Distopya mı, Ütopya mı?

Çin’deki Hal ve Gidişat Notu Uygulaması

Metin BONFİL Köşe Yazısı
3 Nisan 2019 Çarşamba

Belli yaşın üzerinde olanlar “Çin malı” tabirinin güvenilmez, ucuz veya çürük mal anlamına geldiği zamanları çok iyi bilir. Çin hükümeti (Komünist Parti de diyebilirsiniz) 2014 senesinde Çin toplumundaki güven açığını tedavi etmek amacı ile ülkeyi dijital diktatörlük distopyası haline getirebilecek bir kanuna imza attı. Bu kanuna göre, 2020’ye kadar Çin’de yaşayan her birey bir ‘sosyal kredi notuna’ sahip olacak ve her işlemde bu notu göz önünde bulundurularak bazı avantajlara sahip olabilecek veya yaptırımlara tabi tutulacak.

Çin toplumu üçkağıtçılardan, ahlaksızlardan ve güvenilmez insan ve şirketlerden çok muzdarip. Başkan Şi Cinping toplumsal ilişkilerin zeminini güvensizlik oluşturduğu takdirde Çin’in ülke olarak potansiyeline ulaşamayacağını düşünüyor. Yüz milyonlarca Çinlinin doğduğu köyde ailesini bırakıp bambaşka bölgelerdeki büyük fabrikalarda çalışmaya gittiği bir toplumda kimin kim olduğunu bilmek gerçekten imkânsız olabilir. Genç iseniz, henüz birikiminiz yok ise, başka bir köyden veya şehirden geliyorsanız, referans veremediğiniz için kiralık ev tutmanız veya iş bulmanız iki misli zor olabilir.

Çin’de halen belli şehirlerde pilot uygulama sürecinde olan sosyal kredi sistemine göre (shehui xinyong tixi) her birey sisteme belli bir puan ile giriyor; iyi ve olumlu davranışları artı puan yazarken, ihlal ettiği kanunlar, etik değerler veya olumsuz davranışlar ise eksi yazıyor. Sistem şeffaf; bireylerin sistemdeki notları herkesçe görülebiliyor. Bu sistemde vatandaşlara, kurallara uydukları ve topluma faydalı bireyler oldukları sürece, birtakım avantajlar sağlanıyor. Örneğin, yaşlı birini karşıdan karşıya geçiren, borcunu zamanında ödeyen, gönüllü olarak kan veren, bulduğu bir cüzdanı içinden hiç çalmadan polise teslim eden veya bağış yapan kişiler ev kiralamak istediklerinde depozito istenmiyor; elektrik vb. faturalarından indirimler yapılıyor, daha kolay iş bulup daha kolay kredi alabiliyorlar. Bu kişilerin ‘güvenilir’ oldukları devlet tarafından verilen bir not üzerinden hemen karşı tarafa aktarılabiliyor ve kişinin hayatı kolaylaşıyor.

Borcunu ödemeyen, kırmızı ışıkta geçen, apartman koridorunda çöplerini bırakan, köpeğinin dışkısını toplamayan, yasak alanda sigara içen veya belediye tarafından görevlendirilmiş hafiyeler marifetiyle olumsuz davranışları görülen kişilerin ise notları kırılıyor.

Eskiden ilkokul karnelerimizde bulunan ve ders notlarından farklı olarak verilen ‘Hal ve Gidişat’ ile ilgili kanaat notunun yapay zekâ ile geliştirilmiş hali. Peki, notu kırık insanlar bunu nasıl hissediyor? Ev kiralayamıyorlar, pasaportları yenilenmeyebiliyor, uçak bileti alamıyorlar, hızlı tren bileti alamıyorlar; genellikle ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeye başlıyorlar. Bazı durumlarda çocuklarını okula bile kaydettiremiyorlar. Bu sistemin en hızlı devreye alınması planlanan kısmı ülke çapındaki veri tabanlarını birleştirerek ortaya çıkacak yaptırımları içeren kısmı. Kanunda, “eğer kişi bir alanda güvenilmez olduğunu göstermiş ise, tüm alanlarda güvenilmez olduğu varsayılacaktır” ilkesi benimseniyor. Şimdiye kadar 17,5 milyon insana bu sistemden kaynaklanan yaptırımlar uygulanmış bile.

Şirketler için de benzer uygulamalar söz konusu. Şirket vergisini ödememiş ise, çevreyi tahrip etmekten dolayı ceza almış veya işçi haklarına saygılı davranmamış ise, bu bilginin kamuoyu ile paylaşılmasını sağlıyor sistem. Duyarlı vatandaşlar ilgili şirketin ürünlerini bu yüzden almadıkları takdirde, hatalar zincirinin şirketleri hızlıca iflasa sürüklemesi de olası sonuçlardan biri.

2014’te yasalaşan Sistemin üçüncü ve dördüncü boyutunda ise devlet görevlileri ile yargı görevlilerinin denetlenmesi yer alıyor. Ancak, rüşvet alan yetkililerin, haksız karar veren hakimlerin bir şekilde ahlaklı mı ahlaksız mı olduğunu ölçebilecek notlama sistemi henüz oturmamış. Haliyle… Sistemin arkasında Komünist Parti’nin arka planda çalışan bir düzeni ve hedefi olabilir diye düşünmeden edemiyor insan.

İşin ilginç yönü, Çin’de özellikle büyük şehirlerde yaşayan eğitimli, orta ve üst kesime mensup Çinliler bu sistemin toplumdaki kötü unsurları ayıklayacağına ve genel anlamda güven müessesesine işlerlik kazandıracağına inanıyor. Kişisel tercih ve davranışlarına ait bilgilerin merkezi depolarda toplanıp yapay zekâ tarafından analiz edilmesine dair bir endişeleri yok.

Batılı referansları ile bakınca, Çin’in her bireye ve her şirkete bir Hal ve Gidişat notu vermesi bir özgürlük ihlali ve Komünist Parti’nin bir dijital diktatörlük distopyası kurma planı. Dini referanslar söz konusu olduğunda, sevap ve günahların hesabının bu dünyada görüldüğü, sosyal kredi notunun bireyin vicdanının önüne geçtiği felaket bir durum bu. Çin Başkanı Şi’ye göre, bu sistem Çin toplumundaki güvensizlik hastalığını tedavi edecek ve Çin’i daha yüksek bir refah düzeyine, daha yüksek bir uyum ve demokrasi seviyesine taşıyacak bir sistem.

Sosyal Kredi Sistemi’nin Batı’da bir distopya, Doğu’da ise ütopya olarak algılanması gerçekten çok karmaşık bir konu. Bir tarafta Facebook’un bireyin haklarını ihlal ettiği tartışmaları sürerken diğer tarafta bireylerin kişisel bilgilerini isteyerek devlete teslim ediyor olmalarını nasıl açıklamak gerekir?

Ekonomik hesapların özgürlük ve eşitlik ideallerini hızlıca erozyona uğrattığını söyleyebilir miyiz?

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün