Dedem ve ciciannem

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
11 Ekim 2017 Çarşamba

Ben şimdilik çok küçüğüm. Belki büyüyünce annem gibi yazma işine çok meraklı olacağım ama şimdi sadece düşünüp hissedebiliyorum. Bu sebeple, bu yazıyı annem benim için yazıyor.

Siz dedem ve ciciannemi aslında tanıyorsunuz. Ben onları bu dünyaya gelmeden çok önce tanıdım. Önce seslerini duydum. Annem ve babamın onlar için söylediklerini de… Onları ne kadar çok sevdiklerini hemen anlamıştım.

Annem, önce sesini duyduğum, yüzünü bir günlükken ilk defa hastanede gördüğüm dedemin anılarını derlemiş zamanında. Musevi Cemaati Onursal Başkanı benim dedem. Çok büyük ve önemli bir insan. “Onu sevmeyen var mıdır?” diye soruyor annem hep, o kadar sevgi dolu biri dedem. Akıllı, zeki, tecrübeli, öngörülü, insan seven, merhametli, dürüst ve adil… Annem onu babası gibi seviyor.

Babamsa anneme evlenme teklif etmesinden iki gün sonra tanımış dedemi. Babam tam kapıdan içeri girecekken ona, bak demiş. ”Müstakbel eşin bana Bensiyon Bey diyor. Eğer sen de bey diyeceksen baştan bozuşuruz. Bensiyon diyeceksin bana.” Babam ilk günden beri ona hep sen demiş ve adıyla hitap etmiş. Eşi de annemin, annesi gibi sevdiği biriymiş. Yedi senedir, aynı binada oturuyorlar. Her gün görüşüyorlar neredeyse. Bir gün, birinin sesi çıkmazsa diğeri arayıp ne oldu, diyor hemen.

Annemin bana sahip olmak için verdiği tüm uğraşlarında anneannemden sonra hemen aradığı ilk kişi, dedemin eşi  ciciannem Eti olmuş. Aile gibi yaşıyorlar. Anne, baba, çocuklar gibi, aynı evde gibi…

Ben doğmadan birkaç ay önce bir gece annemle babam yine aşağıya indiler dedemlere. Yine diyorum çünkü ciciannem, ben doğmadan bir anlaşma yaptı annemle, “Bak Tülay” dedi. Sen bu çocuğu dünyaya getirinceye kadar biz sana çıkmayacağız, sen bize ineceksin. Sonra biz bol bol geliriz nasılsa. Annemin gereğinden fazla ayakta kalmasını, yorulmasını istemiyordu. İşte o gece annem, ikisine şöyle dedi: “İkimizin de babası vefat etti ama neyse ki çok sevgili Bensiyonumuz var. Kızımız dünyaya gelince ona dede desin istiyoruz, size de cicianne. Çünkü benden sonra, en çok ikinizden öğrenecek hayatı. Çünkü ikiniz de ikimiz için çok değerlisiniz.”

Böylece onlar, o gece benim dedem ve ciciannem oldular.

Ben aslında olanı biteni duyuyordum ama henüz dışarda olmadığım için, onları en az annem ve babam kadar sevdiğimi, henüz onlara söyleyemiyordum.

Dünyaya gelişimin hemen ardından Zekeriyaköy’deki yazlık evimize geldik. Bu arada ciciannem, yavaş yavaş bir karar alması gerektiğini düşünmüş. Çocuklarının yanına, onların oturduğu semte taşınmaya karar vermiş. Böylesi, öncelikle dedem için daha iyi olacakmış.

Halbuki benim onlarla ilgili planlarım vardı. Annemin okulu başlayıncaya kadar her gün onlara gidecektim. Benim büyüdüğümü gün gün göreceklerdi. Sonra daha da büyüyecek, asansöre binip bir dakikada onlara gidecek, her gün simit ve çay partileri yapacak, babamın işten dönüşünü orada bekleyecektim. Ateşim çıksa ilk onların kapısını çalacaktı annem… Bayramlarda ilk ziyaretçileri ben olacaktım. Dedemin anılarını, ben de onun ağzından dinleyecektim. Çok üzülmüştüm gidiyor olmalarına…

Ama annem, kendi içini rahatlatırken benimkini de rahatlattı.

Bana dedi ki:

“İnsanların insanları sevmesi, onlarla görüşmesi, mesafelere bağlı değildir. Arabamıza bineriz; sabah kahvesine, öğle yemeğine, simit çay partilerine yeni evlerine gideriz dedenle ciciannenin. Onlar yine her zaman olduğu gibi bize yemeğe, kahvaltılara gelirler, yeni yıla yine bizim evimizde gireriz. Yine Eti’ye sorarız seninle ilgili soruları, yine sever seni Bensiyon, canım  canım diye. Yine tahtalara vurur işaret parmağının bükümüyle… Birilerini çok sevmek, onlarla yakın olmak için, mesafeler engel değildir hiçbir zaman. Yeter ki herkes sağlıklı olsun. Yeter ki hayat yolunda gitsin, yeter ki hep mutluluk olsun.”

Böylece ben de ilk hayat tecrübemi dedem ve ciciannem sayesinde edinmiş oldum. Annemle babama güveniyorum. Beni onlara hep götürecekler, biliyorum.

İnsanlarla yakın olmanın, onları çok sevmenin kan bağıyla değil, gönül bağıyla olduğunu da öğrendim onlar sayesinde.

Onlar benim sonsuza kadar dedem ve ciciannem olacaklar. Bundan dolayı çok sevinçliyim. Nerede otururlarsa otursunlar, onlar her zaman benim kalbimin ta içinde olacaklar.

İmza: Nermin Kurtuluş