Otomatik pilottan çıkmak

Dalia MAYA Köşe Yazısı
21 Kasım 2018 Çarşamba

 

Sağlıktan, teknolojiye, sanattan spora, gıdadan iş dünyasına ve siyasete kendi alanlarında sınırları aşan fikir üreticilerinin konuşmacı olduğu Brand Week 2018 geçtiğimiz hafta gerçekleşti. İş dünyasının iletişim bölümlerinin katıldığı Brand Week’te dinleme şansını yakaladığım konuşmaların tamamında bazı ortak noktalar dikkatimi çekti.

Amaç markaların ya da siyaset söz konusu ise politik partilerin / hükümetlerin pastadan daha büyük pay elde etmeleri söz konusu ise  globalleşen dünyanın sorunları öncelikli olarak

1) İklim değişikliği ve,

2) Mülteciler ve göçmenler

olarak dile geliyordu.

Bu noktada da uygulamaların ayrıştırıcı mı yoksa kapsayıcı mı olacağı karar mekanizmalarını etkiliyor. 

Sonuçta her kim olursa olsun, her nerede yaşıyor ya da yaşamak zorunda kalıyorsa kalsın herkesin derdi ‘görünür olabilmek’. İnsanlar, hükümetlerin ve markaların kendi ihtiyaçlarına cevap verebilmesini talep ediyor. Giyim kuşamları ile değil ama zekâlarıyla, becerileriyle, başarılarıyla, ihtiyaçlarıyla görünür olmak istiyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği talepleri olsun, savaşlar sonucu vatanlarından ayrılmak zorunda kalıp da hiç tanımadıkları coğrafyalarda bilmedikleri kültürlerin arasında var olmaya çalışan göçmenlerin ve mültecilerin görünür olma ihtiyacı olsun toplumların sesi az duyulur grupları ticarette ve politikada daha yüksek sesle taleplerini dile getirmesi bir tarafta, diğer tarafta da erk sahibinin alanını kaybetmeme çabası dünyayı şekillendiriyor.

Bir taraftan tüketicinin markalara aidiyeti markanın bir sosyal sorumluluğa katkıda bulunması ile doğrudan bir bağ kurma baskısı diğer taraftan popülist politikalar...

İklim değişikliği deyince havada kalıyor; algılayamıyor beyinlerimiz...

Oysa şöyle koyunca konuyu ortaya, düşününce bir günde ne kadar su tükettiğimizi... Ve öğrenince mesela Cape Town’daki kişi başı su tüketim hakkının 25 litre ile sınırlandığında, seçimi sabah kahve mi içeceğimiz ya da duş mu alacağımız arasında yapmak zorunda kaldığımızda... Ya da çok değil bundan 20-30 yıl sonra Trabzon’da Adana, Adana’da Kahire hava sıcaklıklarının normal kabul edileceğini, her biriniz davranışlarımızı değiştirmek zorunda olduğumuzu idrak ediyoruz. Artık otomatik pilottan çıkamak, davranış şekillerimizi bilinçli ve farkında bir süreçte şekillendirmemiz gereken zamanlardayız.

Değişim bizden başlıyor. Benden, senden, hepimizden. Toplumsal cinsiyet eşitliği olsun mesele ve/veya iklim değişikliğine çözüm üretmek ya da toplumsal alanda sorun olarak gördüğünüz her mesele... Sosyalizmi de kapitalizmi de sona erdiren, büyük verinin bile yerini kişiye özel çözümler üreten ‘parmak izi’ sistemlere bıraktığı dijitalizm çağında, her birimizin atacağı her adım toplumun yeni dinamiklerini şekillendirecek çünkü.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün