazete ‘17 Ağustos Depreminde Gizlenen Gerçekler’ başlığı ile 1999 depreminin ‘Amerikan-Siyonist’ bir harp oyunu’  olduğunu belirterek ve İsrail’in yardımını da oyunun bozulması ile bir zorunluluk gibi gösterdiği haberiyle çirkin gazeteciliğini sürdürmekteydi. Nitekim şu anki politik konjonktürde 1999 depreminde İsrail’in ilk yardım elini uzatan ülkeler arasında olması, İsrailli 30 doktor ve 100 hemşirenin Gölcük’te kurdukları sahra hastanesinde bir yandan yüzlerce yaralıya müdahale ederken, ardı ardına beş kez doğum gerçekleştirerek en zor şartlarda hayata umut vermesini anlatmak ana akım medyada kimsenin işine gelmeyebilir dönem 250 kişilik yardım ekibi ile imdada yetişen Israil, bu yardımların yanı sıra 50 ton yardım malzemesini deniz yoluyla İstanbul’a ulaştırmıştı*. Bazı yardım malzemeleri de hava yolu ile yollanmıştı. Hemen ardından daha büyük bir nakliyat ise Aşdod Limanından yola çıkmıştı. Bu nakliyatta depremzedelerin ikamet edebilecekleri konteynırdan yapılma prefabrik evler, çadırlar bulunmaktaydı. 24 Ağustos tarihinde, İSK Kurtarma timi İsrail’e geri dönmüştü. On iki Türk vatandaşını hayata geri döndürmeyi başarıp, enkaz altından toplamda 146 cesede ulaşmışlardı. Şimdilerde konu ne olursa olsun ‘İsrail’e karşı’ olmayı erdem sayanlar umarım bu gerçekleri bir kez daha hatırlayıp vicdanlarının sesini dinlerler.

Geçtiğimiz hafta yine daha evvel de kaleme aldığım bir olayın yıllar sonra tekrardan gerçekleşmesinden mutluluk duydum.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’a Birleşmiş Milletler zirvesi için düzenlediği ziyaret heyetinde Türk Yahudi Toplumu eş başkanları da hazır bulunmaktaydı. Amerikan Yahudi sivil toplum kuruluşları ile de görüşülen bu seyahate, Türk Yahudi toplumu yönetiminin katılmış olması 1970’lerden günümüze devam eden ‘Türk Yahudi Lobiciliği’ anlamında ilerisi için umutlu bir tabloyu tekrardan hatırlattı. Dilerim sadece Amerika değil gelecek tüm yurtdışı seyahatlerde de farklı inanç grupları temsilcileri ve bu kez azınlık gazeteleri de yer alır. Bu olumlu gelişmelerin yanı sıra Sayın Cumhurbaşkanı’nın gelecek seyahatlerinde Naturei Carta yerine daha ılımlı gruplarla görüşmesinin bölgedeki barışa yönelik katkısının daha fazla olacağı kanaatindeyim. Nitekim, Türkiye gibi tarihten gelen özellikleriyle bölgenin gerçeklerine hakim, rol model potansiyelini koruyan bir ülkeden, Birleşmiş Milletler toplantısındaki sert konuşmadan ziyade bölgedeki çözüme katkı sunması bekleniyor. Holokost’un günümüzün siyasi savaşları ile karşılaştırmaya tabi tutulması ise çoğu kez devlet yetkililerinden sade vatandaşa kadar yanılgıya düşülen, Holokost’un anlamını hafifleştirmeye yönelik vahim bir hata olarak karşımızda durmaktadır. Geçen hafta sosyal medyada rastladığımız ‘Metrobüs kuyruğunu Auschwitz’e benzeten’ vatandaş da, kendi kendine espri yaptığını zannederken en naif düşünceyle bu hataya düşmüştür.

Deniz Ertuğ Hanımefendinin ‘Times Of Israel’ bloğundaki yazısında dile getirdiği düşüncelerin tümüne katılmasam da son yıllarda, kendisinin de gözlemlediği gibi Türkiye’de filosemit olmak neredeyse kendini uzaylı hissetmekle eş anlama gelmiştir. Toplum genelinde, komşularımızın kimi zaman ayıp olur düşüncesi, çoğu zaman da medyanın etkisiyle ‘Yahudi’ kelimesini kullanmayı sakınmalarını  gözlemlemek bile bunun bir sonucu değil midir? Devletimizin de eskilerden oluşmuş bu hatayı düzeltmesi de bizleri mutlu edecektir. Türk Yahudileri olarak bizler köklerimizin ait olduğu bu vatana ‘Canım ülkem’ demekten vazgeçmeyeceğiz. Nefretin sevgiye dönüştüğü, barış dolu bir yıl dileklerimle...

*1999 Depremi sonrası İsrail’in yardımları ile ilgili bilgiler Hastürk sitesinden alınmıştır.

 

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün