15 Mayıs…

Sami AJİ Köşe Yazısı
15 Mayıs 2019 Çarşamba

“Yine mi Mayıs?” diye söylendiğinizi duyar gibiyim…

Başlığımı da niye 15 Mayıs attığımı, niye bu fotoğrafı kullandığımı da yazımı okurken anlayacaksınız.

Mayıs ayı, kulunuza göre, gençlerimizle daha yakından ilgilenmemizin ve onlara tam güven duyduğumuzu daha yoğun olarak göstermenin mevsimidir.

Nitekim günümüzde, ünlü Forbes dergisinin yayınladığı listelere göre, 40 yaşının altında dünyada 71 dolar milyarderi mevcut. İşin ilginç tarafı da hemen hepsi ilk önemli adımlarını 20 - 21 yaşlarındayken atmışlar ve süratle yükselmişler… Örneğin Mike Zuckerberg (şu anda 34 yaşında) Harvard Üniversitesindeki birinci yılında en başarılı (ve en yakışıklı) öğrencisi seçilmesinden çok kısa bir süre sonra eğitimini yarıda bırakarak 20 yaşındayken Facebook sitesini kurmuş. (Yükselişini, başarılarını, servetini zaten sanal veya gerçek medyadan izlemişsinizdir.)

Belki de, tesadüf, diyeceksiniz ama, Microsoft’un kurucusu Bill Gates de, yine Harvard’da parlak bir öğrenciyken, tahsilini bırakmış ve yine 20 yaşında iş hayatına atılmış. Bugünkü değeri bir trilyon dolar sınırında tahmin edilmekte (ne demekse).

Bizim tarihimizde de örnek alınacak gençler var ve özellikle önemli kararlarını veya teşebbüslerini -yine tesadüf deyin- mayıs ayında ya almışlar ya da gerçekleştirmişlerdir.

Ulu önderimiz Atatürk, Samsun’a gitme kararını 15 Mayıs tarihinde, Bandırma gemisinin kaptanı ile görüştükten sonra kesinleştirdi ve 16 Mayıs’ta yola çıktı. O tarihe 38 yaşında idi…

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’a 29 Mayıs 1453’te girerken 21 yaşında idi.

Mayıs/gençlik düşüncesiyle kulunuzun ilgisini çeken ve medyalarda pek fazla bahsi geçmeyen çok önemli saydığım bir kişi ve onun başarılarının üzerinde durmak, sizlerle paylaşmak isterim.

Yine bir 15 Mayıs günü; yıl 1666… Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Girit Adasını fethetmek üzere yola çıkmaktadır. Tam iki buçuk yıl, İstanbul’a geri dönmeden ordusunun başında kalarak kuşatmayı sürdürmüş, adayı fethettikten ve yeniden imarına bizzat nezaret ettikten sonra oradan ayrılmıştır. O tarihte 31 yaşında idi.

Onun döneminde Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlarına ulaşacaktır. Yalnız devlet adamlığı, stratejideki ustalığı ile değil, bilhassa her diplomatik ihtilafı çözerken gösterdiği insani yaklaşımları ile bütün Avrupa’nın hayranlığını kazanmıştır.

Dilerseniz yaşam öyküsüne biraz daha yakından bakalım. Babası Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’dır. Babanın prestiji ona yaradı diyebilirsiniz, ama hiç öyle değil: Küçük Ahmet, yedi yaşında iken İstanbul’a gelmiş ve eğitimini tüm hocalarını hayretler içinde bırakarak kısa zamanda tamamlamıştır. On altı yaşında, tekrar ediyorum, on altı yaşında, müderris (yani profesör) unvanını alarak medresede ders vermeye başlamıştır. Bu rekor günümüzde dahi henüz kırılmamıştır.

Gelin görün ki tıpkı Bill Gates ve Mark Zuckerberg gibi, bulunduğu ‘akademik’ ortamdan çok sıkılmış ve medreseden ayrılarak, mülkiyeye girmiştir. Gösterdiği üstün beceri üzerine, 21 yaşında Erzurum, 25 yaşında Şam valiliğine ve kısa süre sonra sadrazam vekilliğine atanmıştır. Babasının ölümü ile de, 26 yaşında, sadrazamlık mührü kendisine teslim edilmiştir.

Göreve gelir gelmez, önce malî yenilikleri ele almıştır. Bütçe disiplini kavramını geliştirmiş, devletin gelir ve giderlerini düzene sokmayı başarmıştır. Bu meyanda saray içi masrafları ciddi bir şekilde kısarak lüzumsuz harcamaları yok etmiştir. Aynı yönde, bayram, cülus, sünnet gibi günlerde hem saraya hem devlet adamlarına hediye verilmesini yasaklamıştır.

Ulema sınıfının kaldırılmasını hedefleyerek, hem eğitimde reform hareketini aynı zamanda da laiklik prensibini yerleştirmek için çalışmalara başlamıştır.

Çemberlitaş’ta kurdurduğu kütüphane ile gerçek anlamda halka açık, düzenli şekilde hizmet verecek bir müesseseyi yerleştirmiştir. (Kütüphane olarak tasarlanan ilk Osmanlı yapısıdır ve bugün hizmet vermeye devam etmektedir. Hafta sonları hariç 8.30-17.00 arası.)

Yabancı tarihçiler dahi onu iyi huylu, sabırlı, azimli ve ‘ileri görüşlü’ tasvir etmişlerdir. Faziletli kişiliği dolaysıyla kendisine ‘Fazıl’ lakabı takılmıştır.

Bu olağanüstü devlet adamını maalesef 41 yaşında kaybettik. Ölüm sebebi, bazı kaynaklara göre aşırı çalışmaya bağlı yorgunluk, yıpranma ve içkiye düşkünlüğü olarak gösterilmiştir1.

Yazımın başına dönersek, 15 Mayıs tarihinin genç dâhiler günü olarak kutlanmasını ve bu vesile ile Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın her sene rahmet, minnet ve özlemle anılmasını öneriyorum.

1 Başlıca kaynağım, Sayın Dursun Saral’ın ilgili makalelerinden derlediğim bilgilerdir. Bu vesile ile sevgili tarih Hocam Ali Rıza Sağman’a rahmetler diliyorum.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün